HAFTASONU EĞLENCESİ 36
06 Kasım 2021 Cumartesi 08:54
Yine Hürriyet günlerindeyiz. Hüseyin Demir tecrübeli muhabir olarak 14 bin lira maaş alırken, biz 2 bin lira maaş alıyoruz. Arkadaki çakal odasında bunun mavrasını çeviriyoruz. “Ulan 14 bin lira bu. Deli para. Biz kazansak bu parayı vallahi, uçarız” filan muhabbetini yapıyoruz.
Derken, bir gün Dursun abi iyi fotoğraf çekiyor diye Mustafa Yiğit’i Kemer tarafında bir işe göndermek istiyor. Mustafa abi ise o gün nedense canı gitmek istemediği için Dursun abi, dönüyor Hüseyin Demir’e “Tansu Çiller’in şu otelde kaldığı ihbarı var. Ama resmi programda böyle bir şey yok. Bir bakar mısın?” diyor. Hüseyin Demir önce istemiyor, sonra tamam diyor ve çantasını alıp çıkıyor. Ve o meşhur Tansu Çiller’in havuzda mayo ile güneşlenme fotoğraflarını çekiyor.
Hürriyet Gazetesinde bu haber yayınlanmasından sonra Hüseyin Demir Türkiye’nin ilk paparazzisi ünvanını aldı. Bu olaydan sonra da “Paparazzi” deyimi Türkiye’ye yerleşmiş oldu.
O olaydan sonra Hüseyin Demir, özellikle hanımlara kendisini hep “Paparazzi” olarak tanıttı. R’leri de söyleyemediği için “Meyaba. Ben papayazi Hüseyin Demiy” diyordu. Bu söylem tarzı da hanımlara çok hoş geldiği için Hüseyin abimin şansı hep yaver gidiyordu.
Hüseyin Demir, iyi giyinmesini bilen, fit vücutlu bir ağabeyimizdi. Hep takım elbise ve kravat taktığı için hanımların her daim gözdesi olmuştur. Masası tam reklam bölümünün kapısına bakıyor. Reklam servisine gelen reklamcıların içinde güzel kızlar varsa, hemen yerinden fırlıyor ve kızın yanına gidip, janti bir hareketle cebinden çıkardığı kartını uzatıp, “Meyaba. Ben papayazzi. Tanışalım” demesine bütün ilan servisi çalışanları gıcık gidiyor. Özellikle de geçtiğimiz günlerde Hürriyet İlan servisinden emekli olan İrfan Sert ifrit derecesinde.
Bir gün İrfan Sert, Hüseyin Demir’i uyarıyor. “Bak eğer ilan servisine gelen ajansta çalışan kızlara bir daha böyle yaparsan, askıntı olursan bende senin yanına gelen ilk kadına bunu yaparım” diyor.
İrfan kardeşimiz, kadınları korurken bile, yine kadınlar üzerinden hesaplaşacağını söylemiş oluyor.
Her neyse, Hüseyin Demir bu, durur mu? Üç gün sonra yine aynı şeyi tekrarlayınca İrfan harekete geçiyor. İlan servisinde masasının konumu değiştiriyor ve tam Hüseyin abinin karşısına konuşlanıyor. Bir gün sonra sarışın bir kadını masada görüyor. Sarışın ama öyle ahım-şahım birisi değil. Yani İrfan’ın yolda görse, yüzüne bakacağı tiplerden albenisi olan birisi değil yani.
Ama olsun, İrfan intikam alacaktır Hüseyin Demir’den.
Bundan sonrasına biz şahidiz. Çünkü tam gözümüzün önünde koptu kıyamet.
Muzip bakışları ve yüzünde gülümsemesiyle avına yaklaşan bir leopar gibi İrfan yavaş adımlarla geldi, geldi ve Hüseyin Demir’in masasının önündeki sandalyede oturan kıza “Merhaba. Ben İrfan. İrfan Sert, sizinle tanışmak istedim” dedi.
Demesiyle birlikte Hüseyin Demir’in o an jetonu düştü ve kendisinden hiç beklenmeyecek bir çeviklikle yerinden fırladı ve kız ile İrfan’ın arasına girerek, “O olmaz, o olmaz. O benim kız kaydeşim. Kız kaydeşim” diye bağırıyordu.
Hüseyin Demir’in arkasında kalan kız kaydeş ise ağabeyinin havaya kalkan kolları altından İrfan’in yeşil gözlerine bakmaya çalışıyordu.
Manzaramız tam da buydu.
İlan servisinin neredeyse tamamı haber servisine giriş yaptı ve kahkahalar havada uçuşurken, İrfan Hüseyin Demir’in kız kardeşinden özür diledi.
Hüseyin Demir’e de bu bir ders olmuştu. Masasının yeri değiştiği gibi, uzun süre ilan servisine girmedi.
Kimse için hiç bir kötülük düşünmeyen, kalbi hep doğrudan yana olan, merhametli, mert bir karadenizlidir İrfan Sert. Sevgili arkadaşım İrfan Sert'in bu vesile ile emekliliğini kutluyorum. Yeni hayatına hoş geldin İrfan.