Ramazan’da oruç tutanların oruçlarının ve dualarının kabul olması dileği ile haftanın ilk yazısına başlayalım.
Cumartesi günü Kundu bölgesindeydim. Kundu turizm bölgesinin anayoldan ilerlerken gözüme bol miktarda kaçak yapılar ile hiç de hırlı görünmeyen tipler takıldı.
Apaçi gibi adamlar ikişerli, üçerli gruplar halinde avare avare dolaşıyordu.
Onlarca 5 yıldızlı otel var. Bence bu bölge turizm alanı olarak ilan edildiyse mutlaka yeni bir yönetim biçiminin denenmesi gerektiğine inandım.
Mesela giriş-çıkışların kontrol altında olduğu büyük bir site gibi düşünün lütfen.
Belki Anayasa aykırı diyeceksiniz ama burada dükkan açmak isteyen esnaftan tutun da, bir restorantta çalışacak elemanın GBT’sine kadar bakılarak bu bölgeye kabul edilmeli diye düşünüyorum.
Çünkü bu bölge artık halkın yaşayabileceği bir bölge olmaktan çoktan çıkmış. Madem turizm için ayrılmış, o zaman bölgenin sınırları belirlenerek tüm otellerin masraflarını karşılayacağı bir güvenlikli bir yönetim biçimi geliştirilmeli.
Hırsızı, arsızı, sapığı bu bölgeye dadanırsa meydana gelecek bir olay ile dünyaya rezil olur çıkarız.
RAMAZAN KOLİSİ YERİNE NAKİT VERİN!
Bilmiyorum ne düşünüyorsunuz ama ben şu ramazan kolisi olayını pek sevmemeye başladım.
Hayır yapmak isteyenler, bir fakire üç kuruşluk faydamız dokunsun diyenler, malının zekatını bu şekilde dağıtmak isteyen son derece halisane duygular içindeki insanlar en basit şekilde bir gıda firmasına içinde temel gıda ürünleri olan sıvı yağ, çay-şeker, makarna, kuru baklagiller, zeytin, pekmez gibi ramazan kolilileri hazırlatıyorlar ve bunu ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorlar.
Elbette bunlar iyi bir şey. Paylaşmak güzeldir. Hele Ramazan gibi mübarek bir ayda. Ama günümüzde inanın ramazan kolisinden daha önemli şeyler var.
Mesela dar gelirli birisi çocuğuna ayakkabı alamamıştır. Mesela elektrik faturasını ödeyememiştir. Mesela çocuğunun aylardır burnuna kokusu sinen ekmek arası döner yedirmek isteyecektir.
Belki başka bir kentte üniversite eğitimi gören kızına para göndermek isteyecektir.
Her dar gelirli insanların ihtiyaçları bambaşka
Bu nedenle bir ramazan kolisinin bedeli kadar nakiti bir zarfa koyup verirseniz, ihtiyaç sahibinin kendi ihtiyacına göre harcayacaktır.
Yani demem o ki, her dar gelirlinin, fakirin tek ihtiyacı yağ-makarna olmayabilir.
Hayırseverler bu konuyu bir düşünün isterseniz
YAPMA GÖZÜM
Sosyal medyada Antalya’mızın sevimli gurmelerinden “Palanın otağı” diye ünlenen bir kardeşimiz var.
Yaptığı pehlivan dürümleri, yetiştirdiği domateslerle yaptığı sunumlarla dikkat çekiyor.
Mütevazi, sevimli ve sevilen birisi.
Herhalde bir paylaşımına filan beğeni mi koydum ne yaptım bilmiyorum ama sosyal medyayı her açtığımda bu kardeşimin videoları önüme düşüyor.
Allahııım. Görmeniz lazım.
Güzelim etleri mangalda yapıyor. Yufka ekmeğin arasına koyuyor. Üzerine cızırdayarak tereyağını döküyor. Yanına da nefis domatesler. Ve ortasından kesip kesip yanındakilere yediriyor.
Her seferinde insanın ağzının suyu akar mı? Vallahi benim akıyor kardeşim.
Büyülenmiş gibi canım çeke çeke, yutkunarak o videoyu sonuna kadar izliyorum.
Ama gel gör ki; gerçek hayatta bunların hiç birisini yapamayan benim gibi çok insan var.
“İzleme” diyeniniz olacaktır. “Engelle” diyenleriniz olacaktır.
Amenna
Ben kendimde bunu yapabilirim ama asgari ücret ile geçinmeye ve ayda bir defa çocuklarını mangalda tavuk kanadıyla kandırmaya çalışan anne-babaları da düşünmek lazım. Bu gün 4 kişilik bir aile için 3 kilo pirzola maalesef maaşın yarısı ediyor.
Ve bu çocuklar, gençler akşama kadar sosyal medyada.
Bu nedenle ‘Pala’ kardeşim lütfen biraz bizi de düşün.
Paylaşımlarını ona göre yap ne olur.
NOT: Çocuk denilebilecek yaştan bu yana tanıdığım ve benim üzerimde öz ağabeyimden daha çok emeği ve hakkı olan büyük saygı duyduğum ağabeyimin ve çok değerli eşi ablamın araya girmesi ile Kepez Belediye Başkanı Sayın Mesut Kocagöz’le ilgili geçtiğimiz hafta yazdığım yazıya istinaden küçük bir düzeltme yapayım.
Özgür Özel’le ilgili kötü bir habere imza atan Ebru Küçükaydın’ın oğlunun Kepez Belediyesinde işe başlatma tarihinin 25 Temmuz 2024 olduğunun belgesi geldi.
Yani Küçakaydın’ın bu haberi yazmasından önce oğlu Kepez Belediyesine işe alınmış.
“Attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değsin” derler.
Çok sevdiğim ağabeyimi ve ablamı benim için minicik bir konu için hiç üzer miyim?
Böyle bir konu için köprü olsun üzerlerinden geçer miyim?
Ama bundan sonra daha fazla da üstüme gelmeyin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.