AÇIK MEKTUP
22 Kasım 2022 Salı 09:14
AÇIK MEKTUP
Sayın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek’e bu kent için iki-üç ayrı konuda açık mektubumdur!
Antalya’nın öz evladı ve yaşamını bu kentte sürdüren bir birey olarak, bu kentin has evladı, Torosların yörüğü olan Muhittin Böcek’e sesleniyorum: Belki çok kötü bir zamana denk geldi başkanlığınız ama bunu söylemekten üzgün olduğumu belirterek döneminizde Antalya’da yaşamak artık çekilmez hal aldı.
Sabah-akşam-öğle saatleri artık fark etmiyor. Trafik bizi canımızdan bezdirdi. Lütfen artık buna bir çare bulun. Aynı yollardan siz de geçiyorsunuz. Bu trafiğe siz hiç yakalanmıyor musunuz? Bu işle görevli bürokratlarınız ne işe yarıyor? Onlar bu trafikte sıkışıp kaldığında hiç düşünmüyorlar mı “Aa galiba bu benim görevimdi” diye.
Öyle MarkAntalya kavşağını sağa dönüşleri kapatarak pansuman yaparak bu iş çözümlenmiyor.
Menderes Türel görevden gittiğinden bu yana açılan bir tane bile alt geçit-üst geçit olmadı.
Biliyorum çevre yolları ve kavşaklar Karayolları’nın uhdesinde ama Çallı’dan gelişte, Güllük’e geçişte 100. Yılda bir üst geçit inşa etmek de herhalde belediyelinin görevleri arasındadır. Lara’da Portakal Çiçeği Bulvarı ile Aspendos Bulvarının kesiştiği noktaya veya Sampi kavşağında bir alt geçit yapmak bile Lara bölgesindeki trafiği bir nebze rahatlatacaktır. Eski İl Sağlık Müdürlüğünün bulunduğu yere bir alt geçit yapmanın maliyeti bir festivalin maliyetine eşit neredeyse. Bir yıl, bir festivalimiz eksik olsun ama Allahını seversen şu trafiğe bir çere bulun sayın başkanım.
Siz artık 2.5 milyon nüfusa göre büyüme planlanması olan Antalya’nın değil, aniden hormonlu büyümüş kış aylarında 7-8 milyon, yaz aylarında ise 15-20 milyonluk bir kente hükmediyorsunuz.
Lütfen çözümleriniz de acil ve hormonlu olsun.
Biliyorum özel halk otobüsleri zarar ettikleri gerekçesiyle sefer sayılarını düşürüyorlar, biliyorum mazot çok pahalı. Size bazı projeler sunulup, dayatmalar yapıldığını da biliyorum. Sakın bu oyuna gelmeyin!
Bakınız bir çok Büyükşehir Belediyesi karbon emisyonu olmayan 10 yıl garantili elektrikli otobüslere döndüler. Örneğin Samsun Belediyesi, örneğin Muğla Belediyesi gibi.
Ulaşımdan sorumlu olarak görevlendirdiğiniz üst düzey bürokratlarınız, UKOME Daire Başkanınız elektrikli otobüs aramak için yurt dışı gezilerine çıkmasına gerek yok. Ben onlar için araştırdım. 15 dakikada şarz olabilen 300 km. menzilli 70 oturma kapasiteli 190- 102 kişilik ve 80 kişilik üç ayrı ayrı alternatifi bulunan otobüsler Türkiye’de üretiliyor.
Havalimanlarındaki otobüsler gibi alçak binişli, yolcu konforu çok yüksek otobüsler. Hem hava kirliliği, hem de akaryakıt masrafı yok. 10 yıl da garantili. Alt yapı için çok büyük masraflara da gerek yok. Lütfen Karsan, Temsa, Otokoç, BMC, Isuzu gibi firmaların internet sayfasına girerseniz sizde görebilirsiniz.
Bana inanmıyorsanız Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD) Yönetim Kurulu Başkanı Berkan Bayram’a sorun lütfen.
Miadı geçmiş, egzozuyla havamızı kirleten, motor sesiyle gürültüyü yükselten , kullanımı ve yolcu konforu olmayan otobüslere bizi mahkum etmeyin lütfen.
Ucuz su, damacana su dağıtacağınızı seçim vaatlerine koymuştunuz. Ama elektrikle yeraltından su çıkartıyoruz diye Türkiye’yi bırakın artık Avrupanın bir çok ülkesinden daha pahalıya su kullanıyoruz.
Antalya’da yaşamanın deniz-kum-güneş gibi nimetlerinden yararlanıyorsak, bu da külfeti diye bakabileceğimiz sınırı çoktan aştı bu durum.
Dağlardan, Beş konaktan gelen Manavgat Irmağının pırıl pırıl suyu denize doğru şarıl şarıl akarken, projeyi çevirdiniz Karacaören’e. Yıllardır Isparta’nın Burdur’un atık sularının aktığı Isparta Deri Sanayinin arıtılmadan gönderildiği suların biriktiği Karacaören barajının üzerinin neredeyse tamamında balık çiftlikleri kurulmuş vaziyette. Balık pislikleri ile dolu kurtlu suyu bize getireceksiniz.
Biliyorum ilk ihaleyi DSİ Yaptı. Boru şovunu da dönemin Bakanı Veysel Eroğlu yapmıştı.
Varsak Bölgesinde kurulacak arıtma tesisinin de ağır metal atıklarını arıtamayacağı bilim insanları tarafından ortaya konulmuş bir gerçeği var. Bu nedenle Karacaören’den su getirilme projesi Manavgat Irmağına çevrilmişti.
Bakın sayın başkanım, o projeyi Karacaören’e çevirmenize neden olan bürokratınız kim ise lütfen itibar etmeyiniz. Bu kentte siz de yaşıyorsunuz. Aynı su sizin evinizde de akacak. Aynı su ile sizde duş alacaksınız.
Allahınızı severseniz bir gidin Karacaören’e ve kıyıdan bakın, kirlilikten yosun tutmuş ve köpürmüş suyun halini.
Halk ucuz et yesin diye özellikle gecekondu bölgelerine Halk-et kasap dükkanları kurdunuz. İyi bir girişimdi. 3 harfli marketlerin ne olduğunu bilmediğimiz et niyetine sattıkları şey yerine halk-et mağazalarında belediyenin sattığı ucuz et, kıyma alabileceklerdi.
Canlı hayvan alımlarındaki söylentilere, vin-vin olaylarına girmiyorum.
Bir gün tedbili kıyafet gidin lütfen bu mağazalardan birisine. Mesela benim yengemin de oturduğu Ulus Mahallesi, Mithatpaşa Caddesindeki halk-et reyonlarda et yok, kıyma yok. Bizimkiler ucuz kıyma almak için ne zaman gitseler kalmamış-bitmiş oluyor. Bir gün sabah gidiyorlar, bir gün öğle gidiyorlar, bir gün akşam gidiyorlar hep aynı laf. Ve artık “Nasıl olsa bitmiştir” diye gitmiyorlar.
Getirilen 150 kilo kıyma personelden vatandaşa bile kalmaz!
Bakın sayın başkanım sizi sevdiğimi ve saydığımı bu kentte herkes bilir.
Sizin de personelinize hiç kimsenin laf söylemesine müsaade etmeyeceğinizi de ben bilirim.
Ancak lütfen bürokratlarınızı bir kez bile olsa sorgulayın.
Size ne anlatıyorlar bilmiyorum ama bu şehirde işler artık yürümüyor, yaşanmıyor.
Sizden bir orkestra şefi gibi bu kenti yönetmenizi bekliyoruz
Sayın Başkanım, mektuplarım ara ara devamı gelecektir. Baki selamlarımla