PÜF NOKTASI
İki gündür köşemizin konuğu olan ABB Meclis Başkanvekili Ak Partili Abdurrahman Yılmaz telefonla aradı.
Dün biliyorsunuz ona "Seçilmem bana sürpriz olmuştu" beyanatının ne kadar yanlış olduğuna yönelik bir yazı yazmıştım.
Klasik ve klişeleşmiş genel cevabı verdi. "Ben böyle bir şey söylemedim, gazeteci öyle yazmış" 32 yıl boyunca sürekli aynı kaçamak cümleyi duyduğum için artık bu cümle burnumdan taşıyor.
"Uzun yıllar görev yaptığım DHA'dan hiç kimse söylemediğiniz bir cümleyi yazmaz. Velev ki yazdı, o zaman düzeltme talep edin" dedim. "Yaa şimdi düzeltme istesem bir daha karışcek ortalık." dedi.
Ben yine de devamında "Sizin bu cümleniz başta Ak Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş'ın, il yönetiminin tüm çalışmalarını, emeklerini yok saymaktır, değersizleştirmiş oldun. Başta İl Başkanı olmak üzere, partindeki o insanlar günlerdir kulis yapıyorlar, çalışıyorlar, adam adama markaj yaptılar, taktikler uyguladılar ve ortamı hazırladılar. Ve sen iki cümlen ile bunu yerle yeksan ettin" dedim.
Ya Abdurrahman Yılmaz gerçekten bu beyanatı verdi ve sonraki tepkiler üzerine çark ediyor. Veya DHA, haberi süslemek adına cümleyi biraz daha vurgulayarak öne çıkardı.
Durun ben size tam olarak ne olduğunu yazayım.
Öncelikle bazen bir haberi yazarken, açık yazmaz, amacını belli etmeden satır arasında verirsin mesajı. Bir adama örneğin "Sahtekar" diye yazamazsın ama öyle bir yazarsın ki, okuyan kişi anında anlar ve "Sahtekar lan bu" der.
DHA'nın Pazartesi günü 15.13 saatinde geçtiği ilk haberde tam da bu vardı. Abdurrahman Yılmaz, önünü-arkasını düşünmeden böyle bir cümle sarf etmiştir. Salih Uçar yönetimindeki DHA'da Yılmaz'dan gelen bu pası, Ak Partiye doğru gole çevirmiştir. Yani AK Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş ve ekibinin tüm çalışmasını Abdurrahman Yılmaz ve Salih Uçar birleşip yok saymışlardır.
Olay budur arkadaşlar.
Sayın Yılmaz'ın beyanatlarını muhabir arkadaşımız elbette haberinde yazacaktır. Ama ona son şeklini veren büro şefidir. DHA'nın başında olan Salih Uçar arkadaşımız Abdurrahman Yılmaz'ın (Seçilmem sürpriz oldu) sözlerinin ne anlama geldiğinin farkına varmadı mı zannettiniz?.
Bal gibi farkındadır.
Eğer "Böyle bir anlam çıkacağını fark etmedim. Benim haberim yok, arkadaşlar geçmiş haberi" derse yine de kalbim ona kanaat gelmiyor. Çünkü daha önce de yazdım DHA'da Salih Uçar kaynaklı Ak Parti'ye karşı bir duruş var.
"Ajanslar" başlıklı daha önceki yazımda Antalya DHA'nın önemini ve Antalya basınının üzerindeki abone kaynaklı hakimiyetini detaylı bir şekilde yer verdim.
İşte bu duruş nedeniyle ellerine geçen her fırsatta, (Ki Ak Partili arkadaşlar bu konuda çok bonkör) Antalya'da Ak Parti 'ye ince ince, satır aralarında söylemek istediklerini okuyucuya anlatmış oluyor.
Elbette, gelen tepkiler üzerine dün bir haber daha geçildi. "Muhittin Böcek'e bir darbede imar komisyonundan" şeklindeki toparlayıcı haberi abonelerine geçme saati ise 16.45'dir.
Bu inceliği gazeteci olmayan bilemez. O saatte tüm yerel gazeteler sayfalarını çatmışlar yani bitirmiştir ve çoğu sayfalarını baskıya göndermiştir bile. 16.45'de geçen haber, gazetelerde ya hiç yer bulamaz, ya da sayfanın en altlarında yani eteklerde filan yer bulabilir.
Bu nedenle mesela imar komisyonu toplantısı biter bitmez, saat 16.30 ise ilk haberi kısa ve spot olarak atarsın. Ertesi gün sabah detaylı, daha geniş şekilde haberi geçersin.
İşte bu gazeteciliğin ve ajansçılığın püf noktalarından birisidir. Sıkıştığında "Ben böyle bir haber geçtim ama gazeteler kullanmadı? denilebilir.
Geçtin haberi ama ne geçtin, saat kaçta geçtin acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.