Dün doğum günümdü.
Sağolsun dostlarım, arkadaşlarım, sevenler, uzaktan takip edenler ve aileme mensup aklına kim geldiyse aradı, mesaj attı, sosyal medyadan ulaştı ama bir şekilde bana iyi dileklerini ilettiler.
Hepsine gönülden teşekkür ediyorum.
İnsanın sevildiğini, önemsendiğini hissetmesi güzel bir duygu.
Şimdi gelelim, bu gün yazacağımız konuya.
Antalya Büyükşehir belediye Başkanı Muhittin Böcek, uzun bir aradan sonra üst düzey bürokratlarıyla bir toplantı yapmış. Başkan Böcek, "Antalya'mıza hizmet etmek için çalışmalarımızı azimle sürdürüyoruz. Şehrimizde hayatın her alanının kolaylaştırmak hedefiyle, insan hayatına dokunan hizmetlerimizle 19 ilçemizin 913 mahallesinde gece-gündüz demeden çalışıyoruz. Halkımıza söz verdiğimiz ve devam eden projelerimizin hızla bitirilmesi önceliğimiz olacak" demiş.
Ağzına sağlık başkanım da, bürokratlarınızın hepsini bir araya toplamışken, arada bir de sorsaydınız, "Çalışmak istemeyen ve gün doldurmak için burada bulunanlar bir adım öne çıksın" diye.
Bunu yazdım ya, tüm üst düzey bürokratlar bana kaş altından kinayeli bir bakış atabilirler. Çalışan bürokratlar ile bir sorunumuz yok yanlış anlaşılmasın.
Mesela geceleri milleti canından bezdiren sivrisinekler ile gündüzleri insanın ağzının içine içine doğru sorti yapan karasineklerle mücadele etmeyle ilgili kim sorumlu?
Biz Antalya'lıları geçtik, zaten bizim değerimiz pek yok da, edepsiz sinekler turistleri bile rahatsız ediyor.
Hani daha önce "Vektörel mücadele görevlilerimiz Menderes Türel'in seçim çalışmasında görevlendirildiler. Zorla orada çalıştırıldılar. O nedenle sineklerle larva zamanında müdahale edemedik" diye size tüyo veren bürokrat herhalde değişmemiştir. Sorsaydınız o bürokratınıza "O gün elemanlarınız seçim çalışmasında görevlendirilmişti ve Antalya sinek istilasına uğramıştı. Bu gün ne oldu da hala karasinek ve sivrisinek sorunumuz var?" diye. "Sinekler larva yani yumurtlama dönemini mi değiştirdi? Yoksa verdiğiniz iki tüyoya güvenerek, benim gölgemde, lay, lay-lom 2.5 yıl daha gününüzü gün mü ediyorsunuz?" diye.
Mesela Büyükşehir zabıtalarını hedefli gittikleri yerden başka bir yerde göremiyoruz. Sorsaydınız sayın başkanım, "Milletin yollarını işgal edenlerle, sağlıklarıyla oynayanlarla mücadele etme göreviniz sizden alındı mı?" diye.
Çok uzağa gitmelerine gerek yok
Akdeniz Bulvarından, Limana doğru bir gitsinler. Lunaparkı ve üst geçidi geçince insanların kısa süreli park yapması için cepler yapılmıştı. Tatlıcıyla, marketçinin tabelalarından cebe giremiyorlar. İtiraz eden vatandaşlara ise "Biz buraya işgaliye ödüyoruz. Siz park edemezsiniz" diyorlar. Bunu ben yaşadım ve sizin bürokratlarınıza bildirdim. Halkın kısa süreli park alanına hala işgaliye parası veriyorlar mı yoksa?
Belediyeden çıkıp, Markantalya kavşağından sağa doğru, şarampol kapalı yola dönüp, Çarşamba pazarına kadar bir zahmet yürüsünler bakalım neler görecekler? Geçirdiği sıkıntılı dönemi kapatmaya çalışan esnafın yayılmacı politikaları nedeniyle insanların şöyle salına salına yürüyebileceği bir alan kalmış mı?
Ortadan tramvay geçerken sensörlü havuzlar su fışkırtıyordu. Su havuzları kırılmış. Pırıl pırıl, ışıl ışıl olan kapalı Şarampol yolunun 2.5 yılda ne hale geldiğini de görebilirler. Düzenli sulanmadıkları için çiçekler kurumuş, bakımları düzenli yapılmadığı için yerlerde ne varsa sökülmüş. Geniş bir alanda özel yapım döşemeler kalkmış, alttan inşaat kumları, mıcırlar çıkmış. Onlara kart-kurt basa basa gidiyorsunuz.
Bunlar sorun mu? demeyin.
Size Antalya'da yüzlerce sorunu tek tek yazarım. Bunlar şimdilik benim gözüme çarpan ufak ama vitrinde olduğu için göz önünde olan sorunlar.
Bürokratların çalışmaması veya günü kurtararak vakit geçirmesi demek belediye başkanının başarısızlığı demektir. Kimse insiyatif alarak kendi alanında hiç bir işin ucundan tutmuyor. Saat 10.00'dan sonra özel şoförlü makam arabalarıyla belediyeye geliyorlar. Özel sekreterli, asistanlı, klimalı odalarına giriyorlar. Önlerine gelen evraklara bakıp, eğer kendisini sıkıntıya sokacak bir durum yoksa evrakı imzalıyor, gerisini imza atmaktan bile imtina ediyorlar.
Bazı bulunduğu yeri hazmedemeyen üst düzey bürokratlara sırtını dayamış amirlerin, yaptıkları tek şey ise, birimlerinde çalışanların üzerine kurdukları baskıdan zevk almaktır. 'Menderes Türel döneminde işe girdi, seçimde karşı partiye oy verdi, filancanın adamı, bilmem kimin yakını' diye yaftalayıp, sevmedikleri bir personel 15 dakika işe geç mi kaldı?, Hastası olan izin mi almak istedi. Ölüm döşeğindeki annesini görmeye gitmek mi istedi? Siz görün oradaki birim amirlerinin nobran ve nezaketsiz tavırlarını. Personeline "Günaydın" demeye bile gerek görmeyen amirlerin suratlarını gördükçe personel 'mesai bitse de eve gitsek' moduna geçmişler
Veya dışardan görüntü budur arkadaşlar.
Yukarda saydıklarım Antalya Büyükşehir Belediyesinin vitrinidir. Vitrinini bile temiz tutamayanlar bürokrat koltuğunda, gününü lay-lay lomla geçiriyorlar. Milletin canı çıkarken, dolgun maaşlı üst düzey bürokrat, gün tamamlıyor. Birisiyle görüşme talebiniz olsun bakalım. Sıradan vatandaş olarak ulaşabilecek misiniz acaba?
ABB'de tek çalışan bölüm neresi biliyor musunuz? Sosyal Hizmetler Dairesi. Özellikle pandemi döneminde var güçleriyle çalıştılar. Yeterli mi ? Elbette değil!
Buna rağmen Güven Ulutekin hoca yetişebildikleri yere, ulaşabildikleri her garibana hele pandemi döneminde ulaşmaya çalıştılar.
Adamın beli kırıldı çalışmaya yattığı yataktan devam etti. Kolu kırıldı hala çalışmaya devam ediyor. Allah güç ve derman versin.
Benim hedefimde kimse yok. Yanlış anlaşılmasın.
Bir Antalya'lı olarak Muhittin Böcek'in başarılı olmasını isterim. Sadece Sayın Böcek'in değil tüm ilçe belediye başkanlarının da başarılı olmasını isterim. Çünkü yapılan her başarılı projede, Antalya kazanacaktır. Sırf belediye başkanını başarısız hale getirmek için yapılan eylem, buna iş yapmayarak pasif eylemde dahildir hiç fark etmez, kaybeden Antalya ve halkı olacaktır.
İşte benim karşı durduğum nokta tam orasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.