HAFTA SONU EĞLENCESİ 42
08 Ocak 2022 Cumartesi 09:20
HAFTA SONU EĞLENCESİ 42
Geldik hafta sonu ve başlasın eğlenceli anılarımız.
Biz gazeteciler ne müşteki, ne sanık ne de tanık tarafı olmadığımız için kimin ne kadar ceza alacağı veya beraat edip sevineceği bizi pek enterese etmez ama, bazen duruşmayı izlerken içimdeki öfkeyi bastıramadığım anlar olmuştur. Sonuçta ben de insanım ve bir kadını sırf kıskandığı için başından aşağı benzin döküp yakan adamın savunmasını izlerken, öfkemden dişlerimi sıkarken sağ arka azı dişimin bir parçasını kırdığımı bilirim.
Ama daha önce de söylediğim gibi eğer tarafı olmadığınız adliyelik bir işiniz yoksa, çoğu davalar eğlencelidir.
4. Ağır Ceza eski reislerinden Faris Özsoy’dan bahsedeceğim bu gün. Erzurum’ludur ve özünü gerçekten kaybetmeyen ender insanlardan birisi. Faris bey, muhteşem bir insandı. Bir o kadar da kibar ve kimseyi incitmemeye çalışırdı. Kızını sürekli taciz eden, saldırgan bir adamı öldüren cinayet sanığı babaya cezayı verdi ama ellerini birbirine vurarak (Tüh tüh) der gibi, “Kusura bakma başka indirim yapamadık. Elimizden gelen bu” diyecek kadar da dürüst birisi.
Sabahları mahkeme başladığı zamanlarda Faris bey normal ve düzgün Türkçe kelimeler ile konuşur. Ama öğleden sonraya sarkan davalar devam ettikçe, Faris beyin kafası şişer ve bir süre sonra özüne dönmeye başlar. Önce hafif hafif şive kayar, bir süre sonra Faris bey kendisini koyverir ve hızlı bir şekilde sevimli Erzurum diline evrilir. Kapı olur “çapı”, kemer olur, “çemer”, “böyle” demek yerine “bele” der. Çocuk yerine “uşak”, mahalle yerine “mehle” , diye böyle devam eder.
Son yıllarda dilimize giren İngilizce terimlere yabancıdır ve çoğu zaman bunları kullanmayı sessiz şekilde protesto edercesine Türkçe telaffuz eder.
Bir gün İran’lı bir gay’e tecavüz etme davası var. Gay İran’lı, tecavüz edenler Kazak ve Türk’lerden oluşan 3 kişilik bir grup var. Faris bey soruyor, “Siz nereden tanışık olisiniz da bir araya gelisiniz?” diye. Tecavüz zanlısı Türk delikanlı cevaplıyor, “Facebook’tan tanıştık” diye. Zaman öğle saatlerini çoktan geçmiş ve Faris bey Erzurum yöresine çoktan kaymış. “Ne b.k’tan, Ne b.ktan tanıştınız? Anlamirem, ben anlamirem. Benem anlayacahım şekilde anlatirsen. Bele olmiir” dedi. Biz zaten koptuk, sanık ve müştekilerin gergin hali gitti. Böyle üzerlerine bir sevgi ve hoşgörü geldi. Faris beyi üzmemek için tek tek, açıklamalı olarak verdiler ifadelerini.
Yine bir gün tecavüz davası var. İşin aslı, travestiyle birlikte olanlar, parasını vermemişler. Parasını isteyince bir de üstüne dövüp, cep telefonunu, cüzdanındaki paraları da alıp gitmişler. O’da “Beni gasp edip, tecavüz ettiler” diye şikayet etmiş.
Biz arka sırada oturuyoruz. Zanlılar tutuklu olduğu için jandarma arasında gelip yerini aldı. Müşteki için mübaşir atıyorum İsmail Bilmem ne gibi ismi bağırdı. Duruşma salonuna bir hatun girdi ama tüm gözler o tarafa çevrildi. Hakimler, avukatlar, katip, mübaşir, stajerler ve biz doğal olarak içeri giren, platin sarı saçlı, yemyeşil gözleri, ful makyajlı Allah vergisi güzelliği ile salınarak yürüyen hanımefendiye bakıyoruz. Bir tek Faris bey okuma gözlüklerini takmış, dosyaya gömülmüş halde dosyada bir şeyler okuyor.
Bu sırada büyük bir sessizlik oluştu ve sadece hanımefendinin ahenkle yankılanan topuk seslerini duyuyoruz. Tık, tık, tık, tık diye.
Müşteki hanımefendi geçti avukatı ile yan yana durdu. Bir süre sonra Faris Bey kafasını kaldırdı, oldukça dalgındı. Sarışın ve pencere tarafında durduğu için ay gibi parlayan hanımefendiye baktı ve kafasını yeniden dosyaya çevirdi. Bu sırada kimlik tespiti yapılacak ve müşteki mavi kimliğini çıkartıp mübaşire verdi, mübaşir Faris beyin önüne koydu. Faris bey anasının adı, babasının yaşı yazdırdı. Ve adresi yazdırırken “Kışla Mehlesi hemiiii?” dedi.
Pencere tarafından kırık bir erkek sesi “Evet hakim beeeeey” diye sesi duyunca Faris bey, cin çarpmış gibi birden kafasını kaldırdı, işte o zaman güzel travestiyi fark etti. Okuma gözlüğü burnunun ucunda olduğundan görebilmek için kafasını geri doğru atıp, bir kalın ama kırık sesli full makyajlı travestiye bakıp, bir elindeki mavi kimliğe bakarak “Hanim sen iş yapaysin?” diye sordu şaşkınlıkla. Travesti kırıtarak “Seks işçisi olarak paramı kazanırım efendim” dedi. “İ…b. Sin, ofşşşf” yaptı ve o kelimeyi kullanmaması gerektiği geldi aklına ve “travestisin hemiii?” diye sordu. Sonra yine dalgın, dalgın “Olsun, olsun neydah şimdi” diye konuştu ama biz koptuk arkada.
Duruşma baştan sona doğru sit-com tadında devam etti.
Faris Özsoy hukuk birikimi konusunda üzerine kimse yoktu. Hoş görülü, gülümseyen yüzüyle sanıklara da müştekilere de güven veren babacan bir hali vardı. Sanıklar da, müştekiler de en ateşli ve en öfkeli anlarında bile Faris beyi üzmemek adına olay çıkarmazlardı.
Avukatların ona karşı ayrı bir sevgileri ve doğal saygıları oluşmuştu.
Şimdi emekli oldu ve emekli olduktan sonra avukatlık mesleğine geçerek, dosyaların peşinden koşmayı asla düşünmedi. Kendisine buradan selam olsun. Umarım huzurlu ve sağlıklı bir şekilde ömrünü sürdürüyordur.