Onca hay-huyun arasında insanlığa dair bir şeyler oluyor ve biz onu teğet geçiyoruz. Gündem yoğundu bir türlü fırsat bulup yazamamıştım.
Çiçek ailesini Antalya'da tanımayan yoktur her halde. Murat Çiçek yönetimindeki Manşet grubu ile basın camiasında ve yiyecek -içecek sektöründe faaliyet gösteriyorlar. Bir çok insana iş kapısını zor günlerde bile kapatmadan devam ettirmeye çalışıyorlar.
Çiçek ailesinden Şifa Çiçek'in Antalyaspor ve küçük kızına olan aşkını bilmeyen yoktur herhalde. O kadarki; Antalyaspor ve küçük kızının haricindeki zamanlarda işlerine yoğunlaşır.
Şifa Çiçek'in insani yönleri çok öndedir. Bunu çevresindeki hemen herkes iyi bilir. Antalya'daki iş dünyası, spor camiası onu beyefendi kişiliği ile tanır. Basın camiasının sevilen ve hakkında belki de hiç kötü konuşulmayan tek kişisidir. Kimsenin canını yakmaya çalışmaz ve daima yapıcı tavrı ile bilinir. Onunla bir kaç dakika sohbet edin, pozitif enerji ile dolarsınız.
Ben hiç bilmiyordum, meğer kardeşi Kasım Çiçek uzun süreden bu yana böbrek hastasıymış.
Bazen insanın ismi kaderidir derler. Annesi-babası Şifa ismini koyarken, Allah alnına kader yazısını yazarken galiba isminin hakkını vermesini istemiş. Şifa, isminin hakkını vermek için, hiç düşünmeden bir böbreğini kardeşine tepsi içinde sunup şifa oldu.
Kardeşin kardeşi öldürdüğü, miras yüzünden kardeşlerin birbirine düştüğü bir zamanda Şifa Çiçek kardeşine hiç düşünmeden böbreğini verdiğini öğrenince, "İşte kardeşlik bu, karındaşlık budur" dedim.
Sonra 20'li yaşlarında hem annesiz, hem babasız kalıp, kendi kardeşlerimi ve bana yapılanları düşündükçe öncelikle kendime çok acıdım ardından Kasım Çiçek'i çok kıskandım. Neden Şifa Çiçek benim kardeşim olarak doğmadı diye.
Sonra düşündüm ve Allah herkese layık olduğu kardeşi veriyor herhalde dedim.
Sonra kendi ismim geldi aklıma. Ben zaten istemediğim kadere ve yaşama teslim olmuşum.
BİR POLİS KATİLİ ÇIKTI MEYDANE
Dün ajanslar ile ilgili yazımın altına sosyal medyadan, Muratpaşa Belediyemizin medarı iftiharı olan, birisi polis, 6 kişiyi katletmiş meşhur seri katilimiz Murat Katrağ beyefendi beni hem tehdit edip, hem de gazetecilik dersi vermiş.
Polis katili Katrağ "Güvendiğin dağlara kar yağdıracağım. Hiç merak etme suskun kalmamı korkuyla bağdaştırma, iki de bir yazılarında polis katili diye beni lanse edip birilerine yalakalık yapma. Ben daha son sözümü söylemedim" diyerek beni tehdit etmiş.
Benim gözümü böyle korkutamayacağını belirterek "Bir şey planlıyorsan beni aramana gerek yok, konum at geleyim" dedim ve kendisine cep telefonumu açıktan yazdım.
Şimdi bu eli kanlı seri katil, bu polis katili, babasız bıraktığı onlarca çocuğun ahını boynunda taşıması, başı önünde gezmesi gerekirken, beni tehdit etme cesaretini ve arsızlığını kendisinde bulmuş.
Böyle tehdit edilince Aşık Mahsuni Şerif'in çok güzel bir türküsü gelir aklıma.
"Bana dönek demiş itin birisi" diye başlar ve sonunda "Bu herifin önü sonu ayandır
Heycan ayandır
Anlayana benim sözüm beyandır
Senden korkan hayvan oğlu hayvandır
Gel de Mahzuni'yi vur hele hele" der ya.
Bayılırım bu türküye.
Size de tavsiye ederim lütfen dinleyiniz ama Hüseyin Uğurlu yorumu ile dinleyiniz. Hele bir yerde Hüseyin Uğurlu o bariton sesiyle "Yiğittir yiğidin öcünü alan, Soytarıdan yiğit olur mu ulan" der ve var gücüyle bağırır "Hoooooytt" diye
Arada bende türküye eşlik eder ve bağırırım "Hooyyt ulan" diye
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.