Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in son günlerdeki artan temposunu gördükçe, süreç içinde daha da hızlanacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Ancak bürokratları Sayın Böcek’e ayak uydurabiliyorlar mı?
İşte bunu sorgulamak lazım.
Birazcık gözlemlerimi sizlere aktarmak isterim. Büyükşehir Belediyesinde ne yaptığını, neden yaptığını, kime hizmet ettiğini bilmeyen liyakatsız bazı üst düzey müdürler, daire başkanları kendilerine küçük kralcıklar, hanedanlıklar kurmuşlar mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar.
Başkan ne talimat verirse versin, kendi bildiklerini okuyan bu arkadaşlar aslında Başkan Böcek’i adam yerine koymamakla, “Seni biz eteğimizde sallarız” moduyla hareket ettikleri sürecinde aslında kendi bindikleri dalı kesiyorlar haberleri yok. Üst düzey bürokratların yaptıkları eylemler nedeniyle Başkan Böcek’e kızanlar, küsenler hiç de azımsanamayacak hale geldiler.
Sizlere bir örnek vereceğim. Biliyorsunuz 6-7 Mayıs tarihinde Yörük Festivali düzenlenecek. Genel Sekreter Yardımcısı Durmuş Ali Arslan yönetiminde Kent Tarihi ve Tanıtım Dairesi Başkanı İsmail Oskay yönetiminde ön hazırlık çalışmasında ilk yaşananları yazmıştım. Sayın Oskay, kendi zihniyetine yakın bir dernek başkanını soluna, Durmuş Ali Arslan’da talimatlarından çıkmadığı Abdullah Duman’ı sağına alıp, ortaya Muhittin Böcek’i oturtup, kürsüden diğer yörük derneği başkanlarının karşısına çıkınca itirazlar yükselmişti.
Başkan Böcek bu itirazlar karşısında şaşkına dönmüş ve hem oturma düzeninin hem de hiçbir dernek arasında ayırım yapılmaması adına uyarılarda bulunmuş ve “Biz yörük-türkmen her kesimi içine alan bir festival düzenleyeceğiz. Kimse kimseden bir adım önde olmayacak. Bundan sonraki toplantılar içinde hiç kimseyi ayırt etmeden, ötekileştirmeden yapacağız” demişti.
Hele Kent Tanıtımı Daire Başkanının elinde bir şema vardı ki, ortaokul öğrencilerinin ev ödevi gibi yapmış. Bir A3 kağıdının üzerine bir dikdörtgen, yanına bir kare çizmiş, köşelerine yuvarlaklar çizmiş anlatıyor. “Kare olanı festival binası, yanlarındaki yuvarlaklar ise yörüklerin çadırları olacak” diye. Yüzüne baktım, gülmemek için kendimi tuttum.
Bununla ilgili olarak bir yazı kaleme almıştım. İşte bunun cezasını aralarında benim kurucu üye olduğum Has Yörükler Derneğiyle birlikte yaklaşık 10 kadar seslerini yükselten başkanların derneklerine kestiler iyi mi?
Antalya’nın dokusunu bilmeyen, sokaklarını tanımayan, Antalya’lıların hassasiyetlerini anlamayan birisi olan Sayın İsmail Oskay’ı paraşütle Kent Tarihi ve Tanıtım Dairesi Başkanlığını teslim edilmesinin sıkıntılarını yaşamaya başladık ve önümüzdeki günlerde daha vahimlerini yaşayacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
2.5 yıl önce navigasyonla Antalya sokaklarında gezen adamı, Kent Tarihi Daire Başkanlığı koltuğuna oturtuldu. Sayın Oskay'ı Kaleiçine bırakın "Buradan eski belediye binasına çık" deyin, 1 hafta sonra Kaleiçi sokaklarında dolanırken bulursunuz.
Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Durmuş Ali Arslan beyefendi, Büyükşehir’in düzenleyeceği festival için yapılan toplantılara, kahvaltılı istişare toplantılarına Has Yörükler Derneği’yle birlikte yaklaşık 10 kadar dernek başkanını da es geçerek, “Bizden değil, bize biat etmezler” diyerek yok sayıyor, ötekileştiriyor.
Has Yörükler Derneğinin şenliğine davetiyemizi Sayın Başkana ilettiğimizde çok memnun oldu ve özellikle talimat vererek, “Başkan yardımcımız ve Genel Sekreter Yardımcımız durmuş Ali Arslan bu festivale katılması” talimatını yanımızda verdi. Sayın Böcek, “Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak katkı koyabileceğim bir şey var mı?” Diye sordu, kendisine teşekkür ettik ve “Şenlik günü arkadaşlar sizi temsilen orada olurlarsa şeref verirler” dedik ve ayrıldık.
Bizim festival bittikten bir hafta sonra Durmuş Ali Arslan’ı Konyaaltı’nda yaptıkları şenlikte ateşin üzerinden atlarken gördük.
Şimdi gelelim başka bir konuya. Günlerdir çevreci yazılarıyla tanınan Gazeteci Yusuf Yavuz yazıyor bu festival olayını. Bir okuyun isterseniz.
Yeniden ihale sözleşmesi bile hazırlamayı becerememişler de, Menderes Türel’in hazırlattığı ihale şartnamesinin aynısını kopyalayıp, yeniden ihaleye çıkmışlar.
Elbette protokole dağıtılacak ipekli yağlıkları unutmamışlar.
Eh be kardeşim, biz ne diyelim size?
Klavuzu Abdullah Duman olanın, yapacağı iş anca bu olur! İsa Akdemir’in Antalya’lılara ve yörük camiasına hediyesi olan Duman’ın sözünden çıkmayan Durmuş Ali Arslan’ın Başkan Böcek’in talimatlarını neden dinlemediğini, Sayın Böcek’i adam yerine koymadığını anlamışsınızdır.
Sayın Durmuş Ali Arslan, Aksu’da yeniden belediye başkan adaylığı için hazırlanıyor. Bu festivalin de Aksu’da yapılması için Başkan Böcek’e “Efendim büyük bir yer arıyoruz, 100 dönüm civarında. Antalya bölgesinde yok. Aksu’da bu kadar büyüklükte bir yer bulduk. O nedenle Aksu’da yapıyoruz” dediniz değil mi?
Sayın Durmuş Ali Arslan, paraşütle daire başkanlığı koltuğu hediye edilen Sayın İsmail Oskay’la beraber diğer yörük derneklerini görmezden gelerek, ötekileştirerek, yok sayarak siz bu festivali harika yapacaksınız. Ben inanıyorum.
Başkan Böcek’i geçiniz, ama sakın Abdullah Duman ile İbrahim Bodur kardeşimizin talimatlarından çıkmayınız, emirlerini harfiyen yerine getiriniz. E mi?
Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Akşener ne diyor? "İktidara gelirsek atamalarımızda liyakata dikkat edeceğiz"
Yazık Sayın Muhittin Böcek'in emeklerine, çalışmasına, çabasına, gece gündüz demeden koşturmasına.
Liyakat yerlerde sürünüyor
NOT: Dernek kurucusu ve bir organizasyonun içinde olunca o kadar çok şey duydum ki, şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemiyorum. Öyle antin-kuntin yağlı-börekli işler dönüyormuş ki onu çok iyi anladım. Bir insan tüm vaktini, tüm zamanını nasıl dernek faaliyetlerinde harcar? Tek geçim kaynağı, nafakası dernekçilik nasıl olabilir? İşte bunlar içinde önümüzdeki günlerde yeri geldikçe yazacağım.
Bu süreçte öğrendiğim bir şey var, dernek faaliyetleri sürdürme işi bana göre değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.