Dün bir arkadaşla oturuyoruz. İş insanı Dösiad Başkanı Gültekin Gencer aradı.
Hoş-beşten sonra İdris Özyol ile aramın nasıl olduğunu sordu. Anladım bir sorun vardı. “İyidir aramız. Bu güne kadar İdris abiyle ilgili bir sorun yaşamadım. Siyasi dünyalarımız farklı. Ben devletçi bir yapıya sahibim. Yani görüşlerimiz taban tabana zıttır ancak meslektaş olarak her daim dayanışma içindeyizdir. Konu nedir?” diyerek ağzındaki baklayı çıkarmasını bekledim.
Olayı kronolojik olarak anlatmaya başladı.
Ebru Küçükaydın ve İdris Özyol’un sahibi olduğu internet haber sitesinde kendisiyle ilgili bir haber yayınlanmış ama aslında bu haberin yalan olduğunu belirti. Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor.
Ebru Küçükaydın’ı aradığını “Böyle bir haberi nasıl yaparsınız. Eğer dayak yiyip, karakolluk olduysam sormazlar mı adama karakol kayıtlarını? Sizin bu olaylar ‘yaşandı’ dediğiniz gün eşim yanımda ve tatil köyündeyiz. Eşim sosyal medyaya fotoğraf koyuyor. Bu yazılanların ‘oldu’ dediğiniz gün eşim yanında olmasa ve bunlara inansa benim yuvamı dağıtacaktınız. Böyle yalan ve iftira dolu haberi yaptığınız için size dava açacağım” diyor.
Gencer’in anlattığına göre Ebru Küçükaydın “Benim olaydan haberim yok. Bu haberi İdris Özyol yaptı. Ben artık gazetecilik yapmıyorum, siyasetle ilgileniyorum. Zaten bu İdris Özyol bana sürekli zarar veriyor. Onun yaptığı haberler yüzünden sıkıntılar yaşıyorum. Şimdi hemen seninle konuşurken haberi yayından kaldırıyorum” diyor ve Gültekin Gencer’le ilgili haberi gerçekten de yayından kaldırıyor.
Ama Gencer işin peşini bırakmıyor. Akabinde hemen arıyor İdris Özyol’u. “Benimle ilgili böyle bir yalan haber yapıldı. Durduk yere böyle iftira dolu bir haberi sen yapmışsın. Neden böyle bir haber yaptın ve sana böyle bir haberi kim verdi?” diyor.
İdris Özyol ise olaydan haberi olmadığı için “Benim öyle bir haberden bilgim yok. Olayı da bilmiyorum. Böyle bir haber de yazmadım” diyor.
Gencer, hemen ardından yeniden Ebru Küçükaydın’ı arıyor. “İdris Özyol haberi kendisinin yapmadığını ve konudan haberi olmadığını söylüyor. Ben bu saatten sonra bu haberi size kimin yaptırdığını öğrenmek istiyorum. Bana bu haberi kimin yaptırdığını söyleyeceksiniz” diyor.
İyice köşeye sıkışan Ebru Küçükaydın ise “Ya bizim İdris kimi koruyor bilmiyorum. Senin ismin CHP’den Döşemealtı Belediye Başkanlığı için geçiyor. Turgay Genç’ veya çevresinden olabilir” diyor.
Hemen ardından ise “Galiba Teslime Tosun’u da korumak için haber kaynağını söylemek istememiştir” diyor. Gencer ise “Teslime Tosun ne alaka? Konuyla ne ilgisi var? Nerden nereye geçtin” diyor
Küçakaydın ise “İdris ile Teslime Tosun’un arası iyidir. O’da Döşemealtı’lı biliyorsunuz. İdris’e bu haberi o yaptırmış olabilir ve İdris Özyol’da Teslime Tosun’u korumak için ismini vermemiştir. Ama haberi İdris Özyol yaptı” diyor veya buna benzer cümleler kuruyor.
İşte bunu söylediği anda “Höh” demişim.
Gültekin Gencer, anlattığı sırada ben konuyu nereye getirecek diye beklerken sonunda bunları duydum. Sinir tepeme çıktı, beynimde şimşekler çaktı.
Gayri ihtiyari olarak “H.s.tirsin ordan” demişim.
“Kendime ait bir internet haber sitem var. Böyle bir haber olsa kendim yaparım, neden İdris Özyol’a yaptırtayım ki? Arkasında duramayacağım bir haberi yapmam, yaptığım haberinde arkasında dururum.” Dedim estim-gürledim.
Gencer anlatmaya devam etti.
Tekrar İdris Özyol’u aradığında ise “Haberi ben yapmadım. Konuyla ilgili bilgim yok ama ben bu haberi kendim yapmışım gibi kabul ediyorum. Zira orada genel yayın yönetmeni olarak ismim var. Dava açacaksanız bana açabilirsiniz” diyor.
Gencer'le görüşmememi bitirdikten sonra o sinirle Ebru Küçakaydın’ı telefonla aradım. Ancak telefonlarıma cevap vermedi.
Biliyor ki, saydıracağım.
Sanki ben Gültekin Gencer’den korkacağım da, elimdeki haberi kendi haber sitemde yayınlayamayıp, İdris Özyol’a “Bu haberi sen yap” diyeceğim.
Bütün meslektaşlarım benim ‘haber atlatma’ meslek hastalığımı bilir.
Ama bu kadının amacının ne olduğunu az çok kestirdim.
Bu güne kadar gazetecilik mesleğimde bir duruş sergiledim. Bu duruş sayesinde kendi çevreme göre sözüm dinlenir ve söylediklerim konusunda çoğu kişide tereddüt oluşmaz. Sözlerimin bir ağırlığı vardır.
Tarzım bellidir.
Öyle allengirli yollarda gezmem.
Köşe kapmaca oynamadan direk yazarım veya söylerim. Ancak bir haberi yazmadan önce kendimce sorgularım. Haber kaynaklarıma saygı duyarım ama haber kaynağımı bile sorgularım. “Bu haberi bana veriyorsun da bundan senin çıkarın ne olacak? Yazacağım haber ile kime hizmet etmiş olacağım” diye
Son yıllarda siyaset yazdığım için elbette bir çok temaslarım oluyor. Her partiden genel başkanlar, bakanlar, milletvekilleri ile görüşebilen birisiyim. Yılların getirdiği mesleki deneyim, çevre ve kimseye taraf olmadan ortada durmaya çalışmamın getirdiği bir avantajdır.
Bu kadının amacı mesleki duruşumun getirdiği güvenilir ismimi, mesleki onurumu kirletmek, gazeteciliğimi sorgulatmak için yaptığı bir hamledir.
Bilmiyorum artık Turgay Genç’in mi yoksa çevresindeki avanesinin talimatıyla mı, yoksa başka başka kişilerin devreye girmesiyle mi Belediye Başkan adaylığı için ismi geçen Gültekin Gencer’le ilgili bir haber yazıyor.
Köşeye sıkışınca önce omuz omuza çalıştığı idris Özyol’un adını vererek parçalaması için Gültekin Gencer’in önüne atıyor. Daha da sıkışınca benim ismimi araya sıkıştırıyor.
Aklı sıra bir taşla iki kuş vuracak. Hem Gültekin Gencer’in öfkesini bana yönlendiriyor, hem de benim ismimi kirletmeye, gazeteciliğimi sorgulatmaya çalışıyor.
Arkadaşlar Ebru Küçakaydın’ı şimdilerden değil, DHA’da birlikte çalıştığımız Savaş Yavuz kardeşimizle evliliğin ilk yıllarından, şimdi üniversiteyi bitiren oğluna hamile kaldığı dönemlerden tanırım.
Bir ara kendisini CHP Genel Başkan yardımcısı olacağını zannediyordu. Buna ise Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal'ın ve eski İl Başkanı Nusret Bayar'ın emrinde olan CHP'nin Antalya'lı delegelerinin engel olduğunu söylüyordu.
Başka bir zaman Meral Akşener ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun arasında kurye olduğunu anlatıyordu siyasi çevresine. Elbette bazıları buna harbi harbi inanıyordu!
Eskiden de vardı diye hatırlıyorum emareler ama artık akıl sağlığı ile ilgili sıkıntıların ciddi oranlarda ilerlediğini düşünüyorum.
Kendisi adına üzüldüm.
Küçükaydın’ın oğluna sesleneyim buradan. Lütfen annene sahip çık ve çok acil olarak bir sağlık kuruluşuna götürmeni tavsiye ediyorum. Allah yardımcın olsun, annene de acil şifalar dilerim.
NOT: Gültekin Gencer’e de beni aradığı ve konuyla ilgili bilgi verdiği için teşekkür ediyorum. Zira söylemese hiçbir şeyden haberim olmayacaktı. Kendi kendisine kinlenip duracaktı bana karşı. Adam en güzelini yaptı, açtı telefonla bana anlattı ve sordu. Bu yazıyı okuyan herkese aynı şeyi söylüyorum. Sadece Ebru Küçükaydın’ın benim için söyledikleriyle ilgili değil, her ne olursa olsun arayıp, sorun. Bundan çok memnun olurum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.