MİLLİ EĞİTİM-7
ENGELLENDİK!
Milli Eğitim-4 ve 5 numaralı yazılarımıza hackerlerin saldırısının ardından dün internet erişim sağlayıcıları birliği tarafından yasak uygulandı.
Eyy Mustafa Çoban beyefendi. Orada yazılan aşna-fişna olayına, bu aşna-fişna olayının faturasını milli eğitime temizlik malzemesi veren firmaya ödetme olayına açıklama getirmek yerine yasaklatmaya gitmek ne demektir? Sendikadan Hacker'e ödenek çıkmayınca, cebinden para gitmesin diye bu yolu mu denedin?
Yanlışım varsa düzelt lütfen 12 bin törkiş lira Eğitim-Bir-Sen'den maaş alıyorsun. Bari çapkınlığının faturasını kendin ödeseydin. Atla-deve değil olanı biteni 300-500 liralık rakamlar bunlar. Bu yaptığına ancak "El parasıyla, çapkınlık yapmak" denir. "Hayır ben böyle bir şey yapmadım. Bu bana yapılmış bir iftiradır. Benim haysiyetim ve şerefimle oynuyorlar" diyorsan git mahkemeye, aç bana dava, bende vereyim belgeleri. Eğer belgeler sahte ise ben yanarım. Ya doğruysa! O zaman sen değil milletin içine çıkıp gezmek, ailenin, çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın?
Cep telefonu sendikadan, araba sendikadan, yeme-içme-ağırlama her şeyin sendikalardan. Üstüne okkalı okkalı maaşlar. Gariban öğretmen ezilirken sen elbette eşine son model cip alırsın. Bak benim yazdıklarım mahkeme tarafından tescillenirse yengeye cip almayla kurtulamazsın söyleyeyim sana. Tek taş, beş taş yüzükte kurtarmaz seni.
Mahkeme tarafından tescillendikten sonra sana "TSE onaylı çapkın" derim ona göre. (TSE Açılımı: Türk Sendikalı Eğitimciler)
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen genel başkanı Ali Yalçın'a da şaşmamak elde değil. Daha dün Diyarbakır'da buna benzer olay sosyal medyaya düşer düşmez Yunus Memiş isimli başkanı derhal istifa ettirdiler. Çünkü bu rezalete ortak olmak istemediler. İsmi Yunus Memiş'den daha beter olaylara karışan Çoban'ı kimler, ne amaçla koruyor olabilirler sizce?
Burada aklıma çok fazla denklem geliyor. Benim yazdıklarım Sayın Ali Yalçın'a bir çok yerden ulaştı. Genel merkez Mustafa Çoban'ı istifa ettirmiyorsa ortak payda ne olabilir acaba? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Antalya'lı bazı siyasetçileri hiç anlamıyorum zaten. Sayın Mustafa Çoban'a sahip çıkıldı görüntüsü vermek için birileri devreye giriyor. Anlamadığım şudur, hangi siyasetçi Sayın Mustafa Çoban'ın hangi yaptıklarına onay veriyor? Çapkınlığına mı?, Yolsuzluklarına mı? Naylon faturalara mı? Hangisine sahip çıktığınızı bilsek o konuda yazmayız.
SÖZÜM SİZE KADİR SARICALAR!
Kimse hangi siyasetçi diye aranıp durmasın. Sevgili Kadir Sarıcalar sözüm size. Sizi ben doğru, dürüst, mazbut aile yaşamı olan ve bu memleket için çalışan birisi olarak bilirim. Antalya'da dava adamı kimdir deseler. Sayabileceğim 10 kişiden birisi sizsiniz. Onlarca duruşmada izledim sizi. Savunacağınız kişinin gerekçesine İnanmadığınız davaları bile almadığınızı biliyorum.
Daha dün sosyal medyada Belediyedeki sendika değişikliği için işçilere baskı yapılmasıyla ilgili olarak baro Başkanı Polat Balkan'ı körü körüne hükümetin her yaptığına muhalefet ederek açıklama yapmasını sorgularken, siz neden eleştirdiğiniz aynı şeyi yapıyorsunuz? Sayın Mustafa Çoban'a destek olmakla, onu sırtlanmakla, ona kalkan olmakla yaptıklarının altına sonuna kadar imza atmış olmuyor musunuz? Bakın Sayın Sarıcalar, günlerdir yazıyorum, yazıların altındaki yorumlara bir bakın Allah'ınızı severseniz. Çapkınlık, yolsuzluk ile ismi anılan bir kişiye sahip çıkıyorsunuz. Sahip çıktığınız kişi ile aynı kefeye konulmanızı istemem.
Bunu siz hak etmiyorsunuz.
PATANİ'YE OKUL
Şimdi gelelim birikmiş diğer konulara Antalya Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan ile Deniz Feneri Derneği ile bir protokol yapar. O dönemde bakanlığın bile işbirliği protokolü yoktur bu dernekle. Bu protokole göre parasını Antalya'lıların vereceği bütçe ile Tayland-Patani'de bir okul yaptırıyorlar. Bunu duyunca ağzım bir karış açık kaldı.
İnsanların vatan, millet, iman duygularına hitap edebilmek için okulun adını da "Patani 15 Temmuz Şehitler okulu" olarak koyuyorlar. Antalya'lılar bilmeden bu okula para akıttılar. Aileler kısıtlı bütçelerinden para ayırdılar. Anneler kek yaptılar, baklava, sarma yapıp sattılar. Kermeslerde toplanan paralar Deniz Feneri Derneği aracılığı ile hooop Patani'ye gitti. Bağış toplandı, hoop paralar Patani'ye. (Para eksik olunca okul müdürlerine bağış adı altında para toplatılmaya çalışıldığı iddialarını yazmıyorum bile)
Benim aklımın almadığı Antalya'nın okula onca ihtiyacı varken ne işimiz var Patani'de.
NOT-1: Yazılarımın altına gelen yorumlardan anladığım kadarıyla bir okuldaki 470 bin liralık yolsuzluk olayını biraz daha detaylandırdıktan sonra yazacağım.
NOT:2 Yakup Hoplar sizi unutmadım. Öğretmenler odasına konulan gizli kameradan, kadın öğretmenleri "Kızlar kutluyorum" sosyal paylaşımınızı filan. Bu gün yazı uzun oldu. Bir sonraki yazıda size yer vereceğim.
NOT-3: Alanya'da ki sayın Bakanımızın adını kullanarak yapılanlarla ilgili yazıma jet hızıyla bakanlıktan soruşturma için müfettiş geldi. Ancak Alanya'da yazdıklarım buzdağının görünenleri. Hele bir kadın müdüre yapılan mobbing olayı var ki, insan olan bunu yapmaz kardeşim. Ha bu arada İlçe milli eğitim müdürü Sayın Bakarımız Mevlüt Çavuşoğlu'na yakın filan değil anca etrafına hava basıyormuş.
NOT-4: Döşemealtı sizi unutmadım. Sadece sıra gelmedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.