KISIRLAŞTIRMA DERHAL BAŞLATILMALI
10 Mart 2022 Perşembe 11:42
Birkaç gündür haberlerde rastlıyorum, yüreğim kaldırmayacak diye okuyamıyordum. Bu gün sabah nihayet haber yine önüme düşünce okuma cesaretini gösterdim.
Okudukça boğazım düğümlendi. Okudukça gözlerimden yaşlar süzüldü.
Olay Serik ilçesine bağlı Belek Mahallesi'nde geçtiğimiz Cumartesi günü sabah saatlerinde meydana gelmiş. 9 yaşındaki Mahra Melin Pınar, evlerinin yanındaki boş bir araziye geldiği sırada başıboş köpekler tarafından kovalanınca, yola fırlamış ve tam o esnada yoldan hızla geçen bir kamyonun tekeri Mahra'nın sağ bacağının üstünden geçmiş.
Bir fotoğraf var. Küçük kız can havliyle asvaltın ortasında bağırırken, kamyon tekerinin altında parçalanan bacağı az ilerisinde.
Hastaneye kaldırılan küçük kızın bacağı kesilmiş ve hemen ardından kalbi durmuş. Doktorların uzun uğraşları sonunda hayata döndürülen kız çocuğunun beyin ölümüyle ilgili çeşitli haberler var.
Ama bir yerde babası, kızının kalbinin durduğu haberi verilince “Dön yavrum babana, dön kızım annene” diye feryat ettiğini ve kızının onunu sesini duyarak geri döndüğünü anlatıyor. Babası bir umutla “Hayata dönsün de ben onun eli olurum, ayağı olurum” diyor.
Sokakta 10’ar- 15’şerli gruplar halinde dolaşan sokak köpekleri artık insanların yaşamları için tehlike arz etmeye başladı.
Bu kadar köpek nasıl oldu da sokaklara hakim oldu?
Kedi ve köpekler için mama üreten firmalar var. Bu firmalar daha fazla ürün satmak ve daha fazla para kazanmak için sokak hayvanlarının üremesi gerektiğini fark ettiler. İkinci aşama ise bunlara acıyan, üzülen gerçek hayvan severlerin merhametleri yüreklerine seslenmeleri gerekiyordu ki, kedi ve köpek mamalarını satabilsinler.
Mama üreten firmalar sosyal medya ekipleri kurdular, özellikle basında filan kendisini hayvan sever olarak gösteren kişileri buldular. Bunlara önceleri hayvanlar için destek olduklarını söylediler, ama daha sonradan bu tiplere maaş bağlayıp, kedilerin ve köpeklerin kısırlaştırılmasına karşı gelerek eylemler yaptırdılar ve her yaptıkları eylem için prim vermeye başladılar.
Primli-maaşlı hayvan severler, firmaların ve kendilerinin daha fazla para kazanabilmesi için sokakta yaşayan köpeklerin-kedilerin daha çoğalması için “Onların da çiftleşmeye ve üremeye hakkı var” diyerek sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına karşı geldiler.
Buna çözüm bulmak isteyen belediye görevlilerinin canlarına okudular. Bizim basın camiasının yardımıyla primci ve maaşlı sosyal medya hayvan severleri öyle kısa sürede organize olup, öyle çok tantana kopardılar ki, belediye başkanları artık bunlardan adeta tırsıyorlar.
Mama firmalarından destekli, primci, maaşlı hayvan severler bir de sanki dünyada sadece kedi ve köpekler hayvanmış gibi algı yaratıyorlar ortaya.
Geçtiğimiz yıllarda Şükrü Ağırman isimli meslektaşımız annesi rahatsızlanınca oyalansın diye tavuk almış. Yaşlı kadın her sabah kalkıp, isimler verdiği tavukları ile oyalanıyor. Bir gün sokak köpekleri bahçeye dalıp, 20-30 kadar tavukların hepsini telef edince, Şükrü Ağırman sosyal medyadan bu fotoğrafları yayınlayıp isyan etmişti.
Ohooo, kedi ve köpek maması üreten firmaların fonladığı primci ve maaşlı hayvan severler, tavukların da hayvan olduğunu es geçip, Şükrü kardeşimize sosyal medyadan söylemedik laf bırakmadılar.
Elbette tüm hayvan severleri, hepsini aynı kefeye koymayalım.
Gerçek hayvan severleri bir kenara alalım. Kedi-köpek maması üreten fabrikalardan, firmalardan primci ve maaşlı hayvan severler, akşama kadar evde oturup, klavye başında sokak hayvanlarına yardım etmeye çalışan, yanlış bir şey olduğunda “Bu böyle olmaz” diyen gerçek hayvan severlere de zaman zaman saldırıp, canlarından bezdiriyorlar.
Antalya basınının Yeşim ablası ve gerçek bir hayvan sever olan Yeşim Ersoy geçtiğimiz günlerde çok güzel bir tespitte bulundu. “Bazen öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki anlatılamaz. Köpekten korkana, evladı için endişelenen annenin duygularını görmezden gelip, tüm uzlaşma çabalarına kapıları kapalı ve kendilerine hayvan sever diyen bazı insanlar nedeniyle maalesef yine hayvanlar zarar görüyor. İnadına insanların üzerine giden bu gibi olaylar nedeniyle vatandaş karşısındaki uzlaşmaz kendisini havyan sever olarak tanımlayan kişiye zarar veremeyince, onun beslediği sokak hayvanlarına yöneliyor, onlara zarar veriyorlar.” Dedi.
Ne kadar haklı!
Zarar gördüğüne inanan insanlar, nedeni olarak gördüğü hayvanların canına okuyor. Bu da çok yanlıştır. O köpeğin hiçbir günahı yoktur. Ama bunun sorumlusu ise empati yeteneğinden uzak havyan maması üreten firmaların fonladığı, prim verip, maaşa bağladığı kişilerdir.
Bakın, evladının parçalanmış ayağı ile çığlık attığını gören bir babayı hiç kimse tutamaz.
Köpeklerin saldırdığı bir çocuğun annesine “Köpeklere zarar veremezsin” diyerek evladının parçalanmasını izlemesini bir anneden hiç kimse bekleyemez. “Ama onlar da can taşıyor” diye çemkiremez. Zaten o anne elleriyle parçalar köpeği.
“Avrupa ülkelerinin hiçbir yerinde sokaklarda köpek yok” diyerek avrupayı öven bazıları kendi ülkemize gelince “Hayvanların da üreme hakkı var” diyerek ahkam kesemez.
Çok beğendiğimiz Avrupada köpeği olandan vergi alınıyor. Bir köpek edinmek istediğinizde tıpkı evlat edinme prosedürleri uygulanır. Evinize bakarlar bir hayvanın yaşayabileceği bir alanın var mı? Gelirine bakıyorlar havyanı gerektiği şekilde besleyebilecekmisin? Diye. Psikiyatriden rapor alıyorsun, psikolojisi düzgündür diye.
İnsanlar, sokaklara, apartman kapı önlerine, boş arazilere evdeki yemek artıklarını, kasaptan aldıkları ciğerleri, kemikleri ve mamaları dökerek halk sağlığını tehlikeye atacak davranışta bulunamazlar.
Çıkın bakın Antalya sokaklarına. Caddeler kemik artıklarından, apartman girişlerinde makarna artıklarından, refüjlerimiz ise kedi-köpek kakasından geçilmiyor.
Bu mudur bizim havyan severliğimiz?
Bunun çözümü, tıpkı insanlarımızda uygulanan doğum kontrol yöntemidir.
Belediyeler çok hızlı bir şekilde sokak hayvanlarına yönelik kısırlaştırma işlemini gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunun çözümü budur arkadaşlar.
500 bin köpeği per perişan, yarı aç, yarı tok yaşatmaya çalışmak mı daha iyi yoksa, bize yakışan şekilde örneğin 350 köpeğin en iyi şartlarda dolaşması mı iyi?
Açlıktan karnı birbirine yapışmış bir köpeği gören hangi insanın vicdanı sızlamaz?
Tekrar ediyorum, bunun çözümü sokak hayvanlarına yönelik doğum-kontrol yani kısırlaştırma işleminin derhal başlaması gerekiyor.