Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden emekli Prof. Dr. Ahmet Duran, Antalya'nın Akseki ilçesinde yeni bir endemik bitki türü keşfetti. "Efe Pelemiri" adı verilen bitki, Akseki'de keşfedilerek dünya literatürüne giren 23. endemik bitki türü oldu.
Antalya'nın Akseki ilçesinde Hanımeligiller (Caprifoliaceae) familyasına ait yeni bir endemik bitki türü keşfedildi. Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi'nden emekli Prof. Dr. Ahmet Duran tarafından bulunan bitkiye "Efe Pelemiri" adı verildi. Bitkinin bilimsel ismi ise "Cephalaria suleyman-uysalii" olarak kayıtlara geçti.
Toros Dağları'nda keşfedilen bitkinin öncelikli olarak korunması gereken bitkilerden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Duran, "Yeni keşfettiğimiz bitki Hanımeligiller (Caprifoliaceae) familyası, Pelemir (Cephalaria) cinsinden. Türkçe adı "Efe Pelemiri', bilimsel adı "Cephalaria suleyman-uysalii'. Yeni keşfettiğimiz bu bitki çok dar bir alanda yetişmekte olup, tespit edilen birey sayısı 130 civarındadır. Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre CR kategorinde yer alır ve nesli çok yüksek tehdit altındadır. Öncelikli olarak korunması gereken bitkilerden birisidir" dedi.
"Antalya'da bilinen 705 endemik tür var"
Antalya'nın endemik bitki türü bakımından oldukça zengin olduğunu söyleyen Duran, "Türkiye'de yetişen 12 bin civarındaki bitki türünden 3 bin 500'ü endemiktir. Antalya'dan bilinen endemik tür sayısı 705, dünyada yalnızca Antalya'dan bilinen endemik bitki türü sayısı 249'dur. Bu bitkilerden 75'i CR kategorisinde ve nesli çok yüksek tehdit altındadır. Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (kriterlerine göre bu türler öncelikli korunması gereken bitkilerden" diye konuştu.
"Toroslar bir buzul çağı sığınağı"
Bilimsel çalışmalara göre Akseki çevresindeki Torosların Türkiye'deki 6 büyük buzul sığınağından birisi olduğunu söyleyen Duran, "Alanın topoğrafik ve biyoiklimsel özellikleri Buzul Devri sığınmacı (glacial refuge) bitkilerin korunaklı bir alanıdır. Bütün buzul sığınaklarının genel özelliği önemli bir türleşme merkezi ve çok sayıda endemik tür içermesidir. Havza bir buzul sığınağı olduğu için aynı zamanda bir "Genetik Rezerv Alanı" özelliklerine sahiptir" şeklinde konuştu.
"Akseki'den dünya botanik literatürüne giren 23'üncü tür"
Akseki'nin endemik bitkiler açısından oldukça zengin bir bölge olduğunu söyleyen Duran, "Akseki'den bilinen endemik bitki sayısı 318'dir. Bu endemik bitkilerden 28'i IUCN kriterlerine göre CR kategorisinde yer alır ve nesli çok yüksek tehdit altındadır. Yalnızca Akseki'den bilinen endemik tür sayısı ise 23'dür" dedi.
"Şimdiye kadar Akseki'den 11 farklı bitki keşfedip bilim dünyasına kazandırdım"
Akseki'den bugüne kadar 11 bitkiyi keşfederek bilim dünyasına tanıttığını ve dünya literatürüne geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Duran, "Şimdiye kadar Akseki'den 11 farklı bitki keşfedip bilim dünyasına kazandırdım. Yeni bulunan Pelemir (Cephalaria) türleri halk arasında ateş düşürücü, iltihab giderici ve sakinleştirici olarak kullanılır. Son yıllarda Pelemir bitkilerinde tespit edilen saponin türü bileşiklerin kansere karşı ilaçlardan daha aktif olduğu tespit edildi. Bazı Pelemir türlerinden elde edilen yağ ülkemizde 1970'li yıllara kadar yemeklik olarak kullanılmıştır. Ancak içinde yüzde 7-8 oranında epoksi asit içermesi nedeniyle yemeklik olarak kullanılmasının uygun olmadığı anlaşılmıştır. Günümüzde Pelemir yağı daha çok sabun ve deri sanayiinde kullanılmaktadır. Ayrıca Pelemir yağı düşük oranlarda buğday ununa katılarak ekmeğin bayatlaması geciktirilmekte ve hamurun daha iyi kabartılması sağlanmaktadır" dedi.
"Zehirli değil"
Yeni keşfedilen Pelemir türünün (Cephalaria suleyman-uysalii) zehirli bir bitki olmadığını, öbekler halinde yetişen yarı çalı formunda bir bitki olduğunu anlatan Duran, "Bu yeni keşfedilen bitki sedir ve köknar ormanı açıklıkları, kireç taşlı yerler ile orman sınırındaki bozkır alanlarda yetişir. Çiçekli döneminde gösterişlidir. Bu bitkinin kimyasal özelliklerini eczacılık fakültesinden meslektaşlarımızla araştıracağız. İlaç ve gıda sektöründe kullanımıyla ilgili net bilgileri ancak o zaman verebileceğiz" dedi.
"3 Mart 2025 tarihinde dünya literatürüne geçti"
Duran, şöyle devam etti:
"Bitkiyi bulan fen bilgisi öğretmeni Süleyman Uysal, Aksekili'dir. Doğayı ve bitkileri çok seven, boş zamanlarında sürekli doğada gezen, gördüğü ilginç bitkileri fotoğraflayan biridir. Süleyman Bey önce yeni keşfettiğimiz bitkinin fotoğraflarını bana gönderdi. Fotoğraflara göre bitki çok ilginçti ve daha önce böyle bir bitkiyi görmemiştim. Süleyman Bey bir hafta sonra araziden topladığı bitki örneğini kargoyla bana gönderdi. Kapsamlı laboratuvar ve literatür araştırması sonucunda örneklerin Pelemir cinsinden keşfedilmemiş bir bitki olduğunu anladım. 2024 yılı yaz döneminde Süleyman Uysal ile Akseki'nin Pınarbaşı Yaylası'na araştırma gezisi gerçekleştirdik. Arazi gözlemleri, bitkinin popülasyon büyüklüğü, ekolojik bilgileri, alanın ve bitkinin doğal fotoğrafları, bitki örneklerinin toplanması, GPS kayıtlarının yazılması gibi verileri topladık. Süleyman Uysal Bey'in bu değerli katkılarından dolayı bitkiye onun adını verdim. Sonrasında ise morfolojik ve mikroskobik çalışmalarla bu bitkinin makalesini hazırladık. 3 Mart 2025 tarihinde dünyanın en büyük botanik dergisinde (Phytotaxa) basılarak dünya literatürüne geçmiş oldu" dedi.
"35 yıldır bitkiler üzerinde araştırmalar yapıyorum"
35 yıldır doğal bitkiler üzerinde araştırmalar yaptığını ve ilk defa keşfini yaparak bilim dünyasına tanıttığı bitki türü sayısının 60'ı geçtiğini anlatan Duran, "Büyük çoğunluğu uluslararası olmak üzere 350'den fazla basılmış bilimsel çalışma yaptım. İngiltere, İsviçre ve Avusturya'da bilimsel araştırmalar yürüttüm. Dünyanın pek çok ülkesinde bilimsel toplantılara (sempozyumlara) katıldım. Son birkaç yıldır bilimsel araştırmalarımın çoğunluğunu Moskova Devlet Üniversitesindeki meslektaşlarımla ortak yürütüyorum. Bu arada Türkiye ve faklı ülkelerden meslektaşlarımla da ortak çalışmalarım devam ediyor. Devam eden son çalışmayı Atina Üniversitesinden bir meslektaşımla yapıyorum. Türkiye'nin tamamında defalarca arazi çalışmaları yaptım. 81 ilin hepsine gittim. Ülkemizdeki dağların neredeyse tamamında araştırma yaptım (Ağrı, Cilo, Süphan, Erciyes, Uludağ, Geyik, Bey Dağları, Amanoslar, Kaçkarlar, Ilgaz, Kaz Dağı onlarcasını söyleyebilirim). Geçtiğimiz yaz Tunceli Munzur Dağları'nda kapsamlı arazi çalışmaları yaptım. Toros Dağları'nın farklı yerlerine her yıl defalarda gidiyorum. Geçtiğimiz yaz Elmalı, Finike ve Kaş bölgesindeki dağlarda çalışmalar yaptım. Bizim materyalimiz doğadan olduğu için doğadan ayrı kalamayız. 2009-2014 yılları arasında 5 yıl Türk Botanik dergisinin (Turkish Journal of Botany) baş editörlüğünü yaptım. İngilizce basılan, Uluslararası Bilim İndeksi'ne giren (SCI kapsamında) saygın bir dergidir" diye konuştu.