Bu gün azıcık geciktim kusura bakmayın.
Dün söz verdiğimiz Döşemealtı konusunu hızlıca ele alayım. Sevgili meslek büyüğümüz ve ağabeyimiz Deniz Akgün’ün telefon davetiyle Pazar sabahı erkenden hazırlandım.
Telefonda Deniz ağabeye şakayla karışık, “Abi başkan Turgay Genç’in haberi var mı beni çağırdığından. Bir sıkıntı olmasın” diye takıldım. Malum, başkanımız Turgay Genç, sık sık bu köşeye konuk oluyor. O’da her zamanki kahkahası ile “Elbette var. Sen bizim baş tacımızsın” dedi.
Pazar sabahı düştüm yollara. Vardım Hilmi Beken’in mekanına. Her zamanki gibi gecikmeli olay yerine intikal ettiğim için, daha ben girerken, kahvaltısı bitenler dışarıda sigara molasına çıkıyordu. Selamlaşma, ona gülücük, buna “Nabersin” derken bende döndüm dışarıya doğru.
Mehmet Tosun abimiz de oradaydı. Ebru Küçükaydın’la birlikte bende içeri girmeden mola verip, iki dedikodunun belini kırayım dedim. Benim arkam dönük, başkan Turgay Genç’de kahvaltısını bitirip dışarı gelmiş. Mehmet Tosun, Ebru Küçükaydın ve bana selam verdi. Ebru o sırada “Oğlumu gördün mü?” dedi. Oğluna doğru baktım ve başımı çevirdiğimde Turgay Genç, arkasını dönmüş gidiyordu.
İçimden “Beni görünce arkasını dönüp gitti” diye düşündüm ama bozuntuya vermedim. Sonra girdik içeriye. E şeklinde bir masa düzeni kurmuşlar. Ben ortada uzanan masaya vardım ve tek başına oturdum. Sol yanımda birileri daha vardı.
Başkan Turgay Genç ortada, sağ yanında Erdoğan Kahya, sol yanında İbrahim Akkaya açıklama yapmak için gazetecilerin sigara molasını bekliyor. Ben de açıklama yapıncaya kadar defterimi kalemimi hazırladım ve açtım cep telefonunu sosyal medyayı taramaya başladım. Bu sırada Deniz abinin o taraftan birisi kalktı, geldi ve bana “Abla seni şöyle bu tarafa alalım, başkanın görüntüsünü çekeceğim” dedi.
Bana bunu söyleyen çocuğu hiç tanımıyorum ve belediye görevlisi diye tahmin ederek, “Başkan benimle aynı karede olmak istemiyor herhalde” dedim içimden. Tamam diyerek yerimden kalktım ve kahvaltı masasından da uzaklaşarak sandalyemi kapının girişine koyarak oraya oturmak istedim. Deniz abi buna müdahale etti ve yanında oturmamı istedi.
Benim artık şartellerim atmıştı. “Hem davet ediyorsun, hem aynı karede başkanla yer almamam için her şeyi yapıyorsunuz. Ver çantamı abi” dedim.
Deniz abi şaşkın yüzüme bakakaldı.
Kaptığım gibi çantamı, “Başkanım saygılar” dedim ve saçlarım olmadığı için savurarak çıkamadım ama, sert adımlarla olay yerini terk ettim.
Arkamdan Muhtarlar Dernek Başkanı ve Bahçeyaka Muhtarı yeğenim Alkan Altun geldi “Dur teyze” diyor ama dinlemediğim gibi, gördüğüm muamele yüzünden tepem atmış vaziyette burnumdan soluyarak arabaya bindiğim gibi bastım gaza.
MESLEK HASTALIĞI
Bizim mesleğin bir hastalığı var. Kendini çok önemli hissetme ve kibir.
Daha sonra gelen telefonlardan öğreniyorum ki, beni yerimden kaldıran belediyenin görevlisi değil, Koza TV’nin kameramanı imiş. Çocukcağız, kamera açısını ayarlarken, beni bir kenara almak istemiş. Nazı geçeceğini düşünerek ablasından rica etmiş.
O sırada kameraman çekeceği görüntünün açısını düşünüyor, ben ise ilk olarak başkan arkasını döndü gitti, şimdi de başkanla beni aynı kareye sokmamaya çalışıyorlar diye düşünüyorum.
Kendini çok önemli birisi hissetme hastalığı budur. Kibirden ise burnunun ucunu görememe olayı da budur.
Toplantının ardından Başkan Turgay Genç ile bir araya geldik. Yaşadıklarımı ve duygularımı açık ve net olarak anlattım ve iki olayın üst üste gelmesi nedeniyle böyle bir tepki koyduğumu, çok bozulduğumu söyledim. Sayın Genç ise “Ben geldiğimde siz başka bir konu konuşuyordunuz. Sizin sohbetinizi bölmemek için bende diğer gazeteci gruba doğru yöneldim” dedi.
Sonrasında bol kahkahalı bir sohbetimiz oldu.
Ardından meslek büyüğümüz olan Deniz Akgün’ü telefonla arayarak özür diledim. Ardından genç kameraman arkadaşımızı tanımadığım için Koza TV’den Yalçın Teke’yi aradım. Genç kameraman arkadaşımızdan defalarca özür dilediğimi iletmesini rica ettim.
Kibirimden dolayı buradan bir kez daha o genç kameraman kardeşimden ve Deniz Akgün’den özür diliyorum.
Verdiğim çirkin tepkiden dolayı çok utandım. Bazen anında tepki vermek yerine, bir nefes alıp durmak gerekiyor.
Başkalarında eleştirip yerden yere vurduğum kibir ve kendini önemli hissetme konusunda eğitip, kendi burnumu biraz sürteceğimden emin olabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.