1
  • BIST 9549.89
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Antalya 19 °C

SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ 4

Teslime Tosun

 

Bu gün yazımız biraz uzun olacak. Zira olayların tam göbeğinde olunca kulis bilgileri, gıybet yazmaya karar verdim. Ama duyduğum, gördüğüm her şeyi değil, bazılarını yeri geldiğinde kullanmak üzere bilgi dağarcığıma koydum. 

 

En tartışmalı olan CHP listelerine girişelim bakalım. Peşin peşin söyleyeyim de, sonra kavga çıkmasın. Bu dönemdeki milletvekili seçimlerinde Antalya Ak Partinin en büyük şansı CHP'nin böyle bir liste ile karşılarına çıkması oldu. 

CHP Genel Merkezindeki tanrılar ile Antalya'daki kral ve derebeyleri daha iyi bilirler. Onlardan daha iyi bilecek halimiz yok ama söylemeden geçemeyeceğimiz şeyler var elbette. Antalya'nın siyasi atmosferine baktığınız zaman CHP listesi yerlerde sürünüyor. 

Tüm yük, vebal her şey Cavit Arı'nın omuzlarına asıldı. 

İlk sıradan başlayayım. Sururi Çorabatır Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar'ın 2018 yılında vefat eden ağabeyi Yaşar Turizmin sahiplerinden Ahmet Yaşar'ın damadı. 

 

Türofed başkanı. Yani Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı. Sahillerimize gerdan gibi dizdiğimiz yüzlerce 5 yıldızlı otellerin, tatil köylerinin, turizm tesisi sahiplerinin kurduğu patronlar klubünün başkanı. 

Yani Side'de bir otel fosseptiğini denize boşaltıyor diye, Kaş'ta sahillere göz koyuydu, kaçak inşaat için veya Manavgat Ulualan diye bu günlerde yeri-göğü inleten CHP'lilere birazcık kötü haber olacak ama otel sahibi patronları kendilerini temsilen meclise sokulacak olan Sururi Çorabatır'dan "Phaselis'e beton dökülüyor, gel eyleme destek ver" diyemeyeceğiniz birisi.

Aksine belki Phaselis'e otel yapmak isteyenler "Hep CHP tandanslılar sahip çıkıyor, bizim işimizi CHP'liler bozuyor"  diye, belki kaleyi içten fethetmek istemişlerdir. 

Elbette kodaman otel sahiplerinin oy vereceği bir isim. Onlar oy vermesin de kim versin? 

Otel sahipleri o  kadar güçlü bir lobiye sahipler ki, Çorabatır'ı hem de 1. sıraya yerleştirdiler. Seçim çalışması yapmasına, para harcamasına, emek sarf etmesine bile gerek yok. Artık kendilerini temsilen birisi mecliste olacak. Tıpkı aylardır eleştirdikleri otel sahibi Ak Partili turizm bakanımız gibi.

CHP'liler kendilerinin bile duyamayacağı alçak sesle fis-kos yapıyorlar "Bu nerden çıktı şimdi" diye. Ama yüksek sesle asla konuşmuyorlar, yanındaki arkadaşı duyar da ispik yapar diye. 

Hani gülüm sizde biat kültürü yoktu? 

Ankara'da listeler açıklandığında Artvin'de yer yerinden oynadı. Otobüslerle Ankara'ya yola çıktılar. Nitekim açıklanan listeyi değiştirdiler. Denizli hop oturup hop kalktı. Denizli listesine yazılan Serap Özbudun, hiç sesleri solukları çıkmayan Antalya'ya yazıldı geçildi. 

Ankara'daki tanrıların isteği üzerine tıpış tıpış CHP tabanı gidip oy verecek. 

Sayın Cavit Arı'yı ikinci dönem Ankara'daki tanrılar listeye yerleştirdiler. Antalya'daki kral ve derebeyleri bu dönem kimse Cavit Arı ile ilgilenmedi. O Ankara'da başta Seyit Torun olmak üzere tüm genel başkan yardımcılarından arı gibi çalışmasıyla tam not almış birisi.

Kimsenin ağzından Cavit Arı için olumsuz bir cümle duymadım. Aksine söylenen övgü dolu sözler nedeniyle bir Antalya'lı olarak gurur duydum. Antalya'lıların yüz akı, gurur kaynağı oldu. Daha ne olsun. Bana göre yeri 1. sıraydı.  

Bir kadın olarak bu dönem CHP sıralarında da bir kadın görmeyi bize Aliye Coşar ile nasip edecek. 

Tanımayanlar için Aliye Coşar, aslen Konya Akşehir'lidir. Daha sonra aile Isparta Gelendost'a yerleşmiş. Şükrü Sözen gibi güçlü bir karakterin olduğu yerde ilçe başkanlığı oldukça pasif geçti. Zira çok da uğraşması gereken sorun yoktu. Çalışmalarını hep uzaktan takip ettim. Manavgat'ın köylerini adım adım geziyordu. Sessiz, sedasız kendi halinde bir görüntü çiziyor. Şükrü Sözen'in yarattığı dikensiz gül bahçesi olan Manavgat'ta  7 yıl boyunca ilçe başkanlığı yaptı. 

Asıl performansını bundan sonra göreceğiz. Ama bir kadın olarak her daim Aliye Coşar'ın yanında olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. 

Muhittin Böcek'in kadın adayı çok bambaşka birisiydi. Ancak ölüm döşeğinde iken koltuğunu paylaşmaya çalışanlara karşı çıkan Şükrü Sözen'in hatırından çıkamadı.

Diyetini kendi adayını son 12 saat kala feda ederek ödedi. Sıkıştığı yerde ototomi yaptı. Yani bir organını feda edip, gövdesini şimdilik kurtardı.

Yaptığı ah-de vefa örneğidir.     

Siyasette unuttuğumuz takdir edilmesi gereken bir örnektir. 

Ama yaptığı bu ah-de vefa onun sonunun da başlangıcı olmasından endişe ederim.

Latince 'Pacta Sunt Servanda' yani antlaşmalar hukuk kuralı. Ama her zaman bu kurala uyulmaz. Buna da 'Clausula rebus sir stantibus'  yani beklenmeyen hal nedeniyle akdin değişen şartları anlamına geliyor.   

Sağ kolunu bırakıp, gövdeyi şimdilik kurtarırken aslında bir sonraki tuzağa onun dengesini sağlayan uzvundan vazgeçmiş olarak gidiyor. 

Allah yardımcısı olsun. 

Şimdi gelelim ithal adaylara.

Gelecek Partisinden Serap Yazıcı Özbudun önce Denizli 2. sıradan aday gösterildi. Denizli il örgütü 1 saat içinde organize oldular ve genel merkezi adeta topa tuttular. Denizli isyan bayrağını açınca Serap Yazıcı Özbudun ismini Antalya listelerine soktular.

Yani aslında sadece Saadet Partisinden Şerafettin Kılıç ismi varken, 'Amad ağanın katırı, ne yükselen götürü" hesabı yüklediler Antalya'nın sırtına bir ithal aday daha.

Antalya'da ise bir Allah'ın kulu gıkını çıkarmadı.

Nasıl olsa, Antalya İl Başkanımız Deniz'linin has evladı. Onların milletvekili sayısının yüksek olmasını o istemesin Antalya'da da başka kim istesin? Niye sesini çıkarsın, kendi memleketi Denizli'yi neden ihanet etsin adam. 

Bu kadar sahipsizdi Antalya!

O hayal kırıklığı ile sosyal medyada "Sığınmacı milletvekili adaylarınız hayırlı olsun" deyince 

Bazıları o adayların da nüfus cüzdanında T.C. yazdığını iddia ederek benim 'Sığınmacı aday' söylemim eleştirdiler. Öncelikle sığınmacının kelime anlamına bakmak gerekiyor. 'Mülteci olarak ülkesini terk edip, hukuki başvurusu tamamlanmamış kişilere sığınmacı deniliyor. 

E ben ne dedim? 

Teşbihte hata olmaz.

 

Gelecek ve Saadet Partilerinin adayları milletvekili seçilmek için kendi partilerini bırakıp, CHP listelerinden aday gösterildiler ve henüz seçilmedikleri için hukuki süreçleri tamamlanmamıştır. Tamamlanıncaya kadar teşbihte bulunarak 'sığınmacı' olarak kabul ediyorum. Bu kadar basitti.  

Günümüzde 'Sığınmacı' kelimesi insanlara kötü duyguları hatırlatıyor ve bu anlamda kullandığım düşünüldü. Demek ki meramımı iyi anlatamamışım. 

4. sırada gösterilen Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun'un özel durumundan dolayı 'Seçim çalışmalarına katılamayacak' diye Mustafa Erdem ile yer değiştirdiler. 

Mustafa Erdem'in CHP'nin potansiyel oyundan başka bir de muhasebeci olduğu için mükelleflerinden oy alır, oturur kenara. 

Murat Özçelik Gazipaşa-Alanya bandında çalışabildiği kadar oy getirmek için çabalar. Ama karşısında Mevlüt Çavuşoğlu ve Kuddusi Müftüoğlu var.  Aliye Coşar Manavgat cenahının Tuba Vural Çokal ile ikiye bölünmüş oyları alır. Orada birde Meral Mengi vardı. Şimdi Manavgat CHP içindekilerde bölündü.

Serik, Aksu, Kemer, Demre, Kumluca, Finike, Kaş, Elmalı, merkezde Döşemealtı, Aksu gibi ilçeleri temsilen tek bir aday yok. 

İşte bu bölgedeki yörükleri temsilen tek adayımız olan Sibel Gezen'in ismi  listedeki yeri tanrılar tarafından değiştirilince hangi yörük CHP'ye oy verecek? 

Hangi adayı merkezde çalıştırmayı düşünüyorlar? 

Kaş'taki, Kumluca'daki, Serik'teki, Döşemealtı'ndaki, Aksu veya merkezdeki yörükler, Antalya'nın yerlileri Sibel Gezen için oy verecek olanları nasıl konsolide edebilecekler? 

Yok öyle "Biz bunların kurduğu ucube düzenini değiştireceğiz. Ak Parti gitsin de" söylemi ile Antalya'lıyı ikna edebileceğinizi zannediyorsanız buyurun meydan sizin.  

 

 ŞİMDİ DE AZICIK GIYBET EDELİM 

Geçtiğimiz Mart ayının son günlerinde ev arkadaşımla birlikte önce İzmir'e gittik.

Oradan benim Konya'da görev yaparken işe alıp, yetişmesinde emeğim olan güzel kızımız Doçent Dr. Özlem Duğan'ı Uşak üniversitesinde ziyaret ettik. Üniversitede akademik kariyerine devam eden ve  Profesörlüğü için gün sayan yüreği insan sevgisi ile dolu güzel kardeşimiz Özlem'le özlem giderip, Ankara'ya geçtik.

 

Arkadaşım bu ayın sonunda düğünü yapılacak olan yeğeni ile gelinlikçileri dolaşırken ben ise kendimi meclise, genel merkez kulislerine attım. Genel olarak tanıdıklarım daha fazla olduğu için doğal olarak CHP genel merkezindeydim. Genel merkezi hiç bu kadar kalabalık ve kaos içinde görmemiştim.  

 

Hele aday adaylığı sürecinde, kapı önleri Antalya adayları ile kaynıyordu. 

Çoğunu tanımıyorum bile. 

 

CHP Genel merkezinin 7-8 veya 9. katlarından birisindeyim. Ama hangisi olduğumu bilmiyorum. Asma katın trabzanlarına dayandım aşağıda aday adaylarının genel başkan yardımcıları, partinin yetkili organlarının başındakilerin odalarına girip çıkmalarını izliyorum.

Güneş pencereden vurmuş, bir ara gözlerim resmen kamaştı. (Nuri Cengiz'in engin hoşgörüsüne sığınarak yazıyorum bunu) disko topu gibi parlayan bir kafa ile İl Başkanımız Nuri Cengiz, halefi Nusret Bayar, Ümit Uysal'ın danışmanıyım diye ortalıkta gezen Metin Kaya ve yanlarında tanımadığım birileri daha hep birlikte bir odadan çıktılar, Selin Sayek Böke'nin veya Onursal Adıgüzel'in odasına girdiler. 

 

"Aa bak sen şu işe" dedim. "Nuri başkan, milletvekilliğine cevaz verilmeyince taraf değiştirmiş, Nusret Bayar'ın elinden tutup gezdiriyor." Dememe kalmadan yanıma genel merkezin mırmırlarından birisi geldi. "Can bacım ne yapıyorsun?" dedi. "Abi bizim Antalya'lıları izliyorum" diye olayı anlattım. 

 "Onlar Onursal Adıgüzel'in dayısı Hüseyin Karakuş'la birlikte hareket ediyorlar. Muhittin Böcek'e karşı bir harekat başladı. Sorsan, 'milletvekili adayımız elbette yanında olacağız' derler ama iş öyle değil. İl Başkanı olarak iki-üç aday üzerinden gidip, diğer 100 aday adayına sırtını dönemez, yok sayamazsın.  Yoklama yapıp, hazırladıkları listenin de nasıl oluştuğunu çok iyi biliyoruz. Nuri Cengiz, Antalya'da tek adamlığını ilan etmiş. Aday adaylarının verilen tepki dilekçelerini bile almamış. Sen kim oluyorsun da, dilekçe kabul etmiyorsun acaba?  Genel seçimden sonra gör bu muhalif ekibi. Bu ekibin başını Hüseyin Karakuş, Ümit Uysal, Garip Erdoğan,  Nilüfer Deveci, Semih Esen çekiyor.  Bunlara son olarak  Çamlık . . . sı Nuri Cengiz katıldı. Daha renklerini belli etmeyenler var, daha katılacaklar da var.  Şu tantana bitsin, genel merkezin ve genel başkanın durumu netleşsin sen o zaman gör tozu-dumanı. Şimdilik Muhittin Böcek'in taktiğini kendisine uyguluyorlar." dedi. 

Abi Çamlık . . sı ne demek, Muhittin Böcek'e uyguladıkları taktik nedir? dedim. 

"Bu kadar sana yeter" dedi ve gitti.  

Ben deli sorularla kaldım orada. 

 

Bu arada kendisini 6.'lı masanın mimarı ilan eden birisini gördüm. 

 

Ayyy bunu anlatmazsam çatlarım. 

 

Şimdi seçim süreci devam ederken, Kemal Kılıçdaroğlu'nun milliyetçi oyları konsolide etmek üzere bir yetkili geldi. Biz yörükleri, sağ adaylar üzerinden CHP'ye nasıl oy devşiririz konusunda çalışmalar yapıyorlar. Benim yakından tanıdığım çok eskilerden bir arkadaşım da var yanında. Tanışıyoruz yani. 

 

Neyse bir gün bizim arkadaş, "Abla Antalya'nın kanaat önderleri varmış. Bu önderlerin de başkanı olan İbrahim Bodur diye birisi varmış.  Ankara'dan gelen yetkiliyle illaki görüşmek istiyorlar" dedi.  Bir süredir zaten dikkatimi çekiyordu o ekip, "Yap o buluşmayı ablam. Bana da masada ne konuşuluyorsa hepsini not et" dedim. 

 

Neyse bunlar aldılar Ankara'dan gelen yetkiliyi, balıkçıya yemeğe götürdüler. Masada İbrahim Bodur, Cihan Dinç, Ebru Küçükaydın, eski bir il başkanı, bizim arkadaş ve Ankara'dan gelen yetkili var. Yetkili alkol kullanmaz. Ama bunların masaya geldi viskiler, gitti rakılar. Şişede durduğu gibi durmuyor ki meret. İbrahim Bodur arkadaş parti genel başkanlarıyla yaptıklarını, genel başkan değiştirdiklerini anlatıyor. Kadın aday olarak Ebru Küçükaydın'ı erkek aday olarak Cihan Dinç'i desteklediklerini anlatıyor. 

Masada Cihan Dinç, Muhittin Böcek'in kendi sözünden dışarı çıkmayacağını belirterek "Muhittin  y..vştır. İ..lik yapar. Ama benim sözümden çıkmaz. Ben söyledim, önce itiraz etti tepki gösterdi ama şimdi Ebru Küçükaydın'ı destekliyor." diyor. 

Cihan Dinç, İbrahim Bodur ve Muhittin Böcek'le ilişkisinin derecesini, samimiyetlerini  anlatırken "Donla g.t gibiler. Muhittin Böcek Kanaat önderleri platformunu İbrahim Bodur'a kurdurdu. Finansman ondan. Ne isterse onu yapar. Yerel seçimlerde çok kullanacak" diyor. 

Ebru Küçükaydın'ın kadın aday adayları için yorumlarını eğer bana anlatıldığı şekildeyse hakaret kabul ettiğim için burada yazamayacağım. Zira CHP'nin içindeki başta kadın kolları başkanı Nilüfer Deveci, Sibel Gezen Figen Çalıkuşu, Aliye Coşar, Songül Başkaya gibi kendi alanlarında başarıya ulaşmış birbirinden değerli o kadınlar o söylenenleri hak eden insanlar değil. 

 

En azından kurduğu eğitim kurumlarında onlarca öğretmeni istihdam eden, yüzlerce turizm işçisi, tarım emekçisine, şoförlere iş verip  evlerine ekmek götürmesini sağlayan bir iş insanına "Kek bile yapamaz" denmesini kabul etmediğimi buradan beyan edeyim.  

Bunlar kendilerini öyle bir anlatıyorlar ki, sanki Kemal Kılıçdaroğlu, bunların emrinde. Genel başkan yardımcıları filan ne işe yarar yanlarında.

Partiyi dizayn ediyorlar. Vekil olunca yapacakları atamaları konuşuyorlar, İyi Partinin içini boşaltıyorlar filan. 

 

Sonunda Cihan Dinç 2. sırada, Ebru Küçükaydın 3. sırada olarak yerlerini belirlediler.  

Her neyse, bu ekibin basın ayağıyla birlikte sonra bir furya başladı CHP'li aday adaylarının hepsi Kanaat Önderleri platformu ve İbrahim Bodur'un ofisini Eyüp Sultan türbesine çevirdiler. 

 

Sanki CHP aday adaylığı için İbrahim Bodur hazretlerinin türbesine gitme ve onunla bir kare fotoğraf çektirme kriteri varmış gibi. 

 

Sonuç? 

Muhittin Böcek finansmanı ile kanaat önderleri platformunu kurduklarını kendileri söyleyen İbrahim Bodur hazretlerinin türbesine gidenlerin tümü milletvekili listelerinin yanına bile yaklaşamadılar. 

5 bin törkiş küsurlu hesabı da ağzına bir parmak bal çaldıkları eski il başkanına ödetip geçtiler. 

Arkadaşa ve yetkiliye sordum nasıldı kanaat önderleri diye "Abla bunlar kendilerini nimetten sayın kasaba kurnazları. Bunlara gerçekten inan var mı?" dedi

Olmaz mı? dedim. 

Ha unutmadan, bir de ortada çakma diploma mevzusu var ki, onu başka bir zaman anlatırım. 

 

Bu gün çok uzun oldu. Yeri geldikçe gıybete devam ederiz. Bu günlük bu kadar yeter 

Bu yazı toplam 3393 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Antalya Haberal | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.