Birkaç gün önce yanlış anlaşılacağım diye korka korka yazdım. Ama gelen olumlu ve endişe dolu tepkiler üzerine biraz daha cesaretlenerek ikinci yazımı yazıyorum.
Talihsiz Antalya ve Antalya’da yaşayanlar olarak bizimle ilgisi olmayan tüm felaketleri biz fazlasıyla yaşıyoruz.
Deprem felaketini yaşayan 10 ile Elazığ’da eklendi ve 11 ilimiz afet yaşayan iller arasına girdi. Böyle giderse yetkililer afeti yaşayan kent olarak 12. sırada Antalya’yı da bu kategoriye almaları gerekecek.
Bakınız 2015 yılında Suriye sınırında Rus devletine ait iki savaş uçağının düşürülmesi olayının ardından Yozgat’ta, Kırşehir’de, Kastamonu gibi onlarca illerde etkisi pek hissedilmedi ama Antalya hem turizmde hem tarımda, hem de ticarette bir felaketi yaşadı.
Sanki uçak Antalya’ya düşmüştü.
Yine de toparlandık, derken pandemi patladı.
Pandemi döneminde de yine onlarca ilde yaşayanlar, sağlık anlamında söylemiyorum bunu. İş anlamında, ticaret anlamında, turizm anlamında pek hissetmediler ama turizm bölgesi olduğumuz için ekonomik olarak en ağır kaybı yine Antalya yaşadı.
Turizm nedeniyle oteller kapandı. Turizmden para kazanan hizmet sektöründeki binlerce kişi işsiz kaldı. Otellerin önündeki taksicilerden tutun da, yeşillik sebze yetiştiren çiftçiden, tavukçusu, fırıncısına kadar herkes etkilendi.
Yine toparlanıp ayağa kalktık. Deprem oldu.
Aldığım bilgilere göre depremzedelerin neredeyse tamamı Antalya’ya gelmek istiyorlar. Deprem bölgesinden kalkacak, Burdur-Isparta otobüsüne hiç kimse binmezken, Antalya, Alanya, Kaş, Manavgat gibi yerlere giden otobüsleri hınca hınç ek seferler yapıyorlar.
Ailelerini kaybetmiş, evleri yıkılmış, iş yerleri yıkılmış, büyük felaket yaşamış, ruh halleri bozulmuş depremzedelerin talebi üzerine Antalya’ya adeta büyük bir göç dalgası başladı.
Bu göç dalgasının arkası kesilmeyecek ben size söyleyeyim.
Yaşadıkları büyük yıkım nedeniyle bozulan psikolojileri sağlıklı karar vermelerine imkan olmayan depremzedelere lütfen Antalya’nın bu kadar yükü kaldıramayacağını, kendilerine yeterince ihtimam gösterilemeyeceğini, daha oradan yola çıkmadan anlatılması gerekiyor. Bazen de onların istek ve taleplerine göre değil, kentlerin kaldırabileceği kapasitesine göre gönderilmesi gerekiyor.
O bölgede yaşayan insanların çoğu televizyonda magazin programlarında izledikleri Antalya’da gündüzleri deniz kenarında yatıyor, akşamları bir elimizde kokteyl bardağı, sabahlara kadar köpük partilerinde yaşıyoruz zannediyorlar. Durum öyle değil inanın bana.
Depremzedeleri istemiyoruz gibi bir anlam çıkartılmasın sakın.
Onları bağrımıza basıyoruz ama bir ay sonra ne olacak?
Lütfen söylediklerim yanlış da anlaşılmasın ama bu ülkede Kastamonu var, Çorum, Kırşehir, Konya, Denizli, Manisa, Balıkesir, Bilecik, Kırıkkale, Samsun, Sinop gibi onlarca il var.
Her yere dengeli gönderilsin lütfen.
Belediyelerin yardım toplama merkezlerine zaten ekonomik krizi en ağır hisseden illerin başında geldiğimiz için yardımlar azalmış. İlk günkü gibi vatandaştan yoğunluklu yardım paketleri gelmiyor.
Felaketi yaşayanların binlercesi şimdiden “İş istiyoruz” diyerek başta ABB olmak üzere diğer ilçe belediyelerin kapısını aşındırmaya, belediye çalışanlarını bunaltmaya başladılar bile.
Deprem bölgesinde akrabaları olanlar daha vahim bir hayatları var bu günlerde. Bir arkadaş anlatıyor, komşusunun evine Gaziantep’ten bir anda 12 akrabası çıkıp gelmiş. Bu adam asgari ücretle çalışıyor. Ev kirasını zor öderken, bir anda 12 akrabasını karşısında bulmuş. Geri gönderemez, baksa bakamaz.
Böyle onlarca hikaye duyabilirsiniz
Antalya çok pahalı bir kent. Adam ne yapsın?
Yarın herkes elini ayağını çekecek, sorunları çözülmeyen, barınmaları sağlanamayan, iaşeleri verilemeyen depremzedeler bizler baş başa kalacağız.
Birileri de çıkmış “Antalya’ya çadır kent kuralım, konteyner evlere yerleştirelim” diye konuşuyorlar.
Yapmayın beyler, Antalya değerli bir kenttir.
Burası bir turizm kentidir.
Yarın asayiş olayları patlamaya başladığı zaman ne yapacaksınız?
Konteyner evler, çadır kenti yapmak istiyorsanız Konya’nın dümdüz ovaları ne güne duruyor? Çorum’un bereketli arazileri ne güne duruyor?
Sayın yetkililer, devlet büyüklerimiz burası bacasız sanayinin işlediği bir kent olduğunu bizden daha iyi biliyorsunuz.
Antalya’da yaşayanlar zaten son yıllarda pahalılıktan, yükselen ev kiralarından nefes alamaz hale gelmişti.
Böyle devam ederse felaketi yaşamış 11 ildeki depremzedelerle birlikte artık topluca batarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.