Erzurum’daki CHP grup toplantısı öncesi ve sonrasında duyduklarımı da yazmasam olmazdı.
Sayın Kılıçdaroğlu Erzurum’daki grup toplantısında dile getirdi. “Burası kurtuluş savaşının kadim bir şehirdir. Mustafa Kemal Atatürk Erzurum milletvekilii olarak meclise gelmiştir. Buna rağmen Erzurumlular bize sempati duymadılar? Uzun süreden bu yana Erzurum’dan bir milletvekili dahi çıkaramamışız. Bunun kabahati Erzurumlularda değil, bizde. Biz Erzurum’a gelmedik. Sofranıza oturmadık. Bir bardak çayınızı içmedik. Ankara’da tumturaklı nutuklar attık, oy istedik. İşte bu nedenle Erzurum’la aynı zamanda kucaklaşmaya ve helalleşmeye geldik” dedi.
Bunun ardından 5’şer kişiden oluşan 100 milletvekili Erzurum sokaklarına daldılar. Sokak sokak gezdiler. Oturup çay içtiler, sohbet ettiler. CHP’yi anlattılar. Projelerini anlattılar. Sorunları anlatıp, çözümlerini söylediler. Sokaklarda insanlara dokundular.
Ama helal olsun Sayın Kılıçdaroğlu’na. Erzurum sıcağında bazıların halini görmeliydiniz! Milletvekili seçilip, birde partide etkili ve yetkili konumlara yükselenler, burnundan kıl aldırmayan bazıları el mecbur sokakları geziyorlardı.
Sayın Kılıçdaroğlu doğru söylüyor, Ankara’da klimalı odalarda geniş ve rahat koltuklarda oturup, tumturaklı nutuklar atarak Erzurumlulardan oy isteyeceksiniz. Sonra Erzurum’lu bize oy vermez deyip, çalışma yapmaya bile gerek görmeyeceksiniz.
Bu arada garibim Çetin Osman Budak’ın haline üzüldüm. Ben onu görüyorum ama o beni görmüyor. İzliyorum uzaktan. Hani kafa dik, minik dağları ben yarattım edasıyla Antalya’da havası 1 milyon gezen Çetin Osman Budak’a oturacak bir yer bile vermediler. O havalı halinden, snop halinden, eser yok, zira hiç kimse “Vekilim bir fotoğraf çektirelim n’olur” demedi. Sonra yolda bir yerde bir gördüm. Bunu bindirmişler personel servisine Erzurum sokaklarında dolaşıyordu.
Her neyse, çifte minarenin önünde oturuyorum. Üç CHP’li vekil Kılıçdaroğlu çitfe minareli medreseye gelecek diye bekliyorlar ve kendi aralarında konuşuyorlar. Gölgeyi bulmuşum, ben de kulak misafiriyim.
Birisi veya ikisi muhtemelen İzmir’li bir vekil. Konu Tunç Soyer. “Yav kardeşim, adam kimseyi takmıyor. Genel başkana kafa tutuyor. İzmir’de hiç kimseyle görüşmüyor. Görüşmeyi bırak, telefonlarımıza bile bakmıyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Çok büyük sıkıntı içindeyiz. İyi Parti’nin il başkanı randevu istemiş kabul etmediği gibi telefonlarına dahi çıkmıyor. Adam kimseyi muhatap almıyor” diye kendi aralarında mavra çeviriyorlar.
“Ahh ah, birde bizim Muhittin Böcek’e laf ederler. Konyaaltı’ndaki belediye başkanlığı sırasında boş vakti çoktu, herkesle görüşür, her telefona çıkardı ya. İşte vatandaş olarak biz hala aynısını bekliyoruz. Adam 650 kilometre sahili bulunan bir kenti yönettiğini unutuyoruz. Büyükşehir belediye başkanı olduğunu es geçip, toplantının ortasında “Bi sesini duyuvuram diye aradıydım” gibi ebük-gübük işlerde arayıp sonra bize geri dönmesini bekliyoruz.
Tunç Soyer’i bilmem ama söylenenleri duyunca “Ayy anam o neymiş öyle. Bizim başkan daha iyi canııım” dedim.
Antalya Milletvekilimiz Cavit Arı, Genel başkan Yardımcısı Seyit Torun’la birlikte Tunceli-Van tarafına gideceklerdi. Görüşelim ve bir bardak çay içelim dedik. Milletvekillerinin toplu olarak bulundukları kitap-cafe türü bir yer var. Oraya geçtim.
Herkes oradaydı.
Sezgin Tanrıkulu, birisiyle oturuyor. Seyit Torun ayrı bir masada filan. Ben Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Uğur Bayraktutan’la birlikte oturan Antalya’lı vekillerimiz Aydın Özer ve Cavit Arı’nın masasına oturdum. Sayın Bayraktutan’la önceden Artvin-Hopa Ticaret Odası Başkanı Sayın Osman Akyürek vasıtasıyla tanışıyoruz ve samimiyetimiz olduğu için azıcık dedikodu yaptım. “Abi biraz önce duydum 10 gün et yemeyecekmişsin” dedim. Güldü ve olayı anlattı. Meğer her gittikleri yerde bunlara cağ kebabı dayamışlar. Uğur bey şişmiş.
Sayın Bayraktutan bu çalışmanın çok verimli geçtiğini anlatırken çok önemli bir dip not verdi. Hani bildiğimiz Bahçelievler katliamcısı Haluk Kırcı’nın kardeşi olduğunu belirten birisi mevcut iktidarın ekonomi, iç ve dış politikaları nedeniyle “Vallahi beni bile kominist yaptı bunlar” demiş.
Aydın Özer vekilim çok yorulmuş. Ama Cavit Arı gençliğinin de getirdiği şevkle çok dinçti. Biraz sohbet edip çay içtikten sonra onlar hızla Tunceli-Van tarafına onları yolcu ettik.
Uğur Bayraktutan’la daha sonra buluşmak üzere sözleşerek ben de ayrıldım.
Kenti biraz dolaşırken, Tuncay Özkan ve ekibini bir restorantta gördüm. Uzaktan el salladım, gelsene işareti yapınca yanlarına gittim. Sayın Özkan’la mesleki olarak ağabeyimiz ve ara ara görüştüğüm için, “Abi siz burda yemek yiyin, benim Antalya’lı gariban vekilim Cavit Arı yollara düştü yine” dedim. Gülüştük “Biz de az önce geldik. Eksik kalan şeylerimiz var mı diye arkadaşlarımız saha çalışmasına devam ediyorlar. Sonra hep birlikte bunu raporlayacağız” dedi.
Biraz sohbet edip, Erzurum’un sıcağından kaçarcasına uzaklaşmak için Palandöken tarafına geçtik. Bir gölge bulunca “Ohh be” dedim. O neydi arkadaş öyle. Ben böyle sıcak görmedim. Kimse bir daha bana Erzurum çok soğuk filan demesin inanmam.
Erzurum dedikodularım bu kadar.
NOT 1: Dün yazarken unutmuşum. Erzurum'dayken Av. Figen Çalıkuşu ile telefonda görüşmüştük. O da Genel Başkana selam söylemişti. Sayın Kılıçdaroğlu'na Av. Figen Çalıkuşu'nun selamını da söyledim. Sabahın erken saatinden bu yana yollarda olan ve Erzurum'un yakıcı sıcağında çalışma yapan Kılıçdaroğlu'nun öğle saatlerinde yorulmuştu. Sohbetimiz sırasında gergin yüzünde Av. Figen Çalıkuşu'nun selamını duyunca yüzü aydınlandı ve gergin yüzü gevşedi ve aydınlandı. "Sizde selamlarımı iletin lütfen" dedi. Üzerimde kalmasın, sayın Çalıkuşu genel başkanın selamı var size
NOT 2: Meclis kapalı olduğu süre boyunca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, her hafta grup toplantısını bir ilde gerçekleştirecek. Bu toplantıları da en zayıf kaldıkları, en az oy aldıkları illerde gerçekleştirecekler. Mesela Giresun gibi, Afyonkarahisar gibi illerde. Gitmek, takip etmek isteyenlere duyurulur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.