Dün yine karakoldan aradılar. Kanunlara saygılı her vatandaş gibi kuzu kuzu gittim, ifademi verdim. 

2021, 2 ifadeyle başladık yıla. Ama savcılığa şikayet edilme ve  ifade verme konusunda 2014 yılını tek geçerim.  Tamı tamına savcılığa 57 ifade vermiş ve şükür Allahıma ikisi hariç hiç birisinden dava açılmamıştı.  Açılan o davaları da kazanmış ve beraat etmiştim. 

Kendisine dava açılmayan gazeteciye bizim camiada "Suya sabuna dokunmayan, tatlı su balığı gibi" derler.  Hiç bir eleştirsel şey yazmaz, her şey güllük gülistanlık, çiçek, böcek haberleri yazarsan kim sana ne davası açsın. 

Her neyse, karakolda öğrendim benden kimin şikayetçi olduğunu. Kumluca Belediye Başkanım Mustafa Köleoğlu, der ki şikayet dilekçesinde özetle. "Benimle alay etti. Yaptığım işleri, verdiğim hizmetleri değersizleştirip,  itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Eşime de hakaret etti." diyor.  

Televizyon kanalı kurma ihalesi açmış. bununla ilgili olarak yazdığım yazının bir bölümünde biraz yerel ağızla  "Film mi çeviriyonuz siz orda" diyerek film isimleri önermiştim "Gumuca yanıyor" diye.

Yahu ben naçizane size katkıda bulunmak istedim sayın başkan.  

Kumluca meclis denetleme tutanaklarına göre 300 bin liraya alınabilecek dairenin içine 500 bin lira civarında tadilat yaptırmışsınız. Lojman dediniz, ilçe belediye başkanlarının lojman hakkı kanunen yokmuş. O lojman dediğiniz daireye akıttığınız parayla kaldınız. Yazlık lojman dediğiniz deniz kenarındaki barakayı, yıkıp yeniden yaptırsanız daha karlıydı. Oraya da gömdünüz 500 bin lira civarında para. Etti mi size 1 milyon. Şimdi kaymakamlık kaçak olduğuna karar verilen o barakayı yıkacak muhtemelen. Harcanan onca para havaya uçmuş olacak. 

Bu para sizin değil; Kumluca halkının cebinden çıktı sayın başkan, bunu yazdım diye mi şikayetçi oldun?

İmalarda bulunarak, isim takmışım. Ben sadece yazlık ayrı, kışlık ayrı lojman dediğiniz daire ve kaçak barakaya harcanan paraları eleştirdim. Dünyanın en zengin adamı olan Burnei Sultanı misali benzetme yaparak, 'Saray mı yaptırdınız' dedim. Bunu yapan Ak Partili belediye başkanı olsaydı CHP'liler "Saray yaptırdı" diye yeri göğü inletirdi dedim. Yazılarımın hiç bir yerinde size lakap takmadığım gibi, yapsam bile "Sultanım" demek hakaret değil, aksine övgüdür. 

Keşke biri de bana "Sultanım" dese. .  

İnşaat malzemelerini kabul ekibini büro personeli, aşçı ve aşçı yamağından oluşturmuşsunuz. Soruşturma sonunda o garibanlarında başı kanunla belaya girecek. 

Mutlu musunuz?

Kumluca Belediyesinin iştiraki olan şirketin kredi kartı ile yaptığınız özel ihtiyaç alış-verişlerini ben mi yaptım?. Kızınızın bebe şampuanı, yengenin yüzüne süreceği  50 formül korumalı güneş kremini, ayağınıza giydiğiniz terlikten, denize gireceğiniz şortunuza kadar her şeyi almışsınız. Ben sadece aldığınız şeylerin devlet malı olduğunu, devlet malı olarak envantere geçmesi gerektiğini, terliğin üzerine, şortun kenarına kırmızı boya ile envanter numarasının yazılması gerektiğini belirttim. 

Faturalar orada, yalanlasanıza!

2 milyon rüşvet iddiasını ortaya atan, bir dönem CHP içinde birlikte siyaset yaptığınız ve kendisine "Ağabey" diyerek peşinden koştuğunuz eski CHP milletvekili Yıldıray Sapan. 

Yıldıray Sapan orada, "Hop birader, kim kimden, ne almış" diye ona efelenin, bana değil. 

Kadroda olmayan, kadrosu onaylanmayan birisini 'Belediye başkan yardımcımız' diye görevlendireceksiniz. Yani çakma belediye başkan yardımcısı atayacaksınız, kendisine sekreter görevlendireceksiniz. Herkes Ramazan Uluşar denilen adamı belediye başkan yardımcısı olarak bilecek. Çakma başkan yardımcısı gazetelere beyanatlar verecek. Sonra başkan yardımcınızın çakma olduğu ortaya çıkınca "Boş zamanlarında gelip, belediyenin boş olan bir odasında oturarak,  tecrübelerini bizimle paylaşıyor" diyeceksiniz.

Bu söylediklerinize anca Kadir İnanır inanır :))

Belediyenin hesaplarını eşinize teslim ettiniz. Hani genel başkan yardımcısının meşhur ASİSTANI gelip de sizi sorgulamıştı ya, o toplantıda "Belediye personeli beni kandırabilir. Eşim  hesap uzmanı. O nedenle hesapları eşime tutturuyorum " diye savunmuş, Kumluca belediyesinin çok değerli memurlarını töhmet altında bırakmıştınız. 

Bu yazımda da "Yengeye hörmetler" diye selam gönderdim. Allah'ın selamı ne zamandan bu yana hakaret sayılır oldu? 

Sayın başkan sizin oradan yaptığınız hizmetler olarak bunlar geldi.  Bunların hangisini değersizleştirdim acaba? 

Hepsinin de hakkını vererek yazmışım. 

Elinizde örneğin barometre gibi itibarölçermetre mi var? Sizin itibarınızın ne kadarını itibarsızlaştırmışım mesela? Sizin itibarınız benim yazdığım bir kaç yazıyla düşüyorsa, yani bilemedim çok da sağlam değilmiş gibime geldi. Ne dersiniz? 
Veya belki fabrika hatası vardır sizin itibarınızda. Belki sizin itibarınız benden önce düşmüştü? Bunu bilemem ki? Bana ispat etmeniz gerekiyor. Mesela bana dava açın ve bir kaç tanık gösterin. Mahkemede sizin tanıklarınız benim yazılarımın ardından sizin az-çok ne kadarsa artık  itibarsızlaştığınızı beyan ederlerse vallahi, söz o zaman kabul edeceğim.  

Yoksa benim nezdimde itibarınız gayet yüksekte. Baksanıza, sizinle ilgili onca yazı yazmışım. İtibarınız olmasa hakkınızda bu kadar yazı yazar mıyım? 

Sayın Başkanım Mustafa Köleoğlu, daha sizin icra dosyalarınıza girmedim. Daha sigortacılık döneminizdeki faaliyetlere girmedim. Daha ailecek tatillerinize girmedim.  Bazı yurt içi, yurt dışı gezilerinize hiç girmedim. 
Daha, daha satılan arazilere, arsalara girmedim. Daha küçük sanayi sitesi esnafının bulunduğu arazinin başına gelenlere girmedim. Küçük esnafın dükkanını kapattırıp, müşteri giremesin diye belediye araçları ile yolu kazmanızı yazmadım.  

Ohooo yazmaya kalksam her gün Mustafa Köleoğlu yazı dizisi olur. 

İçişleri Bakanlığı tarafından yukarda yazdığım tüm faaliyetleriniz inceleniyor. Önümüzdeki günlerde daha çok güzel güzel konuğumuz olacaksınız. 

NOT: Türkiye genelinde patlak veren, belediyeler aracılığı ile  gri pasaportla eğitim-bilgi-inceleme gezisi adı altında yurt dışına eleman götürme  olayında Antalya'dan herhangi bir  belediye var mı? Hani olur ya, bu skandal da Antalya'da en az bir-iki belediye eksik kalırsa çok şaşarım.