Bu gün kısa kısa yazayım.
Filistin'le ilgili Antalya'da yaprak kımıldamıyor diye düşünürken Birlik Vakfı'nın Kalekapısında Filistin bayrak asma ve dayanışma etkinliği düzenlediğini öğrendim. Sizinleyiz Birlik Vakfı. .
-----
Antalyaspor'la ilgili bir fotoğraf gördüm. Karşılarında en az 3 bine yakın Beşiktaş taraftarı ile maça seyircisiz çıkartılan Antalyaspor için tepesinden alevler saçılan Başkan Mustafa Yılmaz, tek başına TFF Başkanı Nihat Özdemir'e tepki gösteriyor. Özdemir ise kabahat işlerken babasına suç üstü yakalanmış çocuklar gibi, Mustafa Yılmaz'ın gözle gördüğü mesafeden çıkabilmek için kaçıyor.
Spor benim ilgi alanım değil ama takımının ve taraftarlarının hakkını böyle arayan başkana bravo doğrusu. Ayıp olur, sonra işimiz düşecek dememiş, hesapsız-kitapsız yapılan haksızlığa anında tepki göstermiş. Helal olsun.
Orada Ak Partili-CHP'li milletvekilleri vardı, her partiden belediye başkanları vardı, üst düzey işadamı STK temsilcileri vardı. Fotoğraf karesinde Mustafa Yılmaz'ın elini kaldırarak kaçan Nihat Özdemir'e tepki gösterdiği aleni belli. Diğerlerinin hepsi kafasını ters yöne çevirmişler. Olay anında yanlarında değildim ama tek bir fotoğraf karesinde gördüğüm hislerimi söylüyorum, neden hep beraber kalkıp tepki göstermediler?
Belki o kareden sonra tepki vermişlerdir bilemiyorum.
Belki bu kupayı kaçırmış olabiliriz ama bir daha Antalyaspor'a böyle haince pusu kurmaya kimse cüret edemez.
-----------------
Elmalı'da herkesin malumu bir aşk skandalı patladı. Belediye Başkanı, şoförü filan o dönemde konuşuldu-yazıldı-çizildi. Ben ertesi günü hemen tarafımın ortada adı geçen kadından yana olduğunu belirttim. Birilerinin hesabı kadın üzerinden görülemezdi.
O olayda adı geçen eski eş Ahmet Tilki'ye silahlı saldırı olmuş ve bacağından kurşunlanmış. Kendisi Belediye Başkanı Halil Öztürk'ten şüphelendiğini ifade etmiş. Ahmet Tilki kardeşimize buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.
Ancak bu saldırıda kafama oturmayan, ayakları oturmayan bir şeyler var. "Somut bir şey var mı?" diye sorarsanız inanın yok. Ama bu bir hissetme olayı.
Yıllar önce Antalya kamuoyunun tartışmalı bir belediye başkanı vardı. Varsak eski Belediye Başkanı Hüseyin Ayanoğlu. Çok aleyhine haber yaptım ama kendisini de severim. Eğitimi olmamasına rağmen çok akıllı, çok kurnazdır. Halkı nasıl etrafına toplayacağını çok iyi bilirdi.
Yine tartışmalı bir belediye başkanlık yarışı vardı ve seçimin hemen öncesinde Hüseyin Ayanoğlu'nun evi ve arabası kurşunlandı. Ayanoğlu çıktı, "Ben Varsak'lıların hakkı olan arazileri birilerine peşkeş çekilmesine izin vermiyorum diye beni korkutmaya çalışıyorlar" dedi. Seçimi yine kazandı.
Aradan bir süre geçtikten sonra jandarma ve emniyet ortak bir operasyon yaptı. Ayanoğlu ve bir çok kişiyi gözaltına aldılar. Meğer Hüseyin Ayanoğlu, seçimden önce Varsak'lıların memleketçilik ve mazlumun yanında olma duygularını ateşlemek için kendi adamlarına kendi arabasını ve evini kurşunlatmış.
O dönemde Ayanoğlu'nun zekası ile halkı yönlendirme konusundaki becerisine ağzımız açık kalmıştı.
Ben okuyucumun zekasına da çok güveniyorum. Bekleyip göreceğiz sonucu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.