KORİDORLARDA BUNLAR KONUŞULUYOR

Haydi bu gün yine Milli Eğitim’den devam edelim.

Bakınız Sayın Hüseyin Er'in  göreve geldiği günlerde kendisine tam destek verdik. “Sen kimsin de destek veriyorsun?” demeyin, yıpratmama adına  tek bir kelime yazmadım, aksine Antalya basını adına diğer arkadaşlarımızla birlikte her daim desteklediğimizi ifade ettik. Yeter ki, bir şeyler rayına girsin. 

Sayın Er’in Antalya İl Milli Eğitim camiasını düzenlemesini, kendisine göre dizayn etmesini ve sorunları suhulet ve nezaket çerçevesinde çözebilmesini umut ettik. Aradan geçen neredeyse 1.5 yıllık süreç içinde Milli Eğitim ile ilgili tek bir kelime yazmamamızın amacı sadece budur. Bazen camiaya dışardan gazel okuyarak, müdahale edilmeden kendi haline bırakırsan sorunların kendiliğinden çözüleceğine inananlardanım.

Ancak geldiğimiz noktada yine sorunlar çuvala sığmaz oldu. Sayın Hüseyin Er’de göreve geldiği gün gibi değil. Sabah namazında yollara düşüp, ilçelere giden, çalışmaya başlayan Hüseyin Er gitti, Cuma gününden Alanya’ya gidip, Pazartesi sabahı dönen bir Hüseyin Er geldi.

Sayın Er’in tahmin ediyorum bir yerlerde yaşadığı kırılma nedeniyle işleri kendi haline bırakması üzerine, olaylar ardı ardına patlak vermeye başladı.

Sayın Er, kendisinden beklenilen performansı Antalya’da maalesef gösteremedi. İl Milli Eğitim Müdüründen beklenen tatlı-sert yönetim şeklini bir türlü hayata geçirememesi nedeniyle ilk günlerde hareket alanları kısıtlanan personel, yavaş yavaş dişini göstermeye başladı. Bazıları kendilerince sıkıntı yaşamayacaklarını anlayınca “Amaaaan abartıldığı kadar değilmiş bu müdür” deyip, resmen level atladılar.

İL MİLLİ EĞİTİM KORİDORLARINDA BUNLAR KONUŞULUYOR

Bana gelen bilgilere göre geçtiğimiz günlerde M.K. ve Ö. K isimli iki şube müdürü iddiaya göre önce iç hat telefonundan birbirlerine girdiler. Ardından birisi diğerine “İn aşağı, bahçeye” diyerek diğer tabirle düelloya davet etti.

Birisi ilk okul ve anaokullarından sorumlu diğeri ise Halk eğitimler ve Suriyeli öğrencilerden sorumlu olan iki şube müdürünün sürtüşmesi il milli eğitim binasında kalmadı.

Milli Eğitim İl Müdürlüğünde gerçekleşmeyen düello mesai bitiminde birinin diğerini otomobille takip edip, yolu kesmesiyle adli vaka olarak kayıtlara geçmesinin ilk adımı oldu. Şube müdürü olan mesai arkadaşını aracıyla takip edip, yolunu kesen diğer müdür, önce onu bir güzel darp etti.

İddiaya göre daha sonra dövdüğü meslektaşını bir çorbacıya götürdü. Burada elini-yüzünü yıkayıp çorba ısmarladı. Oturdular konuştular. Mesele kendi aralarında çözülmüştü. Bu sulh ortamı, ta ki, darp edilen şube müdürü sabah gidip adli rapor alıp, suç duyurusunda bulununcaya kadar sürdü.

Şimdi hem adliyelik olmuş oldu, hem de bakanlıktan müfettişlerin Antalya’ya gelmesine neden oldu. Müfettişler olayı enine-boyuna araştırıyorlar bakalım ne sonuç ne çıkar. 

Bir başka olayda ise yine taciz ve mobbing iddiaları havalarda uçuştu. Hem taciz edildiğini hem de kendisine mobbing uygulandığını belirten, iddia eden kadın personel iki gözü iki çeşme olayları anlatmak üzere İl Müdürü Hüseyin Er’in makamına girdi.

Sonuç mu?

Cezalandırılan yine kadın oldu. Çile çekmek yine kadına düştü.

Yukarıda yaradan var. Belki hiçbir suçu ve günahı yoktur. Bilemem ama iddia edilen beyefendi koltuğunda oturmaya devam ederken, kadın personelin tayini bir anda başka bir ilçeye çıkıverdi.

Elbette bu olaylardan il müdürü Hüseyin Er’den umudunu kesip, Milli Eğitim’i sırtlanan Antalya Valisi Ersin Yazıcı’nın haberi yoktur.

Sayın valim “Ahenk” diye bir projenin başarılı olabilmesi, milli eğitimin üst seviyelere çıkarabilmek için çabalıyorsunuz ama inanın il müdürlüğünde, şube müdürleri Fransız usulü düellolarla uğraşıyorlar haberiniz ola.