İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftaki ilk yazımıza başlayalım.
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’a haddime düşmeyerek ama yine de söylemeden geçemediğim için siyasete girmemesi gerektiğini tavsiye edip, Prof. Dr. Mustafa Akaydın hocayı örnek gösterdim.
“Çok iyi bir doktoru kaybettik ama vasati bir siyasetçi kazandık” sözlerimdeki ‘vasati’ bölümünü ‘Vasat’ okuyan bazı okuyucularım buna takılmış.
Sosyal medyada açıkladım ama bir daha yazmakta fayda var.
Vasat değil, vasati yani ‘ortalama’ demektir. Bende hoca için ortalama bir siyasetçi diyorum. Bir ‘İ’ harfi nelere kadir görüyorsunuz.
Ayrıca başkan oldu da ne oldu? Antalya Büyükşehir belediyesini üniversite gibi yönetmeye kalktı, millet 5 yıl boyunca lanet okudu. Vekil oldu ne oldu? Hafızama kazınan siyasette bir mucizesini hatırlamıyorum.
Mustafa Akaydın hocanın dürüstlüğüne dil uzatamam. Zaten en ufak bir imada dahi bulunmadım.
Amaan geçmişte kaldı şimdi. Tekrar etmeye gerek yok ama kısa bir hatırlatma yapayım. Bir danışmanı torbacılıktan ceza aldı, hukuk danışmanı sabıkalı çıktı, Ekdağ şirketine göreve getirdiği adam daha ilk işinde rüşvet almaktan adliyelik oldu. Altın portakal film festivalini düzenleyen Aksav’ın başına getirdiği adam prezervatifini bile belediyeye ödettiği ortaya çıktı. Falan-filan yani.
En yüksek oyu almasına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanamadı, bu nedenle siyasete girdi’ argümanını doğru bulmuyorum.
‘Rektörlük koltuğuna oturamadım, belediye başkanlığı koltuğunu versinler bana. Olmadı milletvekilliği koltuğunu alayım’ diye siyasete girme gerekçesi bana göre geçerli bir neden değildir.
Zaten benim de söylemeye çalıştığım tam da buydu. Yani siyaset virüsünün ilerleyen bölümlerinde koltuk sevdasına dönüşüyor.
Okuyanların kaçırdığı desem mümkün değil, benim okuyucularım çok zekidir.
Ağzımı büzmemden Omar dediğimi anlarlar, bilirler.
Nedense yazıda dile getirdiğim asıl konuya değinmekten kaçındılar.
Yazıda görmezlikten gelinen bölümü bir daha tekrar edeyim. ‘Manevi kızım’ diye yanında gezdirdiği, benim akli melekelerinin yerinde olmadığına inandığım bir hanımefendiyi, elinden tutup Ak Parti’nin Antalya’daki güçlü iradesi Mustafa Yılmaz’ın yanına götürerek CHP’den milletvekili yapmak için destek istedi diye yazdım.
Asıl mevzu budur. Asıl tepki gösterilmesi gereken nokta burasıdır.
Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız tarafından rektör olarak ataması yapılmayan ve mağdur edildiğine inanılan Mustafa Akaydın hoca Ak Partili birisinin kapısında yardım bekliyordu.
‘Manevi kızım’ dediği hanımefendinin daha düne kadar “Antalya’daki siyaseti dizayn ediyor” diye suçladığı Ak Partinin güçlü iradesi ‘Teknikel Mustafa lakabıyla bilinen iş insanı Mustafa Yılmaz’dan CHP’den milletvekili yapabilmek için destek istemesine, rica-minnet etmesine bir şey demeyecek misiniz?
Cin gibi akıllı bu iki arkadaşa ‘Ak Partili iş insanı Mustafa Yılmaz ne zamandan bu yana CHP’li vekilleri tayin eder oldu?” diye sormanız gerek diye düşünüyorum.
Ama merak etmeyin buna da bir kılıf bulup, sizi sorduğunuz sorudan uzaklaştırıp, bunu yazan yani benim aslında gizli AK Partili olduğum, filanca milletvekili adayını desteklediğim, golanca kişiden beklentide olduğum, fişmekanca CHP’li başkana yakın olduğum şeklindeki hikayeler anlatacaklardır.
‘Karşıda düşman var’ diye fısıltıyla konuşup bana karşı safları sıklaştırma politikasına gidiyorlar genellikle.
Bu aklınızın bir köşesinde olarak dinleyin cevapları.
NOT 1: İyi Partili Bülent Gürsoy'u da sorun bakalım bu günlerde CHP Antalya'dan kimi vekil yapmak istiyormuş? Ben bayılıyorum bu gibi siyasi ilişkilere . AK Parti ve İyi Partiler destekleyecekler CHP'den vekil olunacak. Ne güzel dünya ya!
Zaten bir damla aklım var o da bu gibi çetrefilli siyasi şeylerle cozurduyor. Madem öyle İyi Partiden aday olsun, Ak Partiden aday olsun demek aklıma bile gelmiyor.
Amaaan ben partisiz-purtisiz birisiyim. Bana ne ya? CHP'liler düşünsün.
NOT 2: Kısa bir seyahatim var yine. Bir kaç gün yazamayabilirim. Vallahi gezmeye gitmiyorum. Siz değerli okuyucularım için çalışıyorum deeermişim! Neyse bir kaç gün idare edin artık. Gelince yazmaya devam. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.