1
  • BIST 9006.55
  • Altın 3060.438
  • Dolar 34.2719
  • Euro 37.2152
  • Antalya 20 °C

NE DEDİYSEK O OLDU

Teslime Tosun

NE DEDİYSEK O OLDU

 

Bu yazıyı yazmadan önce çok düşündüm. Ama yazmam gerektiğine karar verdim. Öncelikle Diyarbakır’a ataması yapılan Sayın Yüksel Arslan’a yeni görevinde başarılar diliyorum.

 

3 Eylül günü “Milli Eğitim Müdürlüğünde nöbet değişimi” başlıklı bir yazı kaleme aldım ve o gün Sayın İl müdürü Arslan’ın görevden alınarak yerine Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Er’in atanacağını yazmıştım. O günkü köşe ve diğer Milli eğitim ile ilgili yazılarımın altında yapılan yorumları lütfen okuyunuz. Küfür ve hakaret olmadığı süre içinde benimle ilgili olanları da sansürsüz onaylıyorum. Orada beni dedikoducu, bana söylenenlerin yalan, benimde bu yalanlara ortak olduğum, yazdığım hiçbir şeyin doğru olmadığını ve hatta birisi daha ileri giderek birilerinin maşası olduğumu yazmıştı. Bu yorumların tamamını benim onayımdan geçerek orada yayımlanıyor.

 

Eleştirilere sonuna kadar açığım. Eleştiri olmaz ise kendimi bir matah zannetmeye başlarım.

 

Ama lütfen müsaade edin azıcık o yorumları yapanlarla ilgili biraz kafa bulayım.

 

Ee ne oldu yarenler?

 

Tamam ben yazımı hazırladığım sırada İl Müdürü Sayın Yüksel Arslan’ın da görevden alındığından bilgisi yoktu. Ben olsam da görevden alındığımı bir gazetecinin köşe yazısından öğrensem çok bozulurdum. Hatta ilk birkaç gün kendisine tebliğ edilmeyince herkeste bir (Acaba?) oldu. Ama ben emin olduğum için yapılan yorumlara cevap vermedim.

 

O gün yeni müdürün ismini de yazdım. Sayın Hüseyin Er’e hitaben “Ama gelecek olana iki çift lafımız olsun. Sayın Hüseyin Er beyefendi aldığım bilgiye göre eğer atamanız gerçekleşirse, lütfen adaletli ve vicdanlı olun. Elbette ki camiayı benden daha iyi tanıyorsunuz. Milli Eğitim Camiası çok büyük bir aile. Ancak bu camia geçtiğimiz 3-4 yılda çok yıprandı.

 

Sırtınızı Sayın Dış İşleri Bakanımıza dayayıp, “Astığım astık, kestiğim kestik” yaparsanız bu camia sizi asla kabullenmez. Orta yolu bulmanızı, serinlik ve sakinlikle müdürlük yapmanızı umut ederim. Belki gerçekten çok başarılı bir il müdürü olacaksanız, bilemiyorum.

Haddime değil ama öncelikle adaletli ve vicdanlı bir insan olursanız o camiadaki kırgın, yıpranmış ve huzursuz öğretmenlere, öğrencilere, ailelere yeterde artar bile.

 

Bu vesile eğer bu gün atamanız gerçekleşirse hayırlı uğurlu olsun. Başarılar diliyorum. Çünkü sizin başarınız Antalya’daki çocukların başarısı demektir.” Demişim ve bunu aynen yeniden tekrar ediyorum.

 

Ben yazıyı kaleme aldığım dakikalarda Alanya’dan gelenlerle birlikte büyük bir kalabalıkla Hüseyin Er alkışlar eşliğinde müdürlük koltuğuna oturdu. Bana göre çok sakil davranışlar. Ancak halefi Yüksel Arslan devir teslim ritüeline katılmadı. Herhalde eski müdürümüz satın aldığı lojmanından eşyalarını toplamakla meşguldü. Olabilir. Pandemi dönemidir. İnsanlık halidir.

 

 

EĞİTİM BİR-SEN

 

Eğitim Bir-Sen’in Mustafa Çoban dönemindeki önceki harcamalara imza atan bu günün başkan koltuğuna oturan saygıdeğer başkanı Eyüp Bülent Miran geçtiğimiz günlerde Kepez İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüdai Vural beyi ziyaret etmiş. Orada konuşulanları çok merak ediyorum.

 

Sayın Başkan, “Yahu biz seni görevinden ettik, yıllarca seni mahkeme kapılarında süründürdük. Kusura bakma” filan demiş midir? Zannettem. Dese dese “Birliğimiz bozulmasın. Geçmiş geçmişte kalsın, sosyal medya üzerinden birbirimizi yıpratmayalım. Sen efendi ol, kıpraşma. Yerinde kal bizde sana dokunmayalım” demiştir diye tahmin ediyorum. Ama tabi benim yazdığım gibi değil de, daha usturuplu, daha resmi dil kullanılarak söylenmiştir.

 

Saygıdeğer Başkan, birde emekli Memur-Sen’e ziyarette bulunmuşsunuz. Oradaki fotoğrafınızı gördüm. Sanki, ne bileyim böyle yaramazlık yapmış çocuk gibi fotoğraf karesinin en sonuna sizi oturtmuşlar. Hüseyin Akça, fotoğrafta “Bu mekanın sahibi benim” diyor.

 

Bakın sendikada işler kötü. İlçe temsilcilerinin artık burnuna kadar geldi. Önceki dönem yapılanların sorumluluğunu alıyorsanız ona göre davranın. Haddime değil ama özeleştirinizi yapın ve kenara çekilin.

 

Bana gelen bilgilere göre sendika artık çöküş sürecinde. Bir an önce toparlanması gerekiyor. Onca üyesi bulunan sendikanın etkisiz eleman olmasına kimsenin tahammülü kalmadı. Önceki yaptığınız ödemelerin hesabını öğretmenlere henüz veremediniz. Mustafa Çoban tek başına harcamadı o kadar parayı. O ödemelerin altında sizin imzanız vardı. Ben üç-beş tanesini yazdım. Ama biliyorum ki daha fazlası var. Şu anda harcamalara azami dikkat kesilme olayına siz mali işlerden sorumlu iken yapacaktınız. Havaya savrulan paralar gittikten sonra siz kesenin ağzını sıkmaya çalışıp, “Bakın ben ne kadar titiz davranıyorum” imajı vermeye çalışmanızı hiçbir sendika üyesi yemiyor.

 

Böyle devam ederseniz daha çok yıpranacaksınız. Benden söylemesi.

 

NOT: Yüksel Arslan’ın gitmesine en çok üzülen Orhan Özbek ve Yakup Hoplar hocalarımız, Arslan’ın veda yemeğinde ağlamamak için kendilerini zor tutmuşlar. Yemeğe katılanlardan bana gelen bilgilere göre Orhan Özbek bey’in bir ara yani veda konuşması sırasında alt dudağı titremiş, gözleri dolmuş. Uzaklara çook uzaklara bakıp, alt dudağının titremesini önlemek için ısırmış. Ara ara burnunu çeken Orhan Özbek ile Yakup Hoplar hocamızın bu duygulu konuşma sırasında gözlerini önlerindeki yemek tabağına dikip uzun uzun dalmış gitmişler. Valla bu duruma bende üzüldüm. Yüksel Arslan bey bu iki hocamızı yanına alıp Diyarbakır’a mı götürse acaba?

 

 

 

 

Bu yazı toplam 5995 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 29
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Antalya Haberal | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.