İyi ve sağlıklı bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlıyorum.
Bu gün kenti ilgilendiren iki konuya değinmek istedim.
1990'ların sonunda, 2045 yılına göre Antalya'nın içme suyunu karşılayabilmek için Karacaören Barajından su getirme projesi ortaya çıkmıştır.
2004 yılında dönemin ABB Belediye Başkanı AK Partili Menderes Türel'dir ve yapılan incelemeler, tahliller sonucunda Karacaören Barajının suyunun kirli ve içilemez halde olduğunu öğrenince, maliyeti artmasına rağmen suyu doğal kaynaklardan karşılanan Oymapınar Barajından alınmasında karar kılınır.
2009 yılında Belediye Başkanlığı koltuğunda bu sefer CHP'li Mustafa Akaydın vardır ve Türel'in bu projesini rafa kaldırıp, Karacaören'den su getirilmesine karar verir. Elbette su kirlidir ve projeye bir arıtma tesisi inşaatı eklemekle bulur çözümü.
2014 Yılında Türel yeniden başkanlık koltuğuna oturunca, proje yeniden ele alınır. Mineral yönünden zengin ve çevresinde kirlilik yaratacak unsurlar bulunmayan Oymapınar Barajından getirilmesi yönünde karar çıkar ve çalışmalar bu yönde başlar.
Kimin öleceğini, kimin kalacağını bilemeyiz. 2045 yılında belki kendi ömrü o suyu içmeye yetmeyecekti ama Antalya halkına gelecekte temiz su içirebilmek için Menderes Türel çok çaba sarf etti.
Şimdi koltukta CHP'li Muhittin Böcek vardır ve proje yeniden Karacaören Barajına çevrilir.
Karacaören barajının kirli olduğunu bilmek için tahlil yaptırmaya gerek yok. Balık çiftlikleriyle dolu yüzeyindeki kirlilikten oluşan sarımtrak rengine ve kabarcıklara bakmanız yeterlidir.
Arada ne dönüyor bilmiyorum ama Antalya halkına kurtlu su içirmeye kimsenin hakkı yoktur.
FALEZLERİN IŞIKLANDIRILMASI
Falezlerin ışıklandırılması bence görsel olarak harika olur. Bakmayın milletin tantana yaptığına, emin olun bazıları sırf medyada görünür olmak için yapılan itirazlardan başka hiç bir şey değil.
Düden çayının denize döküldüğü yerde yapılan ışıklandırmaya bayılmıştım. Antalya'daki falezlerin her yerine yapılsın bence.
Ama zamanı yanlış!
Millet Pandemi nedeniyle çok zor günler geçirirken, belediyenin kaynaklarının böyle allı-güllü, janjanlı projelerde harcanmasına gönlüm el vermiyor.
Sayın Muhittin Böcek başkanım, o projeye harcanacak parayı, zor durumdaki Antalya'da yaşayanlara harcasanız daha iyi değil mi? 100. yıl bulvarından geçerken hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama 1 dükkan açıksa, 3 dükkan kapalı.
Şu pandemi belasını atlatsak da ondan sonra yapsanız daha güzel olmaz mı?
NOT: Geçtiğimiz günlerde 'Antalya Kahveciler Odası ve federasyon başkanı Murat Ağaoğlu hakkında yazı yazmamam karşılığında 10 bin lira teklif edildi' diye yazmıştım.
Ağaoğlu, iflas topu atan kahveci esnafına nisbet yaparcasına göğsünde Fransa bayraklı, timsah armalı, en az bin liralık sweatshirtü ile kameraların karşısına geçmiş. Benim bildiğim en az 5 ayrı yerden tahminen 80 bin törkiş lira civarında maaşlar alan Murat Ağaoğlu "Bizim hiç bir yolsuzluk olayımız yoktur." diyor. Tam da benim yazımda belirttiğim gibi "Benim bu işle ilgili herhangi bir ilgim yoktur. Avukatlarıma talimat verdim, Teslime hanım hakkında suç duyurusunda bulunacağız" demiş.
Sanki, 2017 yılında dağdaki çobana çakma seyyar kahveci kaydı açıp, o dönemdeki müdürüyle, benim öz ağabeyimle ve onun kayınbiraderiyle birlikte ceza yememişler gibi, esnaf bir kadıncağız borcunu ödemesine rağmen, aldıkları parayı kayda geçirilmeden hüpletilmesini bilmiyormuş gibi, mahkemede 'Bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat getirilmediği' için 45 gün boyunca görevinden uzaklaştırılmamış gibi nasıl da bilmiş bilmiş konuşuyor.
Böyle zamanlarda dilimi tutamıyorum. Antalya usulü 'Hooooyt' desen 'Security, security' diye bağıracak adamlarla muhatap oluyor insan.
Bir bebekle konuşur gibi konuşayım bari. "Ten bana dava mı atatadaksın tombişim? Ten beni avutatlarınla mı torkutacaksın ponçik?"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.