İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.
Bu günkü konumuz tutuklu Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün son durumuyla ilgili bilgiler vermekle başlayalım.
Adliye kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre diğer tutuklu sanıkların avukatlarıyla birlikte Kocagöz’ün avukatlarının da ısrarla ilk alınan bilirkişi raporlarına itirazları nedeniyle soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı yeni bir bilirkişi heyeti görevlendirerek, ikinci bir rapor hazırlanması talimatını vermiş.
Eğer ikinci bilirkişi raporunda hukuki olarak biraz boşluk bulurlarsa “Suçun niteliğinin değişme vasfı bulunduğu” gerekçesiyle yeniden tahliye talebinde bulunmak isteyeceklerdir.
İnşallah tahliye olabilir ve olsun da. .
Zira şimdiden Kocagöz’ün koltuğuna gözünü dikenler alttan alta kulis çalışmalarına başlamışlar bile.
Ooo bu konuda CHP Kepez cenahı adeta kaynıyor.
Benden duymuş olmayın ama bana kadar gelen gıybetlere göre Kocagöz’ün belediye başkanlığının düşmesi bile hesaplanarak başkanlık koltuğuna oturabilmek için heveslenenler, alttan alta kulis çalışması yapanlar, meclis üyeleri ve genel merkezle temaslar gırla gidiyor.
Özellikle öne çıkan iki isim var. Birisi Konyaaltı’ndan Kepez’e kayan ABB Başkanı Muhittin Böcek’in prensesi Büşra Dirgen Özdemir, diğeri ise bir şey olabilmek için çok mücadele eden ve sonunda meclis üyesi olabilen Nilüfer Deveci’nin alttan alta kıyasıya mücadele ettikleri söyleniyor.
Sayın Dirgen’in destekçisi, güvendiği arkasında dağ gibi duran Muhittin Başkan var.
Elbette bunun gerekçesini aday adaylığı döneminde Mesut Kocagöz’ün CHP’lilerin bir WhatsApp grubunda “Böcek gitti, Ümit Gelir gibi” paylaşımını gerekçe gösterip, “Başkan Böcek fırsatını bulduğu anda intikamını alır” diye yorum yapıyorlar.
Deveci’nin en büyük destekçisi eşi Alican Deveci ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka gibi görünüyor.
Her gün “Mesut Kocagöz yalnız değildir” paylaşımları yapanlar için bunları duyunca üzülüyor insan.
Ha bu arada Antalya CHP Kadın Kolları’nın koltuğu çok verimli olduğu ve kimselere emanet edilemeyeceği için Nilüfer Deveci hanım halen görevini başarı ile sürdürüyor.
Neyse, CHP'nin kadın kolları, CHP'li kadınların sorunu. Biz konumuza dönelim.
Muhittin Böcek’in hastalık dönemini hatırlayın lütfen.
O gün Böcek Azrail ile mücadele ederken bazılarının koltuk pazarlığı yapması ne kadar ayıpsa bu gün alttan alta bunların dile getirilmesi bile ayıptır.
Mesut Kocagöz, toprak altına girmedi arkadaşlar, sadece dört duvar arasına kaldı.
Muhtemelen bunların çoğu yakıştırma, dedikodu olabilir. Ama dedikodusu bile çok ayıptır.
Hiç ders almayanlar var demek ki!
(Yukarda ismi geçenler sakın ola ki 'bizim böyle bir talebimiz hiç yok. Biz hukuksuz bir şekilde tutuklanan başkanımız Mesut Kocagöz'ün arkasındayız. Gazeteci sallamış filan demeyin. E mi!'
Her neyse biz yine ciddiyetle konumuza dönelim.
Bir ölüm ve yaralıların olduğu kazanın ardından tutuklanan Kocagöz'ün hukuki durumu gittikçe karışmaya başladı.
Sayın Kocagöz’ün ve avukatlarının en önemli hukuki savunma argümanı “28 Kasım 2023 tarihinde istifa etmesi ve ABB Başkanı Muhittin Böcek kontenjandan geç atama yaptığı için 19 Şubat 2024 tarihinde Ticaret Siciline bildirilmiştir. Dolayısıyla kaza tarihinde hukuki sorumluluk yok” deniliyor ya
Soru şu: Peki bu geçen süre içinde yani aradan geçen 3 ayı geçen süre içinde Mesut Kocagöz’e ANET A.Ş.’den maaş ödendi mi?
Huzur hakkı ödendi mi?
Eğer maaşını ve huzur hakkı Sayın Kocagöz'ün tıkır tıkır hesabına yatırıldıysa sonuç ne olur?
Başka bir açıdan biz hep ceza bölümünü konuşuyoruz. Bundan sonra bir de ölen ve yaralıların devasa tazminat davaları başlayacak. Devamında 23 saat soyunca mahsur kalan, ölümle burun buruna gelen yüzlerce vatandaşın, psikolojisi bozulanların belediye şirketine açacağı tazminat davaları gelecek ardı ardına.
Bu tazminatları kim ödeyecek?
Şirket mi?, belediye mi?, Kocagöz' mü?, Böcek mi?
Başka bir iddia ise Kocagöz'ün belediye başkanlığına seçilmesini tartışmaya açıyor. Eğer belirtilen tarihte istifası Ticaret Siciline işlenmemiş ve Kocagöz maaş ve huzur hakkı almaya devam ettiyse, belediye başkanlığı düşürülür noktasına geliyor bazı hukukçular.
Söyledikleri ve kaynak gösterdikleri hukuki gerekçelere baktım. Hiç bir şey anlamadım.
Mesela, Türkiye Belediyeler Birliği Hukuk İşleri Müdürü Av. Zeliha DİKYOL ve aynı birimde görev yapan Av. Yasemin SEZGİN’in seçimler nedeniyle Belediye Şirketlerinde Belediyeyi Temsilen Görevlendirilenlerin Durumu 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70 inci ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 26 ıncı maddelerinde belediyelerin görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuat hükümlerine göre şirket kurabileceği düzenlenmiş olup söz konusu şirketler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunmaktadır. Belediye Başkanları belediyeyi temsil yetkileri çerçevesinde anonim şirketlerin yönetim kurulunda ve limited şirket müdürlüklerinde görev alabilmektedirler. Belediye başkanının uygun görmesi halinde belediyeyi temsilen belediye meclis üyeleri ve diğer memur personeli de belediye şirketlerinde görev yapmaktadır.
5216 sayılı Kanunun 26 ıncı maddesinin genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personelin bu şirketlerin yönetim ve denetim
kurullarında görev alabilecekleri düzenlemesine istinaden söz konusu yöneticiler de
belediye şirketlerinde görev yapmaktadırlar.
Yukarıda yer verilen ve belediyeyi temsilen bu şirketlerde görev yapanların
seçimlerde aday olabilmeleri için belediye şirketlerindeki görevlerinden istifa etmeleri
gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yüksek Seçim Kurulunun 01.12.2018 tarihli Kararında seçimlerde aday olabilmek için
belediye başkan yardımcılığı görevinden istifa eden (meclis üyeleri arasından
görevlendirilen belediye başkan yardımcısı) kişinin, mahalli idareler seçiminde aday
olabilmek için sermayesinin tamamı belediyeye ait olan ve işçi statüsünde çalışmayan
şirket müdürünün bu görevinden de istifa etmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Konunun tereddütlü olması ve ileride seçilme yeterliliğine ilişkin ihtilafların
doğabileceği düşünülerek şirketlerde görev yapan ve işçi statüsünde
bulunmayanların yarar ve zarar dengesine göre değerlendirme yapmaları
önerilmektedir.” Demişler.
Bana göre YSK'nın yorumlamasına kalıyor
Cumhuriyet Savcılığı Kocagöz’ü tutuklarken memur sayılmadığı için soruşturma için valilik izni almamış.
Ama verilen süre içinde Belediye Başkanlığı ile ilgili YSK ne karar verir bilemem.
Galiba önümüzdeki günlerde bunlar Antalya kamuoyunda çok konuşulacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.