Önce biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben 1971 Ankara doğumluyum. 22 yıldır Konyaaltı’nda yaşıyorum. Aşağı yukarı bütün sivil toplum örgütlerinde, okul aile birliklerinde, alevi kültür derneklerinde vatandaşla iç içe oldum. Son 10 yıldır da Konyaaltı Belediyesi Meclis Üyesiyim. Divan Katipliği ve Encümen Üyeliği görevlerimden istifa edip Demokratik Sol Partiye geçtim. DSP’den de Konyaaltı Belediyesi Başkan Adayı oldum. Hayatımın tamamı sahada geçen birisi olarak çok zorlanmadım açıkçası. Vatandaşın ne istediğini biliyorum, burada yaşayan zor durumdaki vatandaşların da ne istediğini biliyorum. Esnafın, emeklilerin de ne istediğini biliyorum. Hal böyle olunca beni bu göreve ikna etmeleri çok zor olmadı. Cumhuriyet halk Partisinde yaşadığımız süreç herkesin malumu zaten. Beklediğimiz demokrasiyi CHP’de göremedik. Ulusalcı kanat üzerinde çok ciddi sıkıntılar oluştuğu için böyle bir karar aldık. Çalışmalarımıza başladık çok da iyi gidiyor. Şu anda Konyaaltı adayları arasında en umutlu olan benim.
Peki CHP’deki bu kopma noktası adayların açıklanmasıyla mı oldu?
Tabi ki bu süreçte başladı. Çünkü örgütlerin ve tabanın hiçbir değer görmediği bir yerde artık daha fazla direnmenin de bir gereği yoktu. Adaylar açıklandıktan bir müddet sonra da içlerinde hiç kadın aday olmadığı için verilmiş bir tepkiydi. CHP gibi bir partide Antalya’nın 19 ilçesinde de kadın aday olmaması da şaşırtıcı açıkçası. Ben artık CHP’de temsil edildiğimi düşünmediğim için aday adayı olmamıştım. Temsil edilmediğim bir yerde durmayı çok doğru bulmadım. İstifa ediş sebebim aday olmak için değildi. Kadınların yok sayılmasına yapılmış bir tepkiydi. Bizim sesimizi basın sayesinde herkes duydu. İstanbul duydu, Yozgat duydu, Van duydu ama il binamız önünde yaptığımız eylemi CHP İl Başkanı, İl Kadın Kolları Başkanı duymadı. Onlar duymayınca da tamamen yok sayıldığımızı anladık. Benim istifamdan bir müddet önce bir eylem yapıldı, kadının seçme ve seçilebilme hakkıyla alakalı. Kadının mührü var diye bizi sokaklarda yürüttüler. Baktık ki kadının mührü falan yok, çıkmadı bir aday. Yine de 10-15 gün bekledik diğer ilçelerde olabilir diye, yine çıkmadı. Bizi bu eylemle ilgili diğer partiler aradı tebrik etti. İl Başkanı aramadı hatta bu olayı yok saydı. Türkiye’de insanların eylemden anladıkları şey zannediyorum cam çerçeve kırmak. Biz kadına yakışır bir şekilde gittik, güzel bir pankart açtık, dileklerimizi söyledik. Ama onlar duymadılar. Ben Bir Kadın Hareketi Derneği Kurucu Başkanıyım, iki dönemdir meclis üyesiyim bunlara rağmen onlar bu eylemi duymamayı tercih ettiler. Siz birilerini yok sayarsanız birileri de sizi yok sayar.
CHP İl Başkanı Ahmet Kumbul ve Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Devecinin bu eylemi engellemeye çalıştıkları doğru mu?
Evet doğru. Hatta oraya gelenleri korkutmak için, belediye başkan adayımızın kafasına yumurta atacaklar diye yalan bir iddia ortaya atmışlar. Kaçın kendinizi kurtarın filan demişler. Bunlar artık geride kaldı. Ben yoluma başka bir partide devam ediyorum. Parti değişikliğim olmuş olabilir ama ben hala Atatürk’ün ilkesinde çizgisinde emin adımlarla yürüyorum. Doğru partide olduğuma inanıyorum. Birileri eğer kadın erkek eşitliğine önem veriyorsa. Birileri insan odaklı siyaset yapılmalı diyorsa biz orada oluruz.
Peki CHP’nin Atatürk’ün yolundan saptığını düşünüyor musunuz?
Ulusalcı kanat istenmiyor artık CHP’de. Biz aleni bir şekilde istemiyorduk zaten. Bir sürü gereksiz ihraçlar oldu. Kim sesini çıkartıp bu iş doğru değil dese ihraç ettiler. Bir sürü arkadaşımız ihraç edildi. Milletvekilleri, ilçe başkanları hepsi ihraç edildi. Beni de ihraç etmek istiyorlardı zaten, duyuyordum. Ben onlara o zevki tattırmamış oldum.
CHP'nin şuan ki siyasetini nasıl buluyorsunuz?
Ayak oyunlarıyla siyaset olamaz. Antalya’yı kaybetmek üzerine bir siyaset yapılamaz. Sadece kendi ikbalini düşünerek siyasetçi olamazsın. Önce devletin bekası mı Buket’in bekası mı derseniz tabi ki devletin bekası. Rahmetli İnönü çok emek vermiş çok partili sisteme geçilebilsin diye. Ama şu an tek partili sisteme dönülmek isteniyor ve CHP de buna çanak tutuyor. Beni temsil etmeyen partiye oy vermemi istiyorlar. Beni temsil etmeyen ittifaklara oy vermemi bekliyorlar.
İYİ Parti sağ tarafta CHP sol tarafta bunda bir çelişki yok mu ?
Evet çok ciddi çelişkili bir durum. İnsanlar takım tutar gibi parti tutmuyor artık. Herkes her şeyi araştırabiliyor inceleyebiliyor. Siz insanların hem seçme hem seçilme haklarını ellerinde alıyorsunuz. Ne demek bir tarafta Cumhur bir tarafta Millet ittifakı. CHP- İYİ Parti ittifak yapmış bir yerde İYİ Parti adayı gösterilmiş. Vatandaş, ben buna neden oy vereyim kardeşim ben solcuyum diye düşünüyor haliyle. Öbür tarafta da diğer seçmen düşünüyor, ben MHP’liyim niye buna oy veriyorum diye. İnsanların böyle haklı bir serzenişleri var. Bunlar masa başında siyaset yaptığı için sokaktaki seçmenin ne istediğini bilmiyorlar. DSP tam bu noktada bu işin burada bitmediğini söylüyor aslında.
CHP’ye küskün olanlar DSP’ye toplu bir geçiş yaptı, DSP bir alternatif mi bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Partinizin sizin düşüncelerinizi önemsemediğini, hatta sizi bu düşüncelerden dolayı ihraç ettiğini düşünün. Tabi ki o partiden ayrılırsınız. DSP burada alternatifin yanı sıra bu insanların gidebileceği tek yer. Biz gidip başka bir parti çatısı altında düşüncelerimizi zaten ifade edemeyiz. Ben DSP’yi alternatifin yanı sıra insanların yaralarını sarmak için sığındığı bir liman olarak görüyorum. DSP öyle bir parti ki hiçbir şaibeye karışmamış, hiçbir olaya karışmamış hatta genel başkanının öldüğü zaman bir evi bile yok. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan hanımın sade yaşantısı Türk siyasi hayatına örnek olmuştur. Ben maaşımın üstünü öğrenime burs olarak vereceğim dediğim zaman insanlar bana tuhaf tuhaf bakıyor. Eğer bir öğretmen 5 bin lirayla yaşıyorsa kusura bakmayın başkan da yaşayacak bu parayla.
Bu düşünceleriniz biraz ütopik değil mi ?
Bir yerden başlamak gerekir. Ben bu dediğimi yaparsam 5 yılda 400 öğrenci mezun etmiş olacağım. 400 az bir sayı mı? Bunun için sadece ekstra bir çaba harcamayacağım. Sadece maaşımın üstünü burs olarak vereceğim bu kadar. Her ay bu bursların dekontunu da asacağım belediyenin camına. Ben Pazar yerini ayda 4 bin lirayla çeviriyorum. Birisi festival yapıyor 300 bin liraya ben yapıyorum 15 bin liraya. Bir şey isterseniz yapılır. Ne kadar gereksiz harcama varsa kısarsınız. Sadece bir harcama kaleminden 250 bin lira tasarruf edersiniz. 250 bin lirayla Konyaaltını coşturursunuz. Para yok, para gelmiyor bunlar bahane değil. Siz bunları bilerek o görevlere geliyorsunuz, para yoksa çözüm üret kardeşim. Evde yiyecek içecek olmadığında anne baba ağlamıyor ki, çözüm üretiyor. Evimizde nasıl çözüm üretiyorsak aynı mantıkla ilerlemek lazım.
Buket hanımı Muhittin Böcek aday göstermek istiyordu bu gerçekleşmeyince DSP’ye geçti diye bir iddia var siz bu iddialara ne diyorsunuz?
Ben çok iyi bir siyasetçi değilim. Hatta bana bu kadar doğruyu söyleyenden bir şey olmaz diyenler de var. Muhittin Böcek ben 20 yıllık mesai arkadaşım. Ben hiçbir saygısızlık yapmam, kendisi de yapmaz. Lakin bu olayla sayın Böcek’in hiçbir alakası yok. Muhittin Böcek’in aday etmek istediği kişi ben değildim. Kimi aday göstereceğini de ona sorun. Aday göstereceği kişi de CHP tarafından çok kabul görecek biri değildi ayrıca. Ben DSP’ye geçtiğime dair Muhittin başkanıma bir mesaj attım bir daha da kendisiyle hiç görüşmedim. Ben kadınlar artık birilerinin eteğine sığınıp siyaset yapmasın diye çıktım aday oldum. Kadınlara bir cesaret gelir diye çıktım aday oldum. En basitinden bir kadın ilçe başkanı olmak istese senin paran yok diye önü kesiliyor. Baktı olmuyor çamur atıyor, belden aşağı vuruyor sırf kadınların önü kesilsin diye. Ben çok zengin biri değilim. Bana dediler ki trilyonlar lazım, değil kardeşim trilyonlar lazım değil. Ben çıktım emin adımlarla yürüyorum, halktan destek alıyorum. Ben neden başka birinin adayı olarak çıkayım, bu bir kere hakarettir insana. Evet başkanımızdır saygımız var kendisine ama siyasette yollarımız farklı. Benim şahsım adına CHP’de siyaset yapma şansım kalmadı. Bakın 657 imza toplandı, insanlar aranıp tek tek imzalar geri çektirildi. İmzayı çekmeyeni ihraç ettiler. Bu kadar anti demokratik bir yerde siyaset yapılamaz. Bu partinin içinde kadınsın eksi bir, Atatürkçüsün eksi bir, muhalifsin eksi bir, sen herkesle aynı şeyi düşünmüyorsun eksi bir siyasete 5-0 eksik başlıyorsunuz bir kere. Allah başkanımızın yolunu açık etsin bir kırgınlığımız olmamıştır bugüne kadar ama herkesle de yollarınızı ayırmak zorunda kalabilirsiniz belli bir yerde. Şu anda CHP beni temsil etmiyor.
Biraz Konyaaltına inelim AK Parti'den Gaye Doğanoğlu var, CHP'den Semih Esen var ve siz varsınız nasıl bir seçim bekliyorsunuz?
Ben siyasete kadınların girdiği zaman siyasette bir etik olacağına inanıyorum. İnsanları karalamak kimseye yakışmaz ama bir hanımefendiye hiç yakışmaz. Esenle ben hiç tokalaşmış biri değilim, kendisini tanımam. Biz de herkes gibi Google’a yazıyoruz neyse çıkıyor ortaya. Gaye hanım da bir hanımefendi. O da yaşça benden büyük kendisine abla diyorum. Hatta dün kendisini aradım mesaj attım tebrik olsun diye. Beni onlardan ne ayırıyor diye sorarsanız, ben 20 yıldır sahadayım. Konyaaltı’ndaki kırık taştan, kaçak çıkılan çatıya kadar her şeye hakimim. Ben Konyaaltını tanıyorum, insanların ne istediğini biliyorum. Ve şu ana kadar hep güçsüz halkalar için çalışmış birisiyim. Benim adımı da yazabilirler Google’a. Ben seçilmezsem yine sahada olurum, yine güçsüz halkalarla beraber olacağım.
Seçilirseniz projeleriniz nelerdir?
Eğer bir yerde yaşantı varsa orada eksiklik bitmez. Orada ihtiyaç bitmez ve güncellenir. Dün lazım olan bugün gereksiz olur, akılda olmayan ihtiyaç olur. Konyaaltı yeni gelişen çok güzel bir ilçe. Benim Antalya’da başka yaşamak istediğim bir yer yok. Eksiklerimiz elbette var. Ben turizmden yeteri kadar istifade ettiğimizi düşünmüyorum. Benim sosyal medyada paylaştığım şeyler projelerim değil sadece, onlar olması gereken şeyler. Hayvanlar, engelliler, emekliler için daha iyi şartlar bir proje olamaz, bunlar zaten olması gereken şeyler. Turizme yönelik 10 tane güzel projemiz var. Özellikle enerjiye ve turizme dönük. 10 ay ciddi güneş alan bir şehirde dün evime 625 lira elektrik faturası gelmiş. Ben akşama kadar evde olmayan birisiyim. Bizim en vurucu 2 projemiz enerji ve turizm. Bakın Ovacık diye küçücük bir yerde Komünist başkan var, yaptığı şeyler çok zor değil ve kendisini bütün dünya tanıyor. Bu adam Ay’a füze göndermedi. İnsana dokundu, ezilenin yanında oldu, kız çocukları okuyabilsin diye çalıştı. Siz istedikten sonra para da bulursunuz imkan da bulursunuz, yeter ki o işi gönülden yapmak isteyin. Ben bu seçimi kazanacağıma da inanıyorum. Türkiye’nin Konyaaltını bilmesinde payımın olacağına da yürekten inanıyorum. En küçük projemi anlatayım size. Üniversite bizim sınırımızda biliyorsunuz. Orada Sinema-Tv bölümü var. Yalnız o çocuklar hiç kamera görmeden mezun oluyorlar. Aynı zamanda yapım şirketi sahibiyim ben. Bizi arıyorlar bizden ekipman rica ediyorlar. Ben onlar için stüdyolar kuracağım. Ve ödevlerini yaparken ekipman kiralamak zorunda kalmayacaklar. Alacaklar buradan kameraları Konyaaltı esnafının tanıtım filmini çekecekler. Biz çok büyük bir site yapacağız, Konyaaltı yazıldığında ilk bu sitenin çıkmasını sağlayacağız. Bu sitenin içinde de esnafımızın tanıtım filmi olacak. Bir film çekilirken en büyük maliyet ekipman kirasıdır. Biz bu ekipmanları sadece çocuklara vermeyeceğiz, ünlülere de vereceğiz. Bu sebeple yönetmen gelip filmini Konyaaltı’nda çekecek. Nasıl filmlerden herkes Las Vegas’ı tanıyorsa Konyaaltını da tanıyacak. Turizmde ona göre projeler yapacağız. Bizim Bodrumdan eksik kalır bir yanımız yok. Bodrum’daki denizden çok daha güzel bizim denizimiz. Biz bu projelerle Konyaaltını tüm Türkiye’ye hatta Dünya’ya tanıtacağız. MAHSUM ALTAŞ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.