Burdur’da kocasını av tüfeği ile öldüren kadının yargılanmasına başlandı
Burdur'da 28 Mayıs'ta av tüfeği ile eşini öldüren kadının yargılanmasına başlandı.
29 Kasım 2023 Çarşamba 19:43
Burdur'da 28 Mayıs'ta av tüfeği ile eşini öldüren kadının yargılanmasına başlandı. Sanık, "O gün beni ve çocuklarımı öldürmekle tehdit ediyordu. Ben onu öldürmeseydim o beni öldürecekti. İstemeden oldu, pişmanım" dedi.
Burdur'un Düğer köyünde 28 Mayıs'ta eşi İsmail Işık'ı tüfekle öldüren Ayşe Işık'ın eşine karşı kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yargılanmasına Burdur Adliyesi 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmada sanık Ayşe Işık, sanık avukatı Ahmet Onaran, sanığın akrabaları, maktul İsmail Işık'ın avukatı ve babası hazır bulundu.
Duruşmada dinlenen Sanık Ayşe Iışk ifadesinde, "2012 yılında başka biriyle nişanlıydım. Maktul İsmail Işık ben nişanlı olduğum halde sürekli arabayla önümü kesip benimle görüşmek istediğini söylüyordu. Sürekli bu şekilde ısrar edince bir gün görüşmek amacıyla arabasına bindim. İsmail beni kendi ikametine götürdü ve burada bana tecavüz etti. Bu olayı kimseye söyleyemedim. Daha sonrasında İsmail ile evlenmek zorunda kaldım. Evlendikten sonra İsmail tarafından sürekli şiddete maruz kaldım. 10 yıl boyunca şiddet eylemleri devam etti. 2 çocuğumuz oldu. Çocuğumuz olduğunda da bu çocukların kendinden olmadığını söyleyerek "kiminle birlikte oldun" diyerek beni darp etti" dedi.
"Uzaklaştırma kararı aldırdığım için şiddet daha da arttı"
Mahkemedeki ifadesinde 2016 yılında İsmail hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığını ancak bu kararın ardından şiddetin giderek arttığını dile getiren Ayşe Işık" Uzaklaştırma kararı aldırdığım için bana daha çok bilendi. Akşam 22.00 civarı babamların evine gelerek beni zorla arabasıyla ormanlık alana götürdü. Burada beni darp etti. Elimi arabanın camına sıkıştırarak taşlık alanda sürükledi. Ayaklarımın altı bu olay nedeniyle paramparça oldu. Ben bu haldeyken benimle ters ilişkiye girdi. Ailemi silahla tehdit etti. İsmail ile bir kavgamız esnasında bana hakaret ederek kız kardeşime de tecavüz ettiğini söyleyerek "baban ne yapabilir ki?" dedi. Ben bu olayı kız kardeşime sorduğumda kız kardeşim de İsmail'in kendisini tehdit ettiğini bu olayı doğruladı. İsmail beni tehdit ettiği için ben bu olayı kimseye anlatamadım" şeklinde konuştu.
Eşi İsmail'in sürekli kendini eve getirdiği sopayla darp ettiğini söyleyen sanık, "Evde İsmail'in bir sopası vardı. O sopa benim arkadaşım olmuştu. Ne zaman ortaya çıksa dayak yiyeceğimi anlıyordum. O sopa artık benim kaçınılmaz sonum olmuştu. Acaba ben bugün ne için dayak yiyeceğim diye düşünür olmuştum. Bir gün o sopayla vurarak kolumu kırdı. 20 Mayıs tarihinde oğlumuzun sünnet düğününü yapmıştık. Düğünde az para toplandığı için bile İsmail beni darp etti. Bu şekilde evliliğimiz süresine sistematik bir şekilde beni darp ederek cinsel yönden şiddet uygulayarak evliliği çekilmez hale getirdi" dedi.
"Bir şeylere sinirlenip çocuklarımı dövüyordu"
Eşinin eve sürekli olarak alkollü geldiğini ve bir şeylere sinirlenip sürekli çocuklarını ve kendisini darp ettiğini dile getiren Ayşe Işık, "İsmail sürekli alkol kullanırdı. Onu akşam ne için ararsam arayayım beni arkadaşlarımın için niye arıyorsun diyerek eve geldiğinde hem beni hem çocuklarımı döverdi. Aileme kızar bizi döverdi. "Siz ben ne istiyorsam onu yaşamak zorundasınız" diyordu bize. Ben aileme bir şey olmasın diye hep sustum" sözlerini sarf etti.
"Onunla birlikte olmak istemediğim için beni bıçakladı"
Sanık, "İsmail sürekli başka kadınlara gidiyordu. Antidepresan kullanıyordu. Bana sürekli "İlaç içtiğim zaman seni dövmekten zevk almıyorum. Kullanmadığım zaman daha zevkli oluyor" diyordu. Sürekli alkol alıyordu. Biz çocuklarımla sürekli aç kalıyorduk. Ailem, komşularım bize gizli gizli yemek getiriyordu. Bir gün beni onunla ilişkiye girmek istemediğim için dövüp sağ bacağımdan bıçakladı. Ben kanlar içindeyken benimle birlikte oldu" dedi.
İfadesinde olay gününü anlatan Ayşe Işık, "Olay günü çocuklarım annemdeydi, İsmail ile arkadaşımın düğününe gitmiştik. Düğünden sonra beni annemlere bırakarak arkadaşlarıyla oturacağını söyleyerek geri gitti. Bende küçük çocuğumu annemlerden alarak eve geçtim. Çocuğum epilepsi hastasıydı. O gece ateşlendi. İlk başta aramadım ama ateşi düşmeyince aramak zorunda kaldım. Arayıp durumu söylediğimde İsmail bana "İşim var geleceğim" dedi. Sabaha karşı tekrar aradım. "Geliyorum. Bana bu gece bunu yaşattın ya sen görürsün" dedi. Eve alkol şişesiyle geldi. Oğlumu hastaneye götürelim dedim. Bana küfredip elinin tersiyle tokat attı. Oğlum ağlamaya devam edince çocuğu eline alarak sarstı. "Öleceksen öl sende" dedi. "Siz bekleyin neler göreceksiniz" dedi. Beni saçımdan tutup sürükleyerek yatak odasına götürdü. Birlikte olmak istedi. Ben de "Önce oğlumuzu hastaneye götürelim sonra ne istiyorsan yapalım" dedim. Onu istemediğim için daha da kızdı. Oğlum ağlamaya devam ediyordu. "O çocuğu sustur sen susturmazsan ben sustururum. Sizi öldürürüm" diyerek sürekli tehdit içerikli sözler söyledi. Tüfeği alarak bana ve çocuğuma doğrulttu. Evi dağıttı. Sonra silahı yatağın kenarına koyup yatağa uzandı. Gözeri kapalı bir şekilde sürekli söyleniyordu. "Senin bugün selan nasıl okunacak bak gör" diyordu. Salondan yatak odasına girdiğimde silah yatağın kenarında duruyordu. Bizi öldüreceğinden korktuğum için silahı alıp saklamak istedim. Odadan çıkarken beni gördü nereye gidiyorsun diyerek yatağın kenarında duran sopasını eline aldı. O sırada ne olduğunu anlamadım tetiğe basmışım silah patlamış. Pişmanım, çok pişmanım" dedi.
"Ben bunları daha fazla duymak istemiyorum"
Maktul İsmail Işık'ın babası A.I., sanığın ifadesi esnasında, "Ben bunları daha fazla duymak istemiyorum. Ne yapıyorsanız yapın, affediyorsanız affedin" diyerek mahkeme salonunu terk etti.
Sanık Ayşe Işık'nın ifadesi dinlendikten sonra diğer tanıkları da dinleyen mahkeme heyeti dosyadaki eksiklerin tamamlanması için duruşmayı ileri bir tarihe erteleyerek sanık Ayşe Işık'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Duruşma sonrasında açıklama yapan Sanık Avukatı Ahmet Onaran, "Duruşmada kulaklarımızla duyduklarımıza insan olarak inanamadık. Ayşe'nin bu denli sistematik bir şekilde 10 yılın üzerinde bir şiddete uğradığını mahkemede görmüş olduk. Mahkeme Ayşe'nin ifadesini çok dikkatli ve itinalı bir şekilde aldı. Biz öncelikle Türk Yargısına ve bu mahkemeye çok güveniyoruz. Tutuklu olarak yargılanmış olmasının, bu celsede tutuklu olarak devam etmesinin, tutuklama bir tedbirdir. Bazen kişiyi korumaya yönelik de bir tedbirdir. Bu anlamda olduğunu düşünüyoruz. Ayşe'ye güveniyoruz. Ayşe'nin yanındayız. Hukukçu arkadaşlarımızla, ailesiyle beraber yanındayız. Keşke bu olay olmasaydı. Tekrar biz başsağlığı diliyoruz. Ama keşke Ayşe'de 10 yıl boyunca Türk Ceza Kanunu'nda birçok maddede karşılığı olan o şiddetleri yaşamasaydı. İnşallah bu yargılamanın sonunda hepimizin içini "oh" dedirtecek Türkiye'de hukuk siteminin ve ceza kanunu sistematiği açısından hepimizin yüreğine su serpecek bir kararı alacağımıza, mahkemenin bunu vereceğine inanıyoruz. Sürecin takipçisi olacağız. Her aşamada Ayşe'nin yanında olacağız." şeklinde konuştu.
Sanık Ayşe Işık'ın babası Süleyman Demir ise, "Kızım 2 aylık bir çocuk ve 8 ve 9 yaşındaki çocuklarını bırakıp gitmiştir. Mecbur kalmasaydı, son raddeye gelmeseydi bunu yapmazdı. Türk adaletine güveniyoruz. Sonuna kadar kızımın arkasındayız. Takdir yüce mahkemenindir" dedi.