Tarım yazarı Galip Umut Özdil moderatörlüğünde online yapılan toplantıya, İstanbul Üniversitesi Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Şaylan, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlkay Dellal, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Karaca konuşmacı olarak katıldı. Antalya Ticaret Borsası ve Tarım Konseyi Başkanı Ali Çandır önümüzdeki en önemli sorun olarak görünen iklim değişikliğini gündeme getirmek ve bu konuda yapılacak çalışmalara ışık tutmak için böyle bir toplantıya organize ettiklerini belirtirken, katılımcılara teşekkür etti.
Moderatör Galip Umut Özdil, pandemi dönemini atlattıktan sonra temel gündem maddelerimizden birinin iklim değişikliği olacağını söyledi. Özdil, “İklim değişikliği hem yaşamımıza, hem de tarımsal üretimi etkileyecek. Böyle giderse konfor alanımız giderek daralacak. Paramız olsa bile tarım ürünlerini satın alamayacağımız duruma geleceğiz, çünkü ürün olmayacak. Bu durum beslenme alışkanlığımızı bile değiştirebilir. Bitki desenimiz baştan aşağı değişebilir. Bu hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konu” diye konuştu.
SICAKLIK ARTACAK, YAĞIŞLAR AZALACAK
İstanbul Üniversitesi Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Şaylan, yağış eğilimleriyle ilgili yapılan araştırmaların sonuçlarını paylaştı. Şaylan, 2100 yılına kadarki durumu gösteren modelleme çalışmalarında ülkemizde sıcaklığın iyimser senaryoya göre 2.5- 3 santigrat derece, kötümser senaryoya göre 6- 7 santigrat derece artmasının öngörüldüğünü bildirdi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarına göre, 2040 yılına kadar 2- 4 santigrat derece kadar artış beklendiğini, kıyı Ege, Doğu Akdeniz ve Doğu Karadeniz’de kış yağışlarında artış beklendiğini, kıyı Ege ve Doğu Akdeniz hariç tüm yurtta ilkbahar yağışlarının yüzde 20 azalacağının tahmin edildiğini kaydeden Şaylan, “2040 ile 2070 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Doğu Akdeniz’de kış yağışlarında yüzde 20 azalma bekleniyor. Diğer bölgelerde de azalma trendi var. 80 yıl sonra Ege, Marmara, Karadeniz kıyıları hariç yaz yağışlarında yüzde 40’lara varan azalmalar bekleniyor. Sonbahar yağışlarında ise tüm yurtta azalmalar bekleniyor. Yaz yağışlarının Doğu Anadolu’da yüzde 30 azalma beklenirken, kıyı Ege ve İç Anadolu’nun küçük bir bölümü hariç tüm yurtta yağışlarda azalmaların olacağı bekleniyor. Kuraklık başımızın belası olarak karşımızda duruyor” diye konuştu.
ANTALYA DAHA DA YANACAK
Yaptığı simülasyon çalışmalarda Antalya ile ilgili 2095 öngörüsünü de paylaşan Prof. Dr. Levent Şaylan, Antalya’da maksimum sıcaklıkların 6 derece kadar artış beklendiğini kaydetti. Antalya’da yağışların yüzde 80’inin Ekim ile Şubat arasında 5 ayda düştüğüne dikkat çeken Şaylan, “Benim yaptığım simülasyona göre 2095 yılına kadar 5 aylık dönemde 867 milimetre yerine 677 milimetre ye kadar yağış düşecek. Yağışlarda yüzde 23.5 azalma bekleniyor” dedi. Şaylan, Tarsim kayıtlarına göre çiftçinin don, dolu, fırtına, hortum, aşırı yağışlardan çok fazla etkilendiğine dikkat çekti.
İKLİM BİLİM KURULU ÖNERİSİ
Tarımın iklim değişikliğine adaptasyonu, ne kadar zarar göreceği, bu konuda neler yapılması gerektiği, planlama ve iklim değişikliği karşısında tarıma nasıl yön verileceği, mevcut projelerin revize edilmesi gibi sorulara cevap aranması gerektiğini vurgulayan Şaylan, “Ülkemizde cakla, cukla geçirecek vaktimiz kalmadı. Yetişen bitkilerimiz iklim değişikliğine ne kadar hassastır, iklim değişikliğine uyum sağlar mı bununla ilgili acil olarak önlem almak lazım” dedi. Şaylan, 30 yıldır tarımsal meteoroloji alanında ekibiyle dünya standartlarında cihazlarla çalıştıklarını belirtirken, bu potansiyelden yararlanılması gerektiğini söyledi. Şaylan, Koronavirüs’le ilgili bilim kurulu oluşturulduğunu belirterek, iklimle ilgili de bilim kurulu oluşturulmasını önerdi.
ÇİFTÇİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ HİSSEDİYOR
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlkay Dellal, iklim değişikliğinin sadece canlı yaşamını değil ekonomiyi de olumsuz etkilediğini belirtti. İklim değişikliğinin bir çok ülkenin politikalarında yer aldığını söyleyen Dellal, “Ancak Türkiye’de maalesef afaki kavram olarak görülüyor. Devletin en önemli kurumları bile ‘iklim değişikliği yoktur’ diyebiliyor. İklim değişikliği etkilerine hazırlıklı olmalıyız. Bizim de bu konuda politika değişikliği yapmamız lazım. Sürdürülebilir ve çevre dostu tarımsal üretime geçmeliyiz. Bunları değerlendirerek Türkiye tarımda yeni bir hamle yapmalı” diye konuştu.
Geçen yıl ülke genelinde 4 bin 850 çiftçiye ‘iklim değikliğini hissediyor musunuz’ sorusunu yönelttiklerini kaydeden Dellal, “Türkiye’de çiftçimizin yüzde 87’si iklim değişikliğini hissettiğini söyledi. Bu oran Antalya’da yüzde 91 oldu. Çiftçimiz, bahar mevsimi kısa geçiyor, mevsimde kayma oluyor, çiçeklenme dönemi etkilendi, üretimde azalma var, sulama ve enerji maliyetleri arttı, dolu, fırtına, hortum zararı daha fazla oluyor, otlatma dönemi kısalıyor, yem maliyetleri artırıyor cevaplarını paylaştı. Çiftçi üretim dönemini kaydırarak adapte olmaya çalışıyor, fide dikim zamanlarını kaydırıyor. 2005’te iklim değişikliğine ‘kıyamet senaryosu’ demiştim, belki de şu an ön izlemesini yaşıyoruz. Hiçbir önlem alınmazsa torunlarımız daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalacak” diye konuştu.
ÜRÜN FİYATLARI DAHA DA ARTABİLİR
Ürün verimde azalma ve maliyetlerdeki artışın fiyatları tetiklediğine dikkat çeken Prof. Dr. İlkay Dellal, “Meyvecilikte üretim döneminde ilaçların erken başladığı, geç döneme kadar devam ettiği, ilaçlama sayısının fazlalaştığını görüyoruz. Bunlar iklim değişikliğinin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Maliyetlerdeki artış doğal olarak ürün fiyatlarına yansıyacak, gıda fiyatları artacaktır” dedi.
AB’YE TARIM TİCARETİ UYARISI
Avrupa Birliği’nin 9 tarım politikasında biri olarak iklim değişikliğini belirlediğini, iklim yasası hazırlıkları bulunduğunu belirten Dellal, özellikle sera gazı emisyonu azaltımıyla ilgili ciddi çalışmalar yürütüldüğüne dikkat çekti. Dellal, “Türkiye için AB tarım ticaretinde önemli bir partner. Belki iklim yasasından sonra sera gazı emisyonu çok düşük ürünlerin ticaretine izin verecekler. Bizim buna hazırlıklı olmamız lazım” dedi.
TARIMSAL SULAMADA TASARRUF YAPMALIYIZ
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, 78 milyon hektar toprağın 28 milyon hektarında tarım yapabildiğimizi belirtirken, bunun 26 milyonunun sulanabilir durumda olduğunu ancak su olmadığı için sulanamadığını söyledi. 57 milyar metreküp suyun yüzde 75’ini tarımsal sulamada kullandığımızı kaydeden Büyüktaş, tarımsal sulamada büyük su kaybı yaşandığını, damlama sulama gibi uygulamaların teşvik edilerek sulama politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Büyüktaş, “Biz tarımda sulama yaparken yarısı ürüne ulaşmadan uçup gidiyor. Suda tasarrufu yapacaksak tarımsal sulamada yapılmalı” dedi. 2023’te tarımda kullanılan suyun yüzde 64’e çekilmesinin hedeflendiğini belirten çeken Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, Avrupa’da suyun yüzde 58’inin tarımda kullanıldığına dikkat çekti. Türkiye’nin su fakiri ülke olma tehdidi ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Büyüktaş, “Önlemleri buna göre almalıyız” dedi. Kış yağışlarının depolanması gerektiğini, yeraltı depolamaların bu konuda etkili olacağını kaydeden Büyüktaş, su tüketimi daha az olan bitkilerin üretimine yönelmemiz, suyu verimli kullanan sulama yöntemlerinin kullanılması, düşük kalitedeki suların sulamada kullanılmasını önerdi.
ZARARLI BÖCEKLERİN POPÜLASYONU ARTIYOR
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Karaca, sıcaklığın bitki ve böcekler üzerine etkisine dikkat çekti. Kuzey yarım küredeki bitki türlerinin yaşamlarını devam ettirebilmesi için yılda 1 kilometre kuzeye doğru yayıldıklarını bildiren Karaca, böcek türlerinin yayılma sınırlarının da her 10 yıl için 6.1 kilometre kuzeye doğru hareket ettiğine dikkat çekti. 2 santigrat derecelik sıcaklık artışının böceklerin vereceği döl sayısını 1 ile 5 arasında artıracağının tahmin edildiğini belirten Karaca, “Kış dönemi az olunca böceklerin popülasyonu artıyor” dedi. Bitkilerde tomurcukların patlaması gibi olayların her 10 yılda bir 5 gün erken gerçekleşmeye başladığını bildiren Karaca, Avrupa’daki bazı ağaçların 50 yıl öncesine göre 16 gün erken yaprak açtığı, 13 gün daha geç yaprak döktüğüne dikkat çekti.
3 milyon civarında böcek türü olduğunu belirten Prof. Dr. İsmail Karaca, “Bunlar uyumazlarsa bizim ürünlerimize ortak olacaklar. Sıcaklıkla birlikte böcekler tarafından oluşturulan kayıpların daha fazla olacağı öngörülüyor. Böceklerin her türlü iklim değişimine adaptasyonu diğer canlılardan daha yüksek, özellikle zararlı böceklerin adaptasyonu da diğer türlere göre daha fazla. Yayılma kapasitesi daha fazla olacağından ürün değişikliklerine adaptasyonu daha fazla olacak” diye konuştu. Karaca, ilaçlama sayısının artmasıyla sağlık sorunlarının artacağına da dikkat çekerken, yararlı organizmaları çoğaltacak önlemlerin çalışmalara ağırlık vermeliyiz” diye konuştu. Yaprak biti ve domates güvesi örneklerini veren Prof. Dr. Karaca, “Önümüzde dönemde sıcaklığın artmasıyla birlikte çiftçi daha çok zararlıyla mücadele etmek zorunda kalacak. Zararlılarla mücadelede kullanılan ilaçlama sayısı da artarsa sağlıklı ürüne ulaşmada da bizi bazı sorunlar bekliyor” dedi. Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.