Antalya Haberal

CEBİNDEN Mİ VERDİN?

29 Ekim 2020 Perşembe 09:58

 

 

KÖŞEBAŞI 

 

CEBİNDEN Mİ VERDİN? 

Bu günkü köşe yazımızın konusu yine üyesi olmaktan onur duyduğum Antalya Gazeteciler Cemiyetinin saygıdeğer  Başkanı Mevlüt Yeni olacak. Okumak istemeyenler bu satırdan sonra hemen bırakabilirler. Gücenmem :)) 

Bilmeyenlere söyleyelim başkanımızın genel huyudur. Kim aleyhine bir şey yazarsa ve onun altına yorum yaparsa tek tek arar.. Yunus Erdoğan'da bir yazıya yorum yapmış ve doğal olarak anında Mevlüt Başkanımın radarına takılmış.  Yunus  Erdoğan'ı arayarak ağzına geleni söylüyor. Orada yaptıklarını savunuyor, Serap Belovacıklı'ya o ağır küfürleri yine ediyor bu arada "Yerel medya okunmuyor, boş verin onları, siz  benim belirlediğim internet haber sitelerine destek olun. En iyisi benim internet haber sitem. Parayı bize verin" söylemlerine itiraz eden, karşı duran gazetecileri  tartışmanın ana konusundan uzaklaştırarak  (Burada o söylediklerini tam yazamayacağım) ama "O, Ş.... danışman istanbul'dan gelip, cemiyet başkanına ağır hakaret ettiğinde nerdeydi bu arkadaşlar" diyor. 

O olayı da öğrendik arkadaşlar. Bunu yazarken inanın hicap duyuyorum. Ama Gazeteciler Cemiyetini, gazetecileri getirdiği noktayı tam olarak görmeniz için bunu yazmak zorundayım. Aşağıda yazacaklarım bir gazeteci için onur kırıcı ama yapacak bir şey yok. Mevlüt Yeni maalesef bunları yazmaya mecbur bıraktı. 

Muhittin Böcek başkan hastanede tedavi gördüğü ilk günlerde olması gerekiyor, tam zamanı bilmiyorum. Antalya Gazeteciler cemiyetinde Mevlüt Yeni Başkanımın belirlediği bir kaç internet haber sitesi sahiplerinden oluşan bir toplantı yapıyorlar. Aralarından CHP'ye yakınlığı ile bilinen Ahmet Oruçoğlu'nu temsilci seçiyorlar. Ahmet Oruçoğlu Muhittin Böcek'in A Takımından tanıdığı Cem Oğuz'un yanına gidiyor. Serap Belovacıklı ile görüşmek istediğini belirtiyor. Cem Oğuz, Ahmet Oruçoğlu'nu yanına alarak Serap Belovacıklı'nın odasına götürüyor. Ahmet Oruçoğlu burada Antalya Gazeteciler Cemiyetinin belirlediği temsilci olarak geldiğini belirterek yaptıkları toplantıyı anlatıyor. Antalya Gazeteciler Cemiyetinin belirlediği listedeki internet haber sitelerine abone olunmasını istiyor. 

Buraya kadar anladık değil mi? 

Serap Belovacıklı ise kendisinin böyle bir bütçesi olmadığını, Songül Zengin'in başında bulunduğu Basın ve Halkla ilişkiler dairesinin bütçesi olduğunu belirtiyor. Bu arada Ahmet Oruçoğlu "Muratpaşa Belediyesi veriyor, sen nasıl vermezsin" gibi bağırmaya başlayınca ortalık karışıyor. Cem Oğuz, çirkin tavırlarda bulunan Ahmet Oruçoğlu'nu belinden tutup dışarı çıkartıyor. Ahmet Oruçoğlu artık Mevlüt Yeni'ye ne söylediyse, Mevlüt Yeni Serap Belovacıklı aleyhine savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Öğrendiğim kadarıyla yaptığı suç duyurusu da takipsizlikle sonuçlanıyor. 

Buna yalan diyenler için Cem Oğuz yaşıyor arkadaşlar ve Cem Oğuz'la özellikle olayın ne olduğunu sorarak yazdım. 

Olay yine kendi cebine girecek paracıklardır arkadaşlar. 

Artık herkes Mevlüt Yeni'nin manipule yeteneğini biliyor değil mi? 

 

Dönelim Yunus Erdoğan ile telefonda yaptığı görüşmeye. Konuşma genel olarak bir yandan "Ben seni severim, niye böyle bir yorum yaptın" derken, bir yandan da "Sen işsiz kaldığında geldin bana ve benden destek istedin. Bende de o günlerde yoktu yardım edemedim. Ama geçmişte çok destek oldum sana" diyor. Yunus abimiz "Bunu biraz açarmısın. Ben senden destek olarak ne istedim senden" diyor, 

 

Mevlüt Abim yine, "Geçmişte çok destek oldum sana" diyor. Yunus abi işin peşini bırakmıyor "Ben geldim sana işsizdim. Çevrenizde basın danışmanı isteyen kurum ve kuruluşlar olursa bizi, gazetecileri tavsiye eder misiniz çalışmak için. Bunun haricinde senden para mı istedim de bu anlama gelecek şekilde konuşuyorsun?" diyor. Başkanım yine "Senin çocuğuna burs verdim ben" diyor. Yunus Erdoğan ise "Başkan benim çocuğuma özel bir burs vermedin. 20 gazetecinin çocuğuyla birlikte benim çocuğumun da şartları tutuyordu öyle verdin. Cebinden de vermedin, cemiyetin kasasından verildi.  Şimdi hesaplat o verdiğin burs parasını  ben sana geri ödeyeceğim" diyor ve yüzüne kapatıyor telefonu. 

 

Ve bu konuşmanın tamamı ispatlı arkadaşlar!

 

Eyy Mevlüt Yeni başkanım, kendi cebinden değil, cemiyetten yani biz üyelerinin sırtından verdiğin 100 lira bursu mu insanların başına kakıyorsun. Bu yaptığın en hafif tabirle  nezaketsizliktir, nobranlıktır, sakilliktir!


Cemiyet olarak 8 ay verilen  100 lirayı üye olan gazeteci meslektaşlarımın  üzerinde tehdit gibi kullanamazsın. 

100 lira verdin diye o da cebinden değil, meslektaşlarımın sana minnet duymalarını, sana adeta kölelik yapmalarını isteyemezsin. 

Gazetecileri çocukları üzerinden boyun eğdirmeye çalışamazsın. 

BU GÜCÜ NERDEN BULUYOR?

Arkadaşlar  Mevlüt Yeni'nin nasıl başkan olmuştur bilen yoksa ben anlatayım.  Mevlüt Yeni kurayla başkan olmuştur. Başkan olduğu ilk seçimde oylar eşit olunca kura çekilmiş ve Mevlüt Yeni başkan olmuştur. Sonraki dönemde Antalya Gazeteciler Cemiyetinin gücünü hissetmiş ve o muaazzam gücün çekim gücüne kapılmıştır. İlk dönem gerçekten iyi şeyler yaptı. Sonraki yıllar boyunca ise hep kendisine çalıştı. Cemiyet Başkanı sıfatı olmasaydı Sabah gazetesine temsilci olabilecek miydi? Veya Akdeniz Üniversitesi rektörü Özlenen Özkan'a danışman olabilecek miydi? 
Dönelim 2 yıl öncesine, yani son seçimlere. Sabah saat 10.00'da başlayan seçim 12.00'da sona ermişti. Ben oy vermeye gittiğimde herkes dağılmıştı. İlk yönetim kurulu toplantısında "Arkadaşlar biz iktidar ile çatışmayalım. İktidarın yanında olmamız lazım. Böylece işlerimizi çok kolay yoldan hallederiz" şeklinde konuşuyor. Yönetim kurulundaki herkes bunu kabul ediyor. 

Bunu bana kendi yönetim kurulunda olanlar anlattı.  Yalansa da günahı onların boynuna!

Bu nedenle Antalya'dan iktidara ve hükümete yönelik doğru düzgün eleştirel bir haber yayınlandı mı yerel gazetelerde. Hepsi bu işe ortak oldular. Vali ne söylerse "Emir buyurmuşlar efendim" diyerek yaptılar. 

Bir örnek vereyim. Son valimiz Ersin Yazıcı basınla tanışma toplantısı yapıyor. Oraya katılacak gazetecilerin listesini Mevlüt Yeni belirliyor. Benim gibi etkisi altına alamayacağı, çıkıntılık yapma ihtimali olan gazetecilere sansür uygulanarak bu toplantıya çağırılmıyor. (Bakın üyelere nasıl sansür uygulandığını böylece çözmüş oldunuz)  

Sonra vali bey turistler ve korono'yla ilgili ağzından bir şey kaçırıyor. Toplantı bitince sayın valimizin yaptığını fark ediyor ve Mevlüt Yeni'ye telefon ediyor. "Bu yazılmasın" diye. Mevlüt bey, yerel medya sahipleri WhatShapp grubundan herkese "Vali bey rica etti, bunu yazmayalım arkadaşlar" diyor. Ve yerel medya buna uydu arkadaşlar. 

Gazeteciler Cemiyet başkanı değil, sanki devletin sansürcübaşıcısı mübarek!

Ne oldu şimdi? Vali beyin yanında Mevlüt Yeni Antalya'daki tüm basına tam hakimiyet kurmuş, hükmeden  birisi olarak kredisi, prestiji  tavan yaptı.  Vali beyin gözüne girdi. 
Sonra ne oldu? 

Sayın Valimizin desteklediği Mevlüt Yeni tek başına cemiyete yürümek isteyen üyesinin önüne 150 tane polisi dikti. 

Başka sözüm yok, tanık sizindir!

 

NOT: Mevlüt Yeni başkanım  lütfen meslektaşlarımı bana karşı manipüle etmeye çalışma. Kulağıma geliyor yaptıkların. Artık ayıp ediyorsun. Eleştirilmeyi sinirlerin kaldırmıyorsa sevgili başkanım bunun yolu belli. Senin o koltukta kaldığın her gün bir başka olayın ortaya çıkacak. Kimler Antalya Gazeteciler Cemiyetine ne destekleri verdi, kimler ne projeleri yaptı da devlet desteği aldı? Daha bunları bunları sormadık. Onlara cemiyetle ve cemiyet başkanımızla ilgili bir sonraki yazımızda yer vermeyi planlıyorum. 

 

Facebook'la Yorumla
Yorum Yap
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

30 Ekim 2024 Çarşamba 11:04

GİRİŞ ATALANINDAN BAŞLAR

28 Ekim 2024 Pazartesi 09:28

PAZARTESİ YAZISI

25 Ekim 2024 Cuma 08:54

REZİDANS SOLCUSU!

24 Ekim 2024 Perşembe 10:02

VAZGEÇMEM!

23 Ekim 2024 Çarşamba 11:07

KENDİNİ FEDA ETTİ

22 Ekim 2024 Salı 08:14

HERKES KENDİ YOLUNDA İLERLİYOR

1