Geçtiğimiz haftayı dün İstanbul, İstiklal Caddesinde patlayan bomba ile kötü bitirdik. Patlamada can veren vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Yaralılarımıza Allah yardım etsin, bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum.
Bu vesile ile terörü, teröristleri, teröristleri besleyenleri, bu ülkeye zarar vermeye çalışan herkesin Allah belasını versin diyorum.
İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.
Günlerdir benim “Antalya Türk gibi para kazanıp, turist gibi para harcadığımız kent” diye söylediklerimi yerel gazetelerden hiç birisi kaale almadı. 1 Kasım günü “Biz gidelim, onlara bırakalım” dedim. Hiçbir gazete yazı işleri müdürleri, çalışan gazeteciler hiç birisi bu kent için parmağını dahi oynatmadı.
DHA’da Aslı Duran, toplum gazeteciliği örneği ile dün yaptığı “Antalya’da hayat pahalılığı” haberini bu gün tüm yerel basın manşetlerine taşımış.
Gazeteci Aslı Duran haberinin omurgasını Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Mimarlık Fakültesi'nden Prof. Dr. Hilal Erkuş’un tespitlerine dayandırarak “Rusya- Ukrayna savaşı nedeniyle Antalya'nın ciddi dış göç aldı Antalya sinyal veriyor. Özellikle hayat pahalılığı, konuta erişilebilirlik açısından İstanbul'la yarışıyor. Planlama açısından çok ciddi müdahaleler yapılmazsa, burada yaşayan kesimlerin bir grubu konuta erişemeyecek" dedi.
Ben yazımı kendi yaşadıklarıma, gözlemlerime, gördüklerime, çevremdeki arkadaşların deneyimlerine dayanarak yazmıştım.
Demek ki, bizim yerel basındaki arkadaşlar çok çok uçuk rakamlarla paralar kazanıyorlar. Hayat pahalılığından etkilenmemişler, ev kiralarından filan haberleri yoktu veya akademik bir görüş olmadan, bir akademisyen açıklamayınca inanmıyorlarmış!
NOT: Cuma günü CHP’liler müjde olarak verdiğim Muratpaşa Belediyespor eliyle boş alanların önüne-arkasına bariyer koyarak otopark ve büfe konduranlarla ilgili yazmıştım. Elbette bir çok arayan oldu. Bazı CHP’liler okuduklarına inanamadıkları için ayrıca arayıp teyit ettiler. Kimileri de o yazıda isimleri geçenlerden bazılarının telefonunu istedi. (Vallahi hiç birisine, hiç birinizin telefonunu vermedim)
Yar başını mesken tutan gayya kuyusu mekanlara takılan CHP’liler ise bunun tamamen benim uydurduğum bir yalan olduğunu mahalle aralarına salmaya çalıştılar. Gıyabımda özellikle Hasan Şahin ve Ümit Uysal fanatikleri beni hedef tahtasına oturtmuşlar. Eyvallah hepsine.
Sonra CHP İl Başkan Yardımcısı Gürcan Merthatun aradı ve “O ihaleleri benim yeğenim ve bizim çocuklar aldı.” Dedi. Merthatun, “Muratpaşa Belediyespor’un yaptığı ihaleye bir sürü firma ve kişi katıldı. Kameraların altında yapıldı ihale. Terracity arkasındaki ve Beyaz Dünya iş merkezinin yanındaki otopark ve büfe ihalelerini. 540 bin liradan başladı, 1 milyon 560 bin lira karşılığında aldılar. Ben bazıları gibi gizli-saklı yapmıyorum. Sana bu yazıyı yazdıranlar, kendileri gizli kapaklı işlerin peşindeler” gibi bir cümle kurdu.
Bu cümle üzerine bende “İşte orada ‘Dur’ bakalım. Kim bana yazı yazdırabilirmiş? İsim ver. Kim senin veya Ümit Uysal’ın veya Hasan Şahin her kim olursa olsun kim bana talimat verip yazı yazdırabiliyormuş? Bana isim ver de ben de bileyim, kim benim üzerimde tahakküm kurabiliyormuş?” dedim.
Gürcan Merthatun’a söyledim, bir kez daha yazmakta fayda vardır belki.
Kimsenin talimatıyla, yönlendirmesiyle, söylemesiyle yazı yazmam ben. Kimseye minnet borcum da yok.
Siyaset yazıyorum, kentin sorunlarını yazıyorum. Bazen kendimce eğleniyorum. 33 yıldır bu kentte gazetecilik yapıyorum ve geniş bir yelpazeye sahibim. Elbette bir çok kişi ile temas ediyorum, konuşuyorum, duyuyorum ama bunların hepsini yazacak olsam, kendim de dahil memlekette insan kalmaz. Önemli, toplumsal karşılığı olanları, ya belgelendirmeye, ya vicdan süzgecimden geçirerek yazarım.
Özellikle siyasette “O onunla aşna fişna yapıyor, bu bununla bilmem ne. Kafası bir milyon, uzatmalı sevgilisiyle sokaklarda kavga etmişler” gibi konulara da yani bel altı mevzularına da adli vaka veya toplumsal infial yaratacak bir şey olmadıktan sonra asla girmem.
Kaç yaşına gelmiş adamlar veya kadınlar. Kim kiminle şey edeceğini bana mı soracak?
“Bu yazıyı yazdırdılar” cümlesini kendi zekama, mesleki birikimime hakaret olarak kabul ediyorum. Bu da böyle biline. . .
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.