Geldik hafta sonuna. Başlasın eğlencemiz!

90'lı yılların sonuna doğru ülke olarak Avrupa Birliğine girmek için girişimlerde bulunuyoruz. Bu nedenle insan hakları çok önemli. Devletimiz sağ olsun bir çalıştay yapıp, kısa adı CMK olan Ceza Muhakemeleri kanunundan değişikliğe gitti. Ve karakollarda gözaltına alınan zanlının ifadesi avukatı olmadan alınamaz hale getirildi.

Çok doğru bir uygulamadır aslında. Zanlı, “Karakolda işkenceye maruz kaldım. O nedenle itiraf etmek zorunda kaldım” gibi gerekçelerin ardına sığınamaz, polisler de işkenceden yargılanmalarının önüne geçilmiş oldu. Avukatlarımızın iş yoğunluğu arttı. İnsan hakları ihlalleri azaldı.

Neyse, CMK’nın ilk uygulanmaya başladığı günlerin birisinde “Gölge” adını taktığımız şimdilerde yerinde bir caminin yükseldiği Şarampol Karakolunda nöbetteyiz. Gecenin bir vakti adamın birisi ağzının-yüzünün haşatını çıkardığı birisini yaka-paça karakola getirdi. “Bu adam hırsızlık yaparken yatak odamda yakaladım. Saatim elinde, hanımın altını ve cüzdanım cebinde” diye anlattı.

Polisler ve ben hırsızı hemen tanıdık. Yürüyüşü yaylanmış gibi olduğu için lakabı zaten “Yaylı Ali” Bildiğimiz, tanıdığımız yöremizin hırsızı. Arabası, bisikleti gibi araçları olmadığı için yaya dolaşan Yaylı Ali, Şarampol-Üçgen-Meltem-Yıldız-Altındağ-Varlık-Bahçelievler Mahalleleri arasında yani yakın mesafe çalışıyordu. Bu nedenle sık sık yakalanıyor, şarampol karakoluna misafir oluyordu. Polisler tanıdığı için zaten “Yaylı Ali hoş geldin, gel bakalım” dediler.

Bir süre sonra polis ifadesini almak üzere mecburen Baro’dan avukat talep etti. Şimdi burada ismini yazmayayım bir avukat arkadaşımız geldi. Zanlı ile yalnız konuşacağını söyledi. Polisler zaten uygulamaya tepkililer, öfleye-pöfleye “Hırsıza bir de avukat çağırıyoruz” mutsuzluğu içinde görüşmelerine izin verdi.

5 dakika sonra avukat arkadaş geldi, Başkomiser’in odasına girip “Benim müvekkilim mağdurdur.” Dedi ve yatak odasında hırsızı yakalayan ev sahibini göstererek “Bu kişiden şikayetçiyiz” dedi.

Başkomiser, polisler, ev sahibi ve biz şaşkın şaşkın avukata bakıyoruz. Avukat bey, “Evine hırsızlık amacıyla girilen bu kişi, öncelikle evinin balkon kapısını kilitlemeyerek, müvekkilimi hırsızlığa teşvik etmiştir. Bu ilk suçu. Evine hırsız girdiğini gördüğü zaman polisi çağıracaktı olay yerine. Sivil olan bu vatandaşın benim müvekkilimi yakalama yetkisi olmamasına rağmen yakalamıştır. Bu ikinci suç.” Dedi.

Finale yaklaşmıştık. Avukat bey suçları sıralamaya devam etti. “Ev sahibi olan bu kişi benim müvekkilimin kaçıp gitmesine müsaade etmemiş, evinde zorla alıkoymuştur. Yani kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmıştır. Bu yaptığı üçüncü suçtur. Üstüne üstlük, canavarca bir hisle müvekkilimi dövmüş, darp etmiştir. Bu da dördüncü suçtur. Hakkında işlem yapılmasını istiyoruz.” Dedi.

Söyledikleri tamı tamına doğruydu.

Yatak odasında hırsızı yakalayan ev sahibinin beyni döndü. “Ne diyorsun sen” dedi ama Başkomiser araya girerek “Avukat bey doğru söylüyor” deyince bunun kafa iyice karıştı. Başkomiser’e “Siz hırsıza neden avukat çağırdınız?” diye çıkıştı. Başkomiser “Yasa böyle, her zanlıya artık biz avukat çağırmak zorundayız” dedi.

Ev sahibi, karakol amirinin ne söylediğini çok iyi anlamıştı. Gözlerini kısarak yanında ayakta duran avukata döndü, avukat da ev sahibi bir şey söyleyecek diye gayri ihtiyari ona doğru döndüğünde, gerilerek bir sağ kroşe çıkardı çene altına.

Avukatı havada gördüm.

Aman Allah’ım yenim ediyorum, avukatın ayak tabanları havadaydı. Adam nasıl bir hırsla vurduysa artık.

Ev sahibi döndü karakol amiri başkomiser’e “Çağırın şimdi bana da bir avukat” dedi.

CMK Türkiye’de uygulanmadan önce toplumun hazırlanması gerekiyordu. Bir anda “Biz yaptık” denilince böyle sıkıntılar tüm ülke genelinde maalesef yaşandı.