KANATLARI TAKMIŞ UÇUYOR
18 Kasım 2022 Cuma 11:13
Farabi’nin bir sözü var severim. “Uzun konuşanı kısa dinlemek lazım” diye.
14 Kasım günü VTV’den Ali Buldu’nun konuğu olan ATSO Başkanı Ali Bahar’ın uzun uzun konuşmasını dinledim.
Öffff, içim şişti valla
Çok akıcı ama uzun uzun konuştu.
Operatif güç ile spekülatif gücü birleştireceğiz dedi. Ne dediğini anlamadığım için Hazreti google’ye baktım. Türkçesi “Operatif yani biçip, diken, üreten ile Spekülatif yani ticari terim ile vurgun amaçlı gücü birleştireceğiz” demekmiş.
Antalya ticaretine çağ atlatacak ama bunu sadece seçilen meclis üyeleriyle birlikte yapmayacakmış.
Seçimle göreve gelmiş meslek komite üyelerinin yanına 10-15 tane daha profesyonel işin uzmanı kişileri koyacaklarmış. İşi bilen genç de olabilecek profesyonel kişiler ile tecrübeli komite üyeleriyle birlikte harika işler çıkartacaklarmış.
“Kimseye atıfta bulunmayalım. Kendi komitemden örnek vereyim. Benim komitem hayvancılık komitesi. İki meclis üyesi, üç komite üyesi seçildi. Bazen o beş kişi bu konu hakkında en bilgili kişi olamıyor. Sebep? Seçimler nedeniyle. Biliyorsunuz oy nedeniyle. Dolayısıyla burayı zenginleştirmemiz lazım.” diye de bir cümle kurdu.
Programın 43. Dakikasından itibaren izlerseniz kendi kulaklarınızla da duyabilirsiniz.
Benim anladığım Türkçesi şu “Biz seçimlerde oy alabilmek için yetersiz, bilgisiz kişileri maalesef meclis üyesi, komite üyesi olarak mecburen listeye yazdık. Bir de Davut Çetin’in kazandığı meclis üyeleri, meslek komiteleri var. Sözde uyumlu çalışacağız diyoruz ama elbette uyumsuzluk olacak. Bunun için paralel bir komite kuracağız. Seçilmiş meslek komiteleri çalışacak, kararlar alacak ama kuracağımız profesyonel, bilgili, yeterliliği olan ekip de beyin fırtınasıyla kararlar alacaklar. Böyle zenginleştireceğiz, menginleştireceğiz diyerek janjanlı bir sunum yapıp, bunu meclis üyelerine ve komite üyelerine kabul ettireceğiz” diyor.
Uygulanabilirliği tartışılır.
Bunu seçilmiş meclis üyelerine, komite üyelerine böyle bir anlatın bakalım size ne diyecekler?
Hele bir de Antalya’nın artık Fransa’nın Nice kenti ile yarıştığını övünerek anlatmaya girişmişti ki bereket versin Ali Buldu son anda devreye girip, “Yerli halk olarak şehir merkezini bırakın, çevre ilçelerde bile kiralık ev bulamıyoruz” deyince yanlış yola saptığını fark edip, dönüş yaptı.
“Polislere İstanbul kentinde çalıştıkları için ayrıca tazminat veriliyormuş. Tıpkı onun gibi Antalya’da görev yapan memurlara da Antalya tazminatı olabilir” gibi bir şeyler konuştu.
Eyvallah, sayın başkanım da Antalya’nın pahalı şehir olmasından dolayı yaşadığınız gururu yüzünüze oturtarak “Antalya deniz, kum güneş, ucuz gıda; ucuz konut ve emeklilerin yerleştiği şehir olarak anılıyordu. Artık Antalya kabuk değiştirmiştir ve Antalya, Fransa’nın Nice kenti ile yarışıyor” dediğiniz yerde biz nereye gidelim?
Madem öyle Fransa’nın Nice kenti ile yarışıyoruz. Çalışan işçilerinize de Nice kentinde sizinle aynı ayarda olan bir işletmede ne alıyorlarsa aynı ücreti ve sosyal hakları da verseniz.
Emekliyim ve geçinemiyorum diye, doğup büyüdüğüm ve emekli olduğum bu kenti terk mi etmem gerekiyor?
Öyle bir söylediniz ki, öyle bir cümle kurdunuz ki, kendimi çok gereksiz, Antalya’da yaşamaya layık olmayan “Parasız insan, gereksiz insan” gibi gördüm.
Sayın başkan hani basın toplantısında demiştiniz ya, “OSB bir kanadımız, ATSO ikinci kanadımız olacak ve Antalya’yı uçuracağız” demiştiniz ya.
Hah, işte. Siz şimdi o iki kanadı takmış kendiniz uçuyorsunuz.
Haberiniz olsun