Ankara kulisleriyle ilgili yazabileceğim kadar açık şekilde sizleri bilgilendirmeye çalıştım. Daha geniş ve daha kapsamlı bilgileri yeri ve zamanı geldikçe sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Şimdi gelelim, bu günkü köşe yazımıza.

Efendim, bendeniz Ankara seyahatinden döndüğüm sırada kapımda muhtara bırakıldığına dair bir tebligat bilgisi aldım. E devlet üzerinden resmi bilgilerimi kontrol ettim. Hakkımda açılan yeni bir dava yok. 2015 yılından kalma ve benimle hiçbir ilgisi alakası bulunmayan Mersin’de açılmış bir tazminat davasının bilgisi haricinde bir konu yok. O davada ise hiç tanımadığım birisinden tazminat kazanmış ve alacaklı görünüyorum. Muhtemelen TC kimlik bilgilerinin yanlış girilmesinden kaynaklanan bir durum.

Her neyse, sabah erken saatlerde yola revan oldum ve Liman mahallesi muhtarımızın kapısına dayandım. Sağ olsun Mahir muhtarımız ilgilendi ve birkaç saniye içinde Elmalı Sulh Ceza Mahkemesinden gelen mahkeme kararını elime vererek, fiilen tebliğ etmiş oldu.

İçimden “Bu da nerden çıktı şimdi. Kesin Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk aleyhine yazdığım bir yazı nedeniyle haberim olmadan cezaya mahkum herhalde” diye canım sıkılarak evrakı açtım.

Okudukça yüzümdeki o can sıkıcı, nemrut halim giderek, istemsizce oluşan dudaklarımdaki gülümsemeye yerini bıraktı. Eğer Liman Mahalle Muhtarlığının bulunduğu kaldırımda beni birileri gördüyse içlerinden “Deli lan bu” demişlerdir.

Efendim sizleri daha fazla merakta bırakmadan kısaca özetleyeyim. Bendeniz “Ailenizin sokak gazetecisi” olarak Kumluca Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Köleoğlu ile ilgili olarak birkaç yazı kaleme almıştım. 16 Şubat 2021 tarihinde “YEDİĞİ ALMAN MALI, OTURDUĞU İSVEÇ” başlıklı yazımda “CHP'li Başkan Köleoğlu, Kumluca'lı esnaftan alış-veriş yapmak yerine ayda bir veya 15 günde bir Antalya şehir merkezine gelerek Alman markası olan büyük gros marketine gidiyor ve belediyenin İş Bankasına ait kredi kartıyla alış-veriş yapıyor.

Kayıtlardan öyle anlaşılıyor çünkü. Makarnasından, top kek'ine, pudinginden, pirincine, bulgurundan, şehriyesine, temizlik malzemesinden, bu günlerde zam şampiyonu olan ay çiçek yağına kadar ne varsa alıyor. Başkanım-Sultanım Kumluca gibi tarım ve meyve bahçelerinin içinde şeftali-muz gibi meyveleri bile neden gros marketten satın alıyor onu da anlamış değilim.

Her neyse burada yazamayacağım sayfalar dolusu alış-veriş listesinin tamamını Sarnıçtepe diye belediyenin bir şirketine fatura ediyor.Sayfalar dolusu faturalardan anladığım kadarıyla bor cam kaseler, köşem kapaklı sürahi, elektronik mini ev aletleri, tava, extra tava (Extra tava ne oluyorsa artık) döküm mangal ızgarası gibi ne varsa artık. Ahşap mutfak aksesuarları gibi aklınıza ne geliyorsa alınmış. Bunun yanı sıra bir de okey takımı alınmış.

ŞORT BİLE BELEDİYEYE FATURA EDİLMİŞ! Hadi hepsini geçtik de sayın başkanım-sultanım koltuk altına sıktığınız deodorant, üzerinize giydiğiniz renkli şort ve terlik bile belediyenin şirketine fatura edilir mi?

Alman gros marketten çıkıp, geçmiş başkanım İsveç'in en ünlü mobilya ve aksesuar mağazasına İkea'ya. Masa, koltuk takımı, kanepe, resim çerçeveleri, minderler, yastıklar bunların hepsini anlarım da kokulu mum ne oluyor ya hu?

Başkanım belediye şirketine fatura ettiğiniz midyat bulgurları, pudingeler, tarçın kabuğu, nutella, kangal sucukları yiyip bitirdiğiniz farz edelim. Fatura edilen pişirme kağıtları ile de malzemeleri pişirdiniz. Gazozları, meyveli sodaları içtiniz. Çerezleri çıtır çıtır çıtırdattınız. Ailecek temizliğe düşkünsünüz. Anladık. Saç dökülmesini önleyici şampuanı ile saçlarınızı yıkadınız. Mineral duş jeli, bebe şampuanı, 3 katlı tuvalet kağıdı, çamaşır deterjanı, temizlik malzemelerini de kullandınız. Güneş yağlarını yüzünüze sürdünüz. Nemlendirici kremleri de kullandığınızı kabul edelim. Islak havlular ile narin ellerinizi sildiniz. Ama diğerlerini mutlaka ama mutlaka zimmete kaydetmeniz gerekiyor.” Demişim.

Başkanım-Sultanım da bu yazımda kendisine hakaret edildiğini iddia ederek Kumluca Cumhuriyet Savcılığına hakkımda suç duyurusunda bulunmuş.

Belediyede görevlendirdiği çakma belediye başkan yardımcısını yazdığım yazıdan hiç bahsetmemiş ama.

Her vatandaş haksızlığa uğradığını düşündüğü anda, kendisine hakaret edildiği var saydığı anda, her medeni vatandaş gibi hakkını adliyede arayabilir. Bu gayet normaldir ve nitekim Sayın Köleoğlu’da hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Hakkımda yaptığı suç duyurusunun bir başka anlamı daha vardı. Çevresinde yanında,yöresinde, sevenleri elbette bunları yazdığım için bana tepki gösteriyor. Toplasa basın mensuplarını ve “Bunlar yalan kardeşim, bu gazeteci yalan yazıyor” deseydi eğer ben de çıkar elimdeki faturaları kendisine takdim ederdim. “Bu alış verişi ben yapmadım. Şirketin yetkilisi yapmış” derse eğer girdiği gros marketlerin güvenlik kamera kayıtlarını mahkeme kararı ile istetirim. Bunu geçelim, Sarnıçtepe şirketinin yetkilisi de çıkıp demeyecek mi “Tamam ekmek parası için çalışıyoruz ama başkan yediğin pudinglerin, giydiğin şortu da benim üzerime yıkma” diye.

Savcılığa yaptığı suç duyurusunda yukarda yazdığım hiçbir şeyi yalanlamıyor ama kendisine de hakaret edildiğini iddia ediyordu. Kumluca Savcısı yaptığı incelemede yaklaşık 5 sayfalık bir takipsizlik kararı yazmış ki, kararı okurken savcı beyin bu kadar kapsamlı ve hukuk fakültelerinde ders niyetine okutulacak şekilde karar yazdırmasına şaşırdığımı itiraf edeyim. Sayın Savcı kararında ‘Gazetecilik evrensel kurallarından’ girmiş, dünyadan görülen ünlü basın davalarından örnekler verip, ünlü düşünürlerin sözlerine de yer vererek hakkımda takipsiz kararı vermişti.

Ben bu kararın üzerine hiçbir şey yazmadım. Adalet arayan bir belediye başkanına hakkını aradı diye söz mü söylenir.

Ancak bundan sonra önemli, artık kim girdiyse aklına Sayın Köleoğlu bu karara itiraz ediyor. Nereye? En yakın ve yetkilendirilmiş olan Elmalı Sulh Ceza Hakimliğine.

Elmalı Sulh Ceza Hakimliği dosyayı inceliyor ve mahkeme hakimi de 4 sayfa olarak hazırladığı kararında yine demokrasi, gazetecilik ve hukuk dersi verir gibi açıklamalı olarak benim açımdan harika bir karara imza atıyor. Ve sonucunda Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Köleoğlu’nun itirazını reddediyor.

Şimdi ne olmuş oluyor?

Ben söyleyeyim.

Kumluca Belediye Başkanı Sayın Mustafa Köleoğlu’nun yukarda yazmış olduğum ayağına giydiği terliğinden, şortuna kadar, hassas cildi için aldığı kremleri, saç dökülmesini önleyen şampuanları, çocukları için aldığı bebe şampuanlarını, makarnaları, pudingleri, oturma organını koyduğu minderlerin parasını belediyeye ödettiğine dair yazımda bahsi geçen ne varsa mahkeme kararı ile tescil edilmiş oldu.

Eğer birileri bu arkadaşı uyarmış olsaydı, yaptıkları mahkeme kararı ile tescil edilmezdi. Çevresinde “Başkan bu gazeteciye haddini bildirmek lazım” diye gaz verenlere karşı “Kardeşim savcılığa suç duyurusunda bulunduk, takipsizlik kararı çıktı. Ben bu adalet mekanizmasını da anlamıyorum. Daha ne yapalım” diyebilirdi. Ama şimdi durum değişmiş oldu.

Başkanım-Sultanım Sayın Köleoğlu, duyduğum kadarıyla yüklüce para ödediğiniz gazeteciler, İl yönetiminde-partili sosyal medyacılarınız var. Yetmedi hukukçu arkadaşlarınız da var. E bir soraydınız ya, “Mahkeme itirazımı redderse ne anlama gelir? diye. Eğer siz sorup onlar da aksi yönde “Başkanım kazanırsınız verin mahkemeye” dediyse, siz yüklüce ödeme yaptıklarınızı bir sorgulayın bence.

Başkanım-sultanım bu günlük size ayırdığım yazının sonuna geldim. Yengeyi de belediyenin hesaplarını tutturacağım, kontrol ettireceğim diye fazla yormayın. Ayrıca yengemize de hürmetler, selamlar.

Unutmadan, ben ömrümün 26 yılını bir fiil adliyede geçirdim. Hakaret etmeden bir yazı kaleme almasını az-çok bilirim. Sizinle şahsi alıp-veremediğim olmadığı için asla hakaret etmem. Eğer doğru bildiklerimi yazmaz isem mesleğime saygım kalmaz.