DEREBEYLİĞİ
03 Ağustos 2022 Çarşamba 08:00
Evet arkadaşlar, dün Erzurum’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile güzel bir sohbet gerçekleştirdim.
Ara ara şaşıran tepkiler verdiği veya gülümsediği konularımız oldu. Sohbetimizden bazı kısımları benim ve Sayın Kılıçdaroğlu arasında ilelebet kalacağından hiç şüpheniz olmasın.
Ama sizlere aktaracağım bölümler elbette olacak.
Mesela birkaç gün önce kaleme aldığım partide bazı etkili ve yetkili konumundakilerin, Antalya’daki işbirlikçileri ile kendi hegomanyalarını kurmak üzere düşük profilli aday belirleme işlerine giriştiklerini konuştuk. Ben kendisine belirttim, “Bu benim Antalya için bildiklerim. Dedikodu haricinde somut olarak size aktarabildiklerim. Ya diğer kentlerde de aynı şeyi yapıyorlarsa?” dedim.
Bununla ilgili olarak kendisini geniş bir şekilde bilgilendirdim. İsim zikrederek, somut olaylarla besleyerek, grift ilişkileri kendisine açıkladım. Kimisinin adının güzel olduğunu, kimisinin hakkını verdiğini söyledim. Topraktan er doğanları dile getirdim.
Sakın yanlış anlaşılmasın! Koskoca CHP Genel Başkanına akıl verecek veya siyasi yön çizdiğimi söyleyecek kadar hadsiz değilim!
Gazeteciyim ve mesleki açıdan sadece olaylara tanıklık etmekle yükümlüyüm. Bir partinin iç işlerine karışmak benim meslek vazifemin içerisinde değil.
Ancak mesleğimin ötesinde ben bir Antalya’lıyım ve Antalya için verilecek kararlarda kendimi müdahil olarak görüyorum. Ayrıca Has Yörükler Derneği olarak yeni yeni bulaştığım bir de STK gömleğim var.
Ha bu arada Has yörükler derneği üyelerine ve Yörükler il Hatunumuz iş insanı Sibel Gezen Hanımefendiye selamlarını iletti. Üzerimde kalmasın. Zaten Sibel hanımı kendisini tanıyor ve anladığım kadarıyla çoğu yaptığından haberdar gibi.
Düşük profilli siyasi zombilerin Antalya’ya ve Türkiye’ye hiçbir faydası olmayacağını yazdık. Daha dün ‘Ak Partili Antalya siyasetini dizayn ediyor’ dediğiniz adamın kapısında CHP’den vekillik beklemeyenlere anlatamazsınız zaten ama bu ilin bir il başkanı var ve kalkıp ne “Yok öyle bir şey kardeşim” dedi ne de “Kimse Antalya il örgütü üzerinden kendisine gömlek biçmesin” de demedi.
İl başkanı Sayın Nuri Cengiz kafasını kuma gömdü, cevap bile vermedi. Ben garibanı adam yerine koyup, muhatap bile almadı.
E ben de ne yapayım, gidip genel başkana anlatmış oldum.
Sayın Kılıçdaroğlu’na Antalya’nın kendi kaderini kendilerinin çizmesi gerektiğini belirttim. Herkesin her yere aday adayı olabileceğini, heves etmesinin ve bu yönde çalışmasının hiçbir sakıncası bulunmadığını ancak, kendi çalışmaları, karakteri ve duruşu ile liyakatli bir şekilde temsil makamında olmak yerine, ücretli lejyonerlerin, kullanışlı olan oynarbaşlık musluk aparatı olarak Ankara’ya göndermeye çalıştıkları vekil adaylarıyla kendi derebeyliklerini yaratmaya çalışmalarının örgüt içinde çalışma ahenginin bozulacağına, huzursuzluklar yaratacağına işaret ettim.
Sayın Kılıçdaroğlu’na vatandaşın kendisine güvendiğini ancak “Köprüden önce son çıkış” gibi gördükleri 6’lı masanın gölgesine sığınarak “Kimsenin CHP içinde kendi derebeyliğini kurma veya klanını yaratma lüksüne sahip olmadığını” belirttim.
Ortada kendilerinden yönüne doğru bir rüzgarının estiğini ancak seçimin de hiç de öyle çantada keklik gibi görülmemesi gerektiğini söyledim. (Zira Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ve dünya için iyi bir siyasi mühendis olduğunu kabul etmeyeniniz yoktur herhalde)
Kendisi bu sözlerime katılarak, “Aynen öyle. Evet haklısınız seçim çantada keklik filan değil, çok çalışmamız lazım. Temas etmedik kimse bırakmamamız lazım. Bunun için bu gün Erzurum’dayız. Gelecek hafta Trakya tarafında, bir sonraki hafta Karadeniz bölgemizde Giresun’da grup toplantımızı yapacağız. ” dedi.
Erzurum’a gelmişken Sarıkamış şehitlerimizi anmadan olmazdı. Bu nedenle bir gün önce Sarıkamış Şehitliğine gitmiştim. Şehitlerimize dua etmeye, şükranlarımı ve minnetlerimi sunmak için. Şehitlik anıtının önüne geldiğimde gördüğüm manzara karşısında ülkem adına çok utandım.
Şehitlik muhteşem düşünülmüş orijinal bir yapıydı. Baktığınız anda Ay şeklinde şehitlerimizin isimlerini okuyarak dönüyorsunuz bir bakıyorsunuz ortada bir yıldız ve yıldızın üzerinde devasa bir Türk bayrağı.
Ancak oradaki yaşayan halktan bazıları Ay-Yıldız anıtını ahıra çevirmişler. Şehitliği ziyaret edecek misafirler için kullanabilmeleri adına tuvaletlerin kapılarını açmışlar inekleri oraya yerleştirmişler. Düşünebiliyor musunuz şehitlerimizin isimlerinin olduğu yerler inek dışkısından geçilmiyordu.
Bunu tüm Türkiye’ye göstermek için, şehitler anıtımızın temizlenmesi için sosyal medyada twit atmıştım. Halk TV bunu hemen haber olarak yayınladı.
Sayın Kılıçdaroğlu, yayınlanmayan fotoğrafları da görmek istedi. Beraber yeniden çektiğim fotoğrafların üzerinden bir daha geçtik.
Şehitliğimizin haline çok üzüldü. Kimin sorumluluğunda olduğunu sordu. Bilmediğimi belirttim. Soracak veya araştıracak fırsatımın olmadığını söyledim. Kurmaylarına talimat vererek fotoğrafları gösterdi ve kimin sorumluluğunda olduğunun belirlenmesini söyledi.
Ha bu arada İstanbul İl Başkanlığına halen atama yapılmadığını sordum. Kendisi “Canan hanım görevinin başında. İstanbul’da çalışıyor. Bunu böyle yazabilirsiniz” dedi.
Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığım görüşmeden size aktarabildiklerim bu kadar.
Erzurum’da gün boyunca genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ile hoş sohbetler yaptık.
Bununla ilgili çeşitli dedikoduları, muhabbetleri çevrilen geyikleri sizlere yarın aktaracağım.