Eveet yeni bir haftaya başlıyoruz ve iyi bir hafta geçirmenizi diliyorum.

Geçtiğimiz haftanın en önemli gündemi Antalya Büyükşehir Belediyesinin işletmesini TÜRGEV’e devrettiği yurtla ilgili alınan meclis kararını konuştu. CHP’de bu konuyla ilgilenenler, TÜRGEV haberlerinin üzerinde dans etmeyi seven meslektaşlarımız, okuyucu çekmeyi başaran haberlere imza atanlar, partinin dönemin il başkanının kendisine verdiği görev gereği, dilekçeyi yazıp eline verilenler, mecburen yaptığı itirazı siyasi merdiven olarak kullanmaya, kendisine tarihi pay çıkarmaya kalkanlar büyük bir mutlulukla paylaşımlar yaptılar.

Hele Dursun Gündoğdu! Meclisin aldığı karar onu tatmin etmemiş, daha da “Muhittin Böcek neden twit atmadı” diye sayfalar dolusu yazı yazmış.

Bundan şunu anladım, Dursun Gündoğdu ve onun avanesi, etkileşimi altında kalanlar karşısında Muhittin Böcek şanlı direnişine devam ediyor.

Elbette bizim halkımızın çok önemli bir özelliği vardır. Bir gazeteci belediye başkanı, vali, yetkili birisi yani kim olursa olsun birisinin aleyhine bir haber yapmaya başlarsa eğer, o kişinin en yakınındakiler bile gazeteciye haber uçururlar “Şunu da yaz, bu başkanın şöyle bir işi de var” diye.

Sonra o haber uçuranlar belediye başkanıyla bir araya gelirler ve hep birlikte “Bu sana yapılır mı başkanııııım. Öl de ölelim, vur de vuralım” diye hep birlikte gazetecinin geçmişine küfür ederler.

Şunu söylemeye çalışıyorum. Bir gazeteci olarak elbette şahsi ve kişisel kazanımları için Muhittin Böcek’e diz çöktürmeye çalışan, anlaşma masasına oturtmaya çalışan Dursun Gündoğdu’nun yaptıklarını ve yapacaklarını asla kabul etmiyor ve ret ediyorum.

Ancak Sayın Muhittin Böcek’de düşmanlarını yakın, dostlarını uzak tutmaya başladı. Size ne geliyorsa işte o uzak tutmaya çalıştığınız dostlarınız veya “Akrabam, yıllardır omuz omuza yürüdüğüm insan” dediğiniz kişiler de meşrepleri gereği önce sizi satıyor, sonra da “Ben başkanın yanındayım” diyorlar.

Bakınız şu anda size destek veren Antalya’da bir tane gazeteci veya medya kuruluşu gösterin bana. Buna yıllardır her dediğini yaptığınız, bu günlere gelmesinde oldukça katkı koyduklarınız da vardır, eşini, kızını, oğlunu işe aldıklarınız, belediyenin şirketlerinde yöneticilik verdiğiniz de dahildir.

Belediyedeki yöneticiniz olan bu arkadaş siyasi kazanım elde edebilmek için “Mutlaka ismimi de yazın” diye belgeleri medyadaki arkadaşlara servis yaptığını herkes biliyor.

Şimdi dönelim TÜRGEV’e

Öncelikle şunu belirteyim TÜRGEV’den hiç kimse ile görüşmedim. Hiç tanıdığım yoktur. Bu güne kadar hiçbir bağlantım da olmamıştır. Altta yazacaklarımı ona göre okuyunuz lütfen.

Daha önce de yazdım bir kez daha yazayım. TÜRGEV o binayı amacına uygun olarak kullanıyor. Orada üniversiteye giden maddi durumu el vermeyen kız öğrenciler kalıyor. Yani itiraz ettiğimiz üzere özellikle kız öğrencilerin cemaatlerin veya terör örgütlerinin eline düşmesin diye kurulan vakfın yurdunda kalıyorlar. Yani tam da toplumun çoğunluğunun istediği üzere bir yurt.

Peki neye itiraz ediyoruz? AK Partili Menderes Türel yurdu encümen ve meclis kararıyla TÜRGEV’e verdi diye.

“Kılıçdaroğlu TÜRGEV’e verilen yurtları geri alacağız” dedi “CHP’li Muhittin Böcek neden almıyor?” Öyle mi?

Tıpkı uygulamalarına itiraz edilen iktidarın uygulamalarını aynen siz yapmak istiyorsunuz. Bunu yapmayanı da, yasalar karşısında temkinli davrananları da tefe koyuyorsunuz.

O yurt yasa dışı bir şekilde mi verildi TÜRGEV’e?

Hayır!

Öyle Menderes Türel “Ben verdim oldu” şekliyle olmadı o işler. Önce meclise geldi, komisyona sevk edildi. Komisyon karar verdi, encümen karar verdi, meclisten geçti. Bunun gibi bir çok yasal süreçlerden geçerek devredildi.

Peki bu encümen kararı ortada hiçbir şey yokken, yani yurt binası restoran olarak değil, amacına uygun kullanılıyor ve ortada hiçbir yasal gerekçe yokken iptal edilebiliyorsa, bundan sonra Muhittin Böcek’in meclis oylamasıyla aldığı tüm kararlar iptal edilebilir!.

Böylece bazı imtiyazlı CHP’lilerin veya İYİ Partililerin elde ettikleri kazanımlar yine hiçbir gerekçe gösterilmeden siyaseten iptal edilebilir! Öyle ya, Ak Parti bunu siyaseten verdi iddiasıyla, siyaseten geri alıyorsanız önümüzdeki süreçte de CHP’li ve İYİ Partili kodamanlara yönelik verilen imtiyazlar da geri alınabilir.

Peki nerde kaldı devlette devamlılık?

Ben size ne olacağını şimdiden söyleyeyim. Zor alırsınız!

Tıpkı Konyaaltı Sahil Projesinde olduğu gibi o yurdu hiçbir gerekçe göstermeden geri almaya kalkarsanız hukuk ve yargı size gereğini öğretir.

Aaaa, elbette siz işinize gelen yargı kararını beğenir onay verirsiniz, beğenmediğiniz bir yargı kararı ortaya çıkarsa “İktidarın hakimi, savcısı böyle karar verdi” diyerek mızıkçılık yaparsınız.

NOT: Siyasi kulislerde, Muhittin Böcek’e vekaleten meclisi yöneten Metin Altunbaş’ı Ak Parti İl Başkan yardımcılarından birisi telefonla aradığı ve “Meclisi çok güzel yönettiniz” diye tebrik ettiğine yönelik bir mavra dönüyordu. CHP çevresinde konuşulan bu mavranın doğru olup olmadığını sormak üzere Konyaaltı Meclis üyesi Metin Altunbaş’ı aradım. Altunbaş böyle bir şeyin olmadığını söyledi.

Ama ismi geçen kişinin Ak Parti İl Başkanı olmak için can attığını ve gece yarıları elinde simit çuvalıyla kütüphaneleri gezerek Z kuşağına ulaşabilme adına simit dağıttığını hepimiz biliyoruz.

Hakkında hayırlısı olsun