Benim çocukluğumda çok güzel çizgi romanlar vardı. Teksas-Tommiks, Mister N0, Tom Baraks ve Zagor gibi kahramanların maceralarını deli gibi okurdum.
Bu kahramanların yanlarında mutlaka yardımcı rolde olanlar vardı. Mesela Çelik Blek’in yanında Rodi ve Profösör Oklitus olurdu. Tom Baraks’ın yanında ise Baron ile Köftehor’du. Zagor’un yanında yer alan ise kısa adı Çiko olan Felipe Çeyatano Lopez Martinez Gonzales isimli büyük ataları İspanyol asilzadelerinden birisiydi.
Ben en çok Çiko’yu severdim. Komik, haylaz, tembeldi. Tüm işi Zagor yapar, onun tek derdi ise iyi bir yemek ve bataklıkta yer alan evlerinin bahçesindeki kurulu hamakta uyumaktı. Çikoyu çok sevmeme rağmen arada düşünürdüm “Zagor bu adamı neden yanından kovmuyor. Her işi kendisi yapıyor. Kötülerle o savaşıyor. Çiko korkak, iş yapmaz, yürümeyi sevmez. Zagor’un ayağına bağ oluyor. Onu doyurabilmek için avlanıyor. Çetrefilli maceralarda sırf onu kurtarabilmek için defalarca ölümle burun buruna geliyor. E peki bu adamı neden yanında tutuyor Zagor” diye düşünüyordum.
Sonradan fark ettim. Çizgi romanların karakterini yaratanlar elbette maceralarını kurgularken çeşitli figürlerinde olması lazım. Çizgi romanlarda gizli göndermelerde oluyordu mesela.”Amerika çok güzel. Yalan söylemek kötü, ihanet kötü. Kötülerle savaşmak iyi” gibi şeyler. Bazen vermek istedikleri mesajı yan karaktere söyletiyorlar.
Mesela bir yerde yeni girdikleri ortamda Çiko, çevresindekilere Zagor’u anlatıyor. “Kötülerin korkulu rüyası, Kızılderililerin ölümsüz baltalı ilahı Zagor. Zagor şöyle kahramandır, böyle harika dövüşür. Baltasıyla 10 tane kötü adamı devirir” filan gibi.
Yani bu günkü deyimiyle kimileri tarafından “Dalkavuk” kimileri tarafından “Eyyamcı” kimileri tarafından ‘Yol arkadaşı, dava sırdaşı veya ekip elemanı” gibi isimlerle tanımlayabileceğimiz kişilerdir.
Bizdeki söylencelere göre bunun karşılığı Köroğlu ve ayvaz misali.
Bazen Çiko, Zagor’un adını kullanarak masumane isteklerini çevresindekilere yaptırırdı. Bazen iyi bir uyku çekebileceği, krallar gibi yaşayacağı koca konaklar ama çoğunlukla kocaman nefis bir kuzu olurdu. Baltalı İlah’ın iyilik yaptığı insanlara “Zagor’un karnı aç, kuzu istedi” der ve oturur kendisi hapur-hupur götürürdü.
Şimdi çevrenize bir bakın ve kaç tane Çiko gördünüz?
Her belediye başkanının, her üst düzey bir bürokratın, her siyasetçinin bir Çiko'su var. Bunlar bazen, danışman adı altında, bazen yardımcı adı altında veya eski bir dost adı altında görülebiliyor. Mesela bazen bir belediyede olduğu gibi, hiçbir görev unvanı yazmayan ama kapısında sadece ismi yazılan görev statüsünde sadece “işçi” olan gibi karşımıza çıkabiliyor.
Ben bu türleri gördüğüm ve anladığım zaman hemen bu olay geliyor gözümün önüne. Ve “Zagor’u bahane edip, kuzuyu götüren Çiko” diyorum içimden
Sizde bakın bakalım çevrenize, bizim tembel ama ağzı laf yapan kahramanın sırtından geçinen Çiko’ları görebilecek misiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.