ATSO Başkanı Çetin’den, Temmuz enflasyonu değerlendirmesi
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) Başkanı Davut Çetin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından...
03 Ağustos 2022 Çarşamba 23:43
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) Başkanı Davut Çetin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Temmuz ayı enflasyon verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Enflasyonun yükselişe devam ettiğini ve maliyetlerindeki artışın işletmeleri olumsuz etkilediğini kaydeden Başkan Çetin, girdi maliyetlerindeki artışın fiyatlar üzerindeki etkisini aşağıya çekmek için temel girdilerde vergi indirimleri yapılması ve kredi desteklerinin artırılması gerektiğini söyledi. Başkan Çetin, enflasyonda kalıcı iyileşme için belirsizliği azaltacak, güveni artıracak yeni bir programa ihtiyaç olduğunu vurguladı.
ATSO Başkanı Davut Çetin açıklamasında, 2022 Temmuz ayı enflasyonunun piyasa beklentilerinin biraz altında, bir önceki aya göre TÜFE'de yüzde 2,37, Yİ-ÜFE'de yüzde 5,17 olarak açıklandığını belirtti. Çetin, yıllık enflasyonun ise tüketici fiyatlarında yüzde 79,60, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 144,61 olduğunu kaydetti.
"Harcama gruplarında en yüksek aylık artış sağlıkta"
2022 yılı Temmuz ayında, endekste kapsanan 144 temel başlıktan 10 temel başlığın endeksinde düşüş, 128 temel başlığın endeksinde artış gerçekleştiğini aktaran Başkan Çetin, "Harcama gruplarında en yüksek aylık artış yüzde 6,98 ile sağlık ve yüzde 6,85 ile alkollü içecekler ve tütün gruplarında gerçekleşirken; ulaştırma, fiyat düşüşü görülen tek grup olmuştur. Ürün bazında en yüksek artış yüzde 18,66 ile ilaç, yüzde 16,54 ile yumurtada, en fazla düşüş yüzde 8,18 ile akaryakıt ve yüzde 6,25 ile tavuk etinde kaydedilmiştir. TÜİK'e göre sebze ve meyve fiyatları aylık yüzde 4,95, yıllık yüzde 77,25 düzeyinde artmıştır. Çekirdek enflasyon göstergelerinde aylık mevsimsel iyileşme gözlense de yıllık enflasyon oranı artışı devam etmektedir" dedi.
"TÜİK ile İTO enflasyonu arasındaki fark açılıyor"
Başkan Çetin, "Temmuz ayında TÜİK tüketici enflasyon oranıyla İstanbul Ticaret Odası (İTO) Geçinme Endeksi verileri arasındaki fark yükselmiştir. TÜRK-İŞ ise gıda enflasyonunu aylık yüzde 7, yıllık yüzde 128 olarak hesaplamıştır" ifadelerini kullandı.
"Enerji fiyatları maliyet baskısını artırıyor"
"Tüketici fiyatları artışı iç piyasada talep baskısı nedeniyle yavaşlasa da üreticiler üzerindeki maliyet baskısı artmaya devam etmektedir" diyen Başkan Çetin, "Yİ-ÜFE, Temmuz ayında yüzde 5,17 artarken yıllık üretici enflasyonu yüzde 144,61 oranıyla yeni bir rekor kırmıştır. Bu artışta belirleyici faktör elektrik ve doğal gaz tarifelerinde ve gıda fiyatlarında artış olmuştur. Üretici enflasyonunda yıllık artışlar elektrik ve doğal gaz dağıtımında yüzde 441, ham petrol ve doğal gazda yüzde 272, kok ve petrol ürünlerinde yüzde 243, gıdada yüzde 136 olarak kaydedilmiştir" dedi.
"Girdi maliyetlerindeki artışı fiyatlarına yansıtamayan işletme eziliyor"
Özellikle elektrik ve ücret maliyetlerindeki artışın tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde fiyatlarını ve cirolarını aynı ölçüde artıramayan bütün işletmeleri olumsuz etkilediğini kaydeden Başkan Çetin, "Bu durum karşısında maliyetleri düşürecek ÖTV ve KDV indirimleri yapılması, kredi desteklerinin artırılması zorunluluktur. Fakat bu tür destekler bile enflasyonun sektörler ve büyük-küçük ölçekli işletmeler arasında yol açtığı adaletsizliği giderici olmayacaktır. Dolayısıyla rekor karlar açıklayan bankacılık sektörünü de kapsayacak şekilde bütün vergi oranlarının yeniden gözden geçirilmesi de gereklidir" diye belirtti.
"Belirsizliği azaltacak, güven tesis edecek program ihtiyacı"
Ekonomide asıl meselenin belirsizliği azaltacak ve güven tesis edecek yeni bir program açıklanmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Çetin, şöyle devam etti: "Mevcut ekonomik programda cari açığımızın düşeceği varsayılmış, ancak enerji maliyetleri nedeniyle cari açık ve ülke risk primimiz artmıştır. Açıklanmasını beklediğimiz temmuz ayı dış ticaret verileri ticaret dengesindeki durumu daha iyi gösterecektir. Küresel stagflasyonun başladığı bir dönemde küresel koşulları ve piyasa gerçeklerini dikkate alan gerçekçi bir para politikasına ihtiyacımız olduğu açıktır. Yüksek enflasyonun bedelini ödemeyi ertelemek yerine bu adımları hemen attığımız takdirde risk priminin düşmesi ve beklentilerin iyileşmesi bu dönemi daha az bedelle atlatmamızı sağlayacaktır."