ILIMLI SİYASET
25 Haziran 2020 Perşembe 07:27
KÖŞEBAŞI
ILIMLI SİYASET
Antalya her zaman siyaset ve bürokrasi olarak ilginç ve vazgeçilmez bir yerdir. Mesela Antalya'da bir dönem görev yapan müdürlerin veya memurların bir çoğu, başka yerlere tayin edilseler bile emekli olunca dönüp dolaşıp gelip yerleştikleri yer Antalya'dır.
Bu nedenle hangi bakanlığın bölge müdürü olursa olsun emekli olduğunuz zaman yerleşeceğiniz ve yaşamınızın geri kalanını bu şehirde devam ettireceğiniz yaşanılası kent Antalya olduğu için lütfen görevde olduğunuz süre içinde Antalya'da güzel işlere imza atmanızı dileriz. Çünkü Antalya herkes için çok özel bir yer.
Ama bazen bazı bölge müdürleri Antalya'ya garezi varmış gibi hareket etmiyor mu, işte bu beni ve Antalya'da yaşayan herkesi üzüyor.
Mesela Orman Bölge Müdürü sayın Vedat Dikici beyefendi. Kendisi Antalya'lı olmasına rağmen bakınız bu güne kadar ki icraatlarına. Var mı dişe dokunur bir icraat? Bırakın her şeyi Antalya'daki ormanları yiyip, bitiren keseli kurtlara bile bir çözüm bulamadılar. Antalya'dan Akseki'ye doğru çıkın, Çakırlar üzerinden Altınyaka'ya doğru çıkın her çam ağacının başında en az 20-30 keseli kurt yuvası var. Özel orman talep ve tahsisleriyle ilgili organizasyonu bile doğru dürüst yapamadılar. (Özel orman kurup, ağaçlandırma yapmak isteyen bir STK başkanına siz beş parasız gibi görünüyorsunuz gibi cümleler ile rencide bile etmiş) Gözle görülen icraat, Orman Bölge Müdürlüğünün önüne devasa bir kapı yaptırdı.
Benden duymuş olmayın, Vedat bey geçtiğimiz Şubat ayında alkollü olarak polise yakalanmış. Ehliyeti 6 ay kaptırmış. Demek ki sayın müdürümüz alkollü geceleri sevdiği için icraat yapmaya pek zamanı kalmamış. Vedat bey, ehliyetine Ağustos ayında kavuşacak. (Bir de kendi sosyal medya sayfasından alkollü birisinin aracının yanmasına OGM arazözleri tarafından söndürülmesi haberini paylaşmış. Sayın müdürümdeki ironi çok iyi)
İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan'ı hiç sormayın. Antalya eğitim seviyesini Türkiye ortalamasında 3.'lükten sonlara doğru getirdi. Maşallahı var. Daha öncede yazdık, müdürlük işlerini, yetkilerini adeta Eğitim-Bir-Sen'lilerle paylaşınca olacağı buydu.
Ama o bunları hiç kendine dert edinmeden, ehliyet sınavı olsun da kendime sınav görevi yazayım derdine düştü. Çünkü Gençlik Mahallesinde oturduğu çok değerli lojmanı satın alma işi ile uğraşıyordu.
Bakanlar değişir, valiler değişir ama değişmeyen tek isim İl Turizm Müdürü İbrahim Acar'dır. Tam 7 bakan değişmiş ya. Yakın arkadaşları ve üst düzey bürokratların "Hacı İbrahim" diye seslendiği İbrahim Acar beyi yolda görseniz değil bir ilin turizm müdürü, Antalya'nın turizm müdürü olduğuna kimse inanmaz. Serik protestolar ile yıkılır, Manavgat hop oturup hop kalkar, ortada İbrahim Acar yoktur, olmaz da zaten.
Ben dilimin döndüğünce anlatayım size. Bakanlık için Antalya çok önemlidir. Bu nedenle projeler, her şey bakanlık tüm gücüyle devrededir. Antalya'da ise belediyesinden tutun, tursab'a kadar, işletmecisinden, rehberine kadar turizmle ilgili herkes dört bir yandan projeler ürettikleri için Sayın Acar'a kalan tek şey yurt dışı fuarlarına katılarak gezmek oluyor. Yörex fuarında kendim şahit oldum. Bakan gelmiş, Vali beyle birlikte stand geziyor, insanlarlar, kurumlarla, dışardan gelen oda başkanları ile konuşup projeler üzerinden geçiyorlar. İl Kültür ve turizm müdürü İbrahim Acar bey Antalya standına kapağı atmış. Orada bacaklarını uzatmış , elinde koca bir hacı tespihi gelene geçeni izleme halini gözünüzün önüne getirin lütfen. Bir ara bir baktım piyaz ve ardından kabak tatlısı yedi. Ama kardeşim bir piyaz yemesi vardı ki görmeniz gerekiyordu. Masanın üstündeki piyazı çabuk çabuk nefes almadan kaşıklarken, üzerine dökmemek için masanın ortasına doğru uzanıp, kafasını adeta tabağa yapıştırmış. Öyle ilginiç yemek yeme stili vardı ki, bakakalmıştım.
Arapçasına bir şey demem, ama sorun bakalım iki kelime ingilizce, üç kelime almanca, 4 kelime fransızca bilir mi? Okuduğu son kitabın adı nedir?, en son hangi filmi izlemiştir? (Diriliş Ertuğurul'u kabul etmeyiz. Onu hepimiz izledik)
Geçelim bunları müze ve ören yerlerinin güvenlik kamera ihalesini bile ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Gerisini siz düşünün.
Hangi birisini yazalım size? Çoğu böyle
Mesela iktidar Partisinin İl Başkanı arar, "Bakın vatandaş mağdur oluyor. Sorunları bize ilettiler. Sayın müdürüm eğer olur bir yönü varsa vatandaşın ve memleketimizin zarar görmemesi için bu işi şöyle yapabilirmiyiz" diyor. Ama ardından uzun yıllardan bu yana parti yönetiminin köşe başlarını tutan bazıları çıkıp aynı bölge müdürünü arayıp "İl Başkanın söylediği konuyu es geçin. Akşama da filanca yerde nargile içelim" derse ve bölge müdürü il başkanını değil, yönetimdeki telefon açan kişinin söylediklerini dinlerse Antalya'da işler arapsaçına döner ve bölge müdürlerinin tüm yaptığı olumsuz icraatlar il başkanı ve iktidar partisinin hanesine yazılır.
Seçim zamanı gelindiğinde de vatandaş sandıkta hesabı bölge müdüründen değil, iktidar partisinden sorar.
Antalya'da daha önce Milli Eğitimden, Turizme kadar bir çok olaya "Şaşı bakış açısı ile bakılıyordu" Ama artık böyle bir durum yok.
Bence Sayın İl Başkanı İbrahim Ethem Taş'ın artık "Ilımlı siyaseti" bırakıp, "Aktif siyasete" geri dönmesi gerekiyor.