Dün köşe yazımı yayınladıktan bir saat kadar sonra telefonum 505'li bir numaradan arandım.
İçimden 'Aha' dedim "Galiba bu yılın 3. şikayet dilekçesi karakola ulaştı. Polis ifade için beni arıyor" dedim. Öylede yayılmışım ki evde, kalkıp karakola gidip ifade vermemek için kendimce bahaneler hazırlarken, karşımdaki kişi son derece kibar bir şekilde kendisini tanıtarak "Arkadaşlarım bir yazınızı gönderdiler. Bambus'un üzerinde yeni yapılan otel bizim" dedi.
Kendimi karakoldaki polise göre ayarlamıştım. Bir kaç saniye boyunca yeni konuya adapte olamadım. İsminin Ali Tülümüs olduğunu belirten kişi (İnşallah soy ismini doğru yazmışımdır) halen inşası devam eden otelin sahipleri olduğunu belirtip, "O otel yeni değil, daha önce aynı yerde olan otelimiz neredeyse 40-50 yıllıktı. Eskidi ve artık günümüz şartlarında fonksiyonsuz haldeydi. Hemen yanı başımıza Ömer Özkan hocamız güzel bir bina yapmıştı. Bizde aynı şekilde Muratpaşa Belediyesine müraacat ettik ve yaklaşık 2 yıl süren sıkıntılı bir süreçten sonra binamızı yıkıp, yenileme inşaatı için izin alabildik" şeklinde konuştu.
Antalya'nın yerli ailelerinden olduklarını belirterek "Bambus bizim de çocukluğumuzda denize girdiğimiz yerdir. Ancak daha önce otelimiz aynı yerindeyken de böyle bir talebimiz olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Eski otelimiz kiradaydı. Yeni yapacağımız otelimizi de muhtemelen kiralık olarak vereceğiz. Ama tekrar ediyorum, kesinlikle Muratpaşa Belediyesinden böyle bir talebimiz yok veya böyle bir hesabımız yok ve olmayacaktır da" dedi.
Ardından Muratpaşa Belediyesi basın bürosundan çok sevdiğim arkadaşlarım aradı. Burasının Milli Emlak'tan kiralandıktan sonra 3. şahıslara kiraya verme gibi bir şeyin söz konusu olamayacağını belirtti. Milli Emlak'ta Muratpaşa Belediyesinin kiralama talebinin yanısıra, daha önce Bambus'daki falezlerin üzerine, tonlarca demir ve betonu gömen kişilerin yeniden kiralama talepleri olduğunu belirterek "Belediyemizi ve betonu dökenler aynı kategoride teklifleri devletimizin önünde ve değerlendirmede" dedi.
Ali beyin kendisine telefonda teşekkür ettim. Buradan bir daha bu teşekkürümü yineleyeyim. Muratpaşa Basın servisindeki arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.
Böyle güzel ve nezih karşılıklı diyaloglara maalesef hasret kaldık. Mesleğimin gereğini yerine getirdiğim için her seferinde kaba ve nobran davranışları öyle kanıksamışım ki, nezaket çerçevesinde yapılan bir görüşme bana çok iyi geldi. Geçenlerde de eski ABB Meclis üyesi Recep Tokgöz aynı davranışı gösterdi. Şahsı hakkında eleştirsel bir yazı kaleme aldım. Kendi sosyal medya hesabından bana hakaretler savurmadan, imalarda bulunmadan, medenice ve kelimelerini iyi seçerek gayet net cevaplar verdi. Bu vesile ile Sayın Tokgöz'e de teşekkür ediyorum.
Canı gönülden teşekkür ettim: Çünkü bana yeniden medeni bir ülkede yaşadığımı hissettirdikleri için.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.