1
  • BIST 9006.55
  • Altın 3060.438
  • Dolar 34.2719
  • Euro 37.2152
  • Antalya 20 °C

HAFTASONU EĞLENCESİ

Teslime Tosun

 

 

Başlasın hafta sonu eğlencemiz

Geleneksel Türk aile yapısı olarak erkekler çapkınlık yapar, kadın kocasını evde bekler.  Veya "kuma" diye bir aile sistemi bile vardır bu geleneklerimizin içinde. Her zamanda resmi nikahlı olan kadın ezilmiş, ötelenmiş ve üzerine ise kocası tarafından genç bir kadın getirilmiştir. Hep böyle biliriz değil mi? 

Buna benzer hayat hikayelerinden yüzlercesinin haberini yaptım. Hepsi birbirinin aynı klasik hikayeler. Görücü usulü evlenme, büyükşehire göç. Adam az parayı bulunca karısının üzerine kuma getirme ve eziyetler. Hep aynı klasik hikaye. 

 

Şimdi ben size kadınların çapkınlığını, bu olayın tersini anlatacağım. 

Konya bölge temsilcisiyim. Ve Konya'da "Erkek sığınma evi" olduğunu öğrendim.   Şefkat Derneğine bağlı olan erkek sığınma evinde karısından dayak şiddet gören, boşanma aşamasındaki gidecek yeri olmayan erkeklerin bazen çocuklarıyla geçici olarak sığındıkları bir yer. Zira  erkekler özellikle yanlarında çocukları olduğu zaman ne yapacaklarını şaşırıyor ve mağdur oluyorlarmış. Şefkat Derneği, Kadın barınma evinin yanı sıra kendilerine sık sık erkeklerinde başvurması üzerine yani ihtiyaca binaen böyle bir yer açmışlar ve muhteşem bir iş yapmışlar. 

İşte arkadaşlarımız bu erkek sığınma evinin haberini yaptılar. Haber gazete çıktıktan sonra bizim büroya yanında iki  çocukla bir adam gelmiş ve benimle görüşmek istemiş.  Aldım adamcağızı odaya, "Buyurun, derdinizi dinleyeyim" dedim. 

Süklüm-püklüm karşımda oturan adamcağızın sağında saçları yıkanmadığından yolpaz yolpaz olmuş 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu, solunda ise  sokak kiri yüzünden akan 7-8 yaşlarında bir oğlan ve elinde bir bohça gibi bir şeyin içinde üç-beş kıyafetleri var. 
Adamcağız ağlayarak anlatmaya başladı. Konya'nın ücra bir ilçesinden olan beyefendi, karısıyla görücü usulü evlenmişler. Evlendikten sonra eşinin isteği ile büyükşehir olan Konya'ya gelmişler. Adamcağız iş bulmuş çalışıyor, karısı da iş bulmuş çalışıyor. Bu arada iki çocukları olmuş. 
Bir yıl önce karısının iş yerinde olan bazı kadınların vasıtasıyla kadın geceleri eğlenmeye çıkmaya başlamış. "Karım benden daha genç ve uzun boylu bir adamla tanışmış. İşte o günden sonra mutluluğumuza gölge düştü. Eşim her gece evden çıkıyor, sabaha karşı sarhoş eve geliyor. Tekmeleyerek beni uyandırıyor, kahvaltı hazırlatıyor. Yapmazsam beni dövüyor" dedi. 

"Bir gün eşim beni karşısına aldı ve genç bir adama aşık olduğunu söyledi. Onu yaşadığımız eve getireceğini söyledi.  İstemiyorsam, (Sen bilirsin) dedi. Ne yapacağımı şaşırdım. Dövmeye kalksam ben dayak yiyeceğim. Her gece dışarda hangi erkeklerle düşüp kalkıyor diye merak edeceğime bir erkekle bari gözümün önünde olsun diyerek kabul ettim. Ama karıma (kesinlikle resmi nikahımı o adamın üzerine vermem) dedim. Bunca yıldır ben bu yuvaya emek vermişim" diyor. 

Adam oturmuş karşımda, resmen tersine bir kuma vakasını anlatıyordu. 

Ben merakla "Eee sonra ne oldu?" dedim. 

Karısı artık onunla yatmaz olmuş. Atletik vücutlu, adaleli genç adamla yatıyor, buna yemek yaptırıyorlar, evleri süpürtüyorlar, çocuklara filan baktırıyorlar derken bir süre sonra adamcağız işini kaybetmiş.  Kadın her gece evde bir çilingir sofrası kurduruyor, yeni kocasıyla alem yapıyormuş. Adamcağız, üzgün gözlerle "Bana bir bardak bile vermediler. Sofraya bile oturtmadılar" deyince  benim üzerime bir gülme geldi ki anlatamam. 
Önce ayıp olmasın diye "Pıhısısıss" diye çaktırmadan içten gülmeye çalışırken bir süre sonra tutamadım kendimi resmen gülme krizine girdim. Vallahi engelleyemedim kendimi. 
Her şeyi geçmiş de ona bir bardak bile içki vermemişler onun dramasını yaşıyordu. 
İnsanlar öfke nöbetini, öfke krizini her halükarda kontrol altına alırlar ve alabiliyorlar. Ama gülme refleksini kesinlikle kontrol altına alamıyorlar. O gün onu yaşadım. 

Sonrasında "Evde beni dışladınız, aylardır bana el bile sürmedin" diye bizim adamcağız arıza çıkarmaya ve mızmızlanmaya başlayınca kadın yine geçmiş bunun karşısına "Yeni kocam seni istemiyor. Al çocukları ananın evine git" demiş. Gitmeyip, direnince adaleli koca bunu bir güzel dövüp, çocuklarıyla birlikte  sokağa atmışlar. Utandığından köyüne, anasının evine de gidemediğinden günlerdir çocuklarıyla sokaklarda kalıyormuş. Gazetede haberi gören birileri bunu o Şefkat derneğinin sığınma evine yerleşmesi için bizim büroya yönlendirmişler. 

Bir yandan "Ne olur çocuklarımla beni o erkek sığınma evine yerleştirin" diyor, bir yandan ise "Karımın da bir suçu yok. Onun işyerindeki arkadaşları onu kötü yola itti. O adamla tanıştırmasalardı böyle olmayacaktık. Gezer dolaşır yine evine dönerdi. Ne olursa olsun boşanmayacağım ve nikahımı o adama vermeyeceğim" diyor. 

Hasbinallah çekmemek elde değildi. 

Öncelikle bu kadını çok merak ettim.  Aradım ve buldum. Allah'ım benden çirkin, benden daha paçoz bir kadın. Ama işi biliyor be kardeşim. İki kuma adamı birden nasıl idare etmiş; kadından kurs almak lazım. Başka başka yerlerde ve hayatlarda bu kadının yaptığının yüzde birini yapsalar, en azından kocası kadını dayak manyağı yapar, olmadı çekip silahı vurur yani. 

Yaptığını tasvip etmemekle birlikte üzerine kuma getirilmiş tüm kadınların intikamını kocası nezdinde alan bu kadını tebrik edip, "Helal olsun bacım" dedim.  

Bu yazı toplam 1805 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Antalya Haberal | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.