FANATİKLERİN ZARARI
17 Nisan 2023 Pazartesi 10:58
İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlıyorum.
Siyasette, sporda hayatın her alanında aykırı ve çıkıntı tipler vardır. Tuttuğu partiyi, yoluna baş koyduğu liderini ölesiye sevdiğini söyleyerek karşı gördüğü cenaha seri ateş edenler var.
Aynı safta olduğunuz için bu tiplere bir şey diyemezsiniz. Bazen onun söylediklerine, bariz haksızlık ve ağır küfürleri karşısında itiraz edecek olursanız; kendi mahallenizde size saldıracağından bile ürkersiniz.
Bu gibi fanatikler, çevrelerinde çabuk yandaşlar toplayabilirler.
Ak Parti cenahında bir topluluk düşünün, yaklaşık 30 kişinin arasında birisi çıkar "Kemal Kılıçdaroğlu şöyle, Kılıçdaroğlu böyle, CHP'liler bal yapmaz arı gibi" diye burada yazamayacağım hakaretlerini arka arkasına sıralar. 29 kişi bu söyleme itiraz etmek bir yana akıllarından bile geçirmezler. Zira "Ya kardeşim, ağır ol biraz. Bu gibi sivri söylemler ve küfürler yüzünden parti tabanımızda kaymalar oldu. Partiden uzaklaşanlar oldu." dese, anında o sivri dilli adamın hedefi haline gelir.
O sivri dilli adam, onu hedef göstererek, "İşte reisimize ihanet eden içimizdeki fetöcü" cümlesiyle bir anda diğerlerinin de hedefi haline gelir. "Yolundan sapmış" olarak yaftalanır.
Parti içindeki bu fanatikler, bu sözleri söyleyeni "münafık, yolundan sapmış, ömrümüzün geri kalanı reisimizin olsun bu adam reisimize bile dil uzatabiliyor" diye diye artık kimse sesini çıkarmıyor. Ama içlerinden neler geçiyor, neler bir bilseniz!
Veya tıpkı geçenlerde İhsan Şenocak'ın "Bir müslümanın öbür tarafa götüreceği en önemli sevabı, CHP düşmanlığıdır" gibi konuşan başında hoca titri bulunan bu zatın söylediği akla izana aykırı nefret cümlelerine yüksek sesle "Ne diyorsun sen hoca?" demeyen, diyemeyen Ak Partililerin hiç gıkları çıkmadığı örneğinde olduğu gibi.
Ak Parti içindeki bu fanatikler yüzünden herkes duygusunu içinde yaşadığı için dışarıya bir şey belli etmeden ya kendileri uzaklaşıyor, ya da yaftalandıkları için uzaklaştırılıyorlar.
Bunu da Reise biat adına yaptılar.
Ama Reis'e kötülük yaptılar farkında değiller. Bu nedenle yıllar içinde "dava adamı değil, rant adamı" üretmiş oldular.
Geçin CHP cenahına, Ak partiye, Ak parti dediğiniz için bile linç yersiniz. İlla onlar gibi AKP diyeceksiniz. Tıpkı bir zamanlar Ak Parti cenahında Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'da bir anda Esed demeyeni lafla dövdükleri gibi.
Bir Türk vatandaşının Ak Partiye sempati duyması, hoşuna giden bir icraatı övdüğünü duymaları bile tüylerini diken diken ediyor. Kendileri Ak Parti cenahında yer alan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm Ak partili siyasetçilere istedikleri kadar hakaret, küfür edebilirler. Hatta öyle bir nefret etmişler ki, artık bu duygu onları öyle bir yakalamış ki, tüm iliklerine, kemiklerine öyle bir işlemiş ki, seçimleri kazanmak bile onun nefretinin dinmesine yetmeyecek.
Bu nefreti çocuklarına da kalıtımsal olarak geçirip, Cumhurbaşkanı bu dünyadan göçüp gittiğinde bile devam ettirmek istiyorlar.
Onlara göre CHP'li birisi ne kadar fenalık yaparsa susalım, görmezden gelelim, konuşmayalım taktiği uygulanır. Tıpkı Muratpaşa'da Ümit Uysal'ın bir çok uygulamaları gibi. Ak Partili birisi ne kadar iyi niyetle bir şey yaparsa yapsın kötü-fena ve küfür edilecek bir şeymiş gibi tersinden bakarlar olaya.
(Örnek: Menderes Türel Konyaaltı sahilini yaptı diye söylenmedik laf bırakılmadı. Bu gün oraların keyfini en çok CHP'liler çıkartıyor. Şimdi Konyaaltı'nın Boğaçayından itibaren geri kalanı da ihale ediliyor. Hadi bakalım ne söyleyeceksiniz merakla bekliyorum)
Neyse biz yazıya devam edelim.
Yine aynı şekilde 30 kişilik bir topluluk düşünün ve içlerindeki ağzı laf yapan bir fanatik, hakaretlerini arka arkasına sıralarken, Ak Parti tabanına yönelik olarak "Bir paket makarnaya sattılar kendilerini, satılık bunlar. Asgari ücretle çalışıp, 6 yerden maaş alanlara destek veriyor bu zekası kıt, cahiller" diye söylenmeye, galiz küfürler etmeye başladığında içlerinde birisi kalkıp, "Kardeşim böyle bir dil kullanma. Cahil diye hakaret ettiğin kişiler de bizim insanımız. Biz onlardan daha iyi olduğumuzu bu insanlara anlatamazsak, kimse bize oy vermez. Bir insana hakaret ederek kendimize inandıramaz ve oyunu alamayız" desin bakalım.
Anında sırtına "AKP'li" damgasını yapıştırıp, Ak Partili birisiyle çay içmesini bile CHP'nin dip gettolarında yayarlar ve o partiliyi bir anda yalnızlaştırıp, leyleğin yuvadan attığı yavru gibi dışarı atarlar.
Her iki partinin de bırakın ülkeyi, Antalya'da bari bu kendi içlerindeki fanatik küfürbazlarını temizlemeleri lazım. Asıl onları kendi gettolarından uzaklaştırmaları lazım. Bunun için önce ilk baştakilerin, milletvekili adaylarının, il başkanlarının birbirlerine karşı tutum ve davranışlarını ayarlamaları gerektiğini düşünüyorum.
Bakın Savunma Bakanı Hulusi Akar, aday olduğu Kayseri'de CHP İl Başkanlığını ziyaret etmiş ve CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun resminin altında fotoğraf vermiş.
Siyaset dünyasına asker kökenli ve bir darbe atlatmış birisi olarak giren, keskin fikirleri, değişmez tutumları olan birisi olan Hulusi Akar tüm ön yargılarından sıyrılıp CHP'nin il binasından içeri girebiliyorsa, Antalya'da bu hoşgörünün daha üst sıralarda olması gerekiyor.
Her anlamda muhafazakarlıkları ön planda olan Kayseri bu hoş görü iklimini yakalamış. Antalya olarak bizim ne eksiğimiz var.
Biliyorum ki, milletvekilleri mecliste gayet uyum içinde çalışıyorlar. Birbirlerine mini espriler ile hoşgörünün tillahını yaşıyorlar.
CHP Antalya İl Başkanı Nuri Cengiz çok sevdiği tumturaklı, kalıplaşmış, söylevlerini bir kenara bıraksa, Ak Parti İl Başkanı Ali Çetin'de yüzüne oturtmaya çalıştığı öfkeli bakışlarını, gerginleştirmeye çalıştığı yüz hatlarını azıcık yumuşatıp karşılıklı bir hoşgörü ile bir araya gelmelerinde ne sakınca var?.
Her iki il başkanı da bu memleket ve bu insanımız için çalışıyorlar. En azından söylemleri bu şekilde.
Antalya halkı kavgadan, birbirlerine laf sokmalarından değil, uzlaşmadan yana. Vatandaşa yüklemeye çalıştıkları öfke, gerginlik, elektrik ortadan kalkmış olsa, daha sakin ve daha sağ duyu ile karar vereceklerinden emin olabilirsiniz.
Çok ütopik oldu belki ama gönlümden geçenler bunlardı.