Yönetimin bir aylık çalışması hakkında üyelerin bilgilendirildiği Meclis’te, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HAZİRAN AYI AŞI TAKVİMİNE SADIK KALINMALI
17 günlük kapanma ve hafta sonu kapanmalarının vaka sayalarının azalmasını sağladığını, ancak salgının sürdürülebilir şekilde azaltılması ve ortadan kaldırılmasında aşılamanın önemli olduğunu kaydeden Ali Çandır, “Haziran ayı için açıklanan aşılama takvimi, bu bakımdan hayati derecede öneme sahiptir. Bütün dileğimiz, bu aşılama takvimine sadık kalınması ve bir an önce nüfusumuzun anlamlı çoğunluğunun aşılanmasıdır. Böylece tedbirleri elden bırakmadan işimize gücümüze bakmamız mümkün olacaktır” dedi.
SALGININ MALİYETİ ANTALYA’NIN ÜZERİNDE
Salgın nedeniyle 1 yıldır devam eden düşük kapasite ile çalışmanın Mayıs ayında da devam ettiğini, bundan da en çok Antalya’nın etkilendiğini kaydeden Ali Çandır, ekonomik afet bölgesi ilan edilme taleplerinin karşılık bulmadığını ifade etti. Çandır, “Bu salgının en büyük maliyetini Antalya yüklendi. Öyle ki, ülkemizin bir birimlik maliyetine karşılık Antalya bunu üç birim olarak yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. Onun için ekonomik afet bölgesi ilan edilmeyi talep ettik ancak ortalama tedbirlere tabi olduk” diye konuştu.
VARLIĞIMIZ İÇİN DESTEKLER DEVAM ETMELİ
Bugüne kadar uygulanan ortalama tedbirlerden uygun faizli kredi, KDV ve stopaj indirimleri ile bazı kamu ödemelerinin ertelenmesi gibi uygulamaların iş dünyasına faydasının olduğunu kaydeden Çandır, ancak KDV ve stopaj indirimleri ile ilave sigortalı istihdam prim destekleri gibi bazı desteklerin süresinin 30 Mayıs’ta dolacağına dikkat çekti. Çandır, “Bu desteklerin salgın süresince, en azından yılsonuna kadar uzatılmasını talep ediyoruz Üzerimizde birikmiş olan ve halen hepimizi hayati ölçüde zorlayan yüklerin hiç olmazsa bir bölümünün hafifletilmesi, varlığımızı sürdürmek için zorunludur” diye konuştu.
ATB meslek komitelerinde de dile getirildiği gibi turizm ve hizmet sektörünün felç olmasının sektöre ciddi maliyetler yüklediğini belirten Çandır, kısa çalışma ödeneğinin en azından yılsonuna kadar uzatılmasını talep etti. Çandır, uzun bir süredir talep ettikleri kamuya olan birikmiş ödemelerin ve 2021 yılı ödemelerinin, 2023 yılına kadar ertelenmesi talebini yineledi. Çandır, “Bu sayede birikmiş ve bu yılki cari ödemelerimizi gerçekleştirme konusunda bir kapasiteye ulaşabiliriz” dedi.
BORCUMUZU ÖDEME GÜCÜMÜZ YOK
Ticaret hacminin bir yıldan fazla bir süredir zayıf seyrettiğini, piyasadaki en yaygın ödeme aracı olan çekle işlem hacminin ciddi bir düşüş eğiliminde olduğunu dile getiren Çandır, şunları kaydetti:
“Son üç aylık ortalama hacim de aleyhimize gelişmektedir. Türkiye’de ortalama hacim yüzde 42 artarken Antalya’mızda ancak yüzde 20 civarında artabilmiştir. Yani canlanmada bile ortalamanın ancak yarısı kadar bir hareketlilik yaşayabilmişiz. Ticaretteki bu zayıflığa rağmen kredi büyümemiz, ortalama büyümenin üzerinde seyretmektedir. Son ayda Antalya’mızın kredi büyümesi yıllık yüzde 43 iken Türkiye ortalaması yüzde 30 civarında olmuştur. Uzun bir süredir bu eğilim aynen devam etmektedir. Böylece borcuna sadık kentler arasındaki seçkin yerimizi korumaya devam etmekteyiz. Alınan kredilerin çevrilmesi, cari faiz hadlerinden olmamalıdır. Çünkü geçen yıl Türkiye ortalamasının iki kat üzerinde borçlanmak zorunda kalan Antalya iş dünyasının bu borçların tamamını ödeme gücü yoktur. Onun yerine borç çevirme oranını düşürme eğilimi hakimdir. Ancak bu çevirmenin de ödenebilir bir faiz haddiyle yapılması şarttır. Karar vericilerimizden kapsayıcı ve makul bir maliyetle bu çevirmeye destek sağlamasını talep etmekteyiz” .
TARIMSAL İHRACATTA LİDERİZ
Antalya’nın tarımsal ihracatta ortalamanın üzerinde bir performans gösterdiğini belirten Çandır, “Nisan ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam tarım ve gıda kaleminde Türkiye genelinde yüzde 34’lük artış yaşanmışken Antalya’da yüzde 65’lik bir artış söz konusudur. İhracatımız uzun bir süredir artmakta ancak birim fiyat düşmektedir. Yılbaşından bu yana açıklanan verilerle birlikte, tarımsal ihracatımız yüzde 42 artmışken Türkiye’de bu artış yüzde 15 civarında kalmıştır. Genel ihracatta da Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans göstermiş durumdayız. Toplam ihracatta Antalya’daki yüzde 34’lük artışa karşılık, ülkemiz ihracatı yüzde 31 artmıştır. Bu fırsatla ihracatımızda katkısı bulunan üreticilerimize, üreticilerin emeğini kıymetlendiren komisyoncu, tüccar ve ihracatçı arkadaşlarımız ile üyelerimize teşekkür ediyorum” diye konuştu.
TARIMA GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMALIYIZ
Dünya tarım ve gıda fiyatlarının son 10 yılın üzerinde seyrettiğini ve artışın devam edeceği yönünde değerlendirmeler olduğunu söyleyen Çandır, mısır, buğday ve pamuk gibi ürünlerin yanı sıra meyvede de dünya fiyatlarında ciddi bir artış olduğunu belirtti. Çandır, “Tarımsal varlığımıza artık gözümüz gibi bakmalı, korumalı ve geliştirmeliyiz. Bilim insanlarının ifade ettiği gibi medeniyet tarımdadır” dedi.
5 İSTİHDAMDAN BİRİ TARIMDA
Tarım sektörünün ülkemizin tam da ihtiyaç duyduğu mavi ve beyaz yakalı istihdam için en düşük maliyetli potansiyel bir kaynak olduğunu söyleyen Çandır, “Öyle ki sektörümüz, milli gelir içerisinde yüzde 6’lık paya sahip olmasına rağmen toplam istihdamın yüzde 21’ini bünyesinde barındırmaktadır. Üstelik tarımın yarattığı istihdam büyük ölçüde kırsal kesim istihdamıdır ve bu açıdan da çok kıymetli bir görevi yerine getirmektedir. Sonuç olarak tarım sektörü artık stratejik bir sektör olmanın ötesinde gerçek bir beka sorunu oluşturma konumuna gelmiştir” diye konuştu.
BUĞDAYDA KAYIP YIL
Tarım sektöründe buğdayın stratejik ürün olduğunu vurgulayan ATB Başkanı Çandır, “İklim nedeniyle başta buğday olmak üzere tarla bitkileri üretiminde kayıplar yaşayacağımız bir yıl ile karşı karşıyayız” dedi. Antalya’da buğday hasadının başladığını belirten Çandır, bereketli bir hasat dönemi diledi. Sahadan gelen haberlerin iç açıcı olmadığını söyleyen Çandır, “Üyelerimiz sahil kesiminde tahmini olarak dekara ortalama 350 kilogram, yaylada ise çok daha düşük bir rekolte beklediklerini ifade ediyor. Kalite hakkında net bir yorumda bulunmak içinse henüz erken. Bu arada her ne kadar Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 266 bin ton buğday üretimimiz görünse de üyelerimizle yapmış olduğumuz hesaplarda kentimizdeki buğday üretim miktarının iyimser tahminlerle 120-150 bin ton aralığında olduğunu da sizlerle paylaşmak isterim” diye konuştu.
DÜŞÜK FAİZLİ VE HASAT SONU ÖDEMELİ DESTEK KREDİSİ TALEBİ
TÜİK verilerine göre, Antalya’nın 2020 yılında 924 bin dekar alanda 266 bin ton buğday üretimi ile ülkemiz buğday üretiminin yüzde 1.3’ünü gerçekleştirdiğini kaydeden Çandır, Elmalı’nın 62 bin ton, Korkuteli’nin 55 bin ton, Serik’in 42 bin ton, Manavgat’ın 26 bin ton, Aksu’nun 19 bin ton üretim gerçekleştirdiğini belirtti. Çandır, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin müdahale alım fiyatlarını açıklamasının piyasanın daha hakkaniyetli oluşması açısından olumlu olduğunu kaydederken, “Açıklanan fiyatların beklentiye yakın olduğunu düşünüyoruz. Ancak girdi fiyatlarına gelen zamlar sonrası önümüzdeki dönem ekimlerinde üreticinin zorlanacağını tahmin ediyoruz. Bu konuda zaman kaybetmeden ve sektör ayrımı yapmaksızın düşük faizli ve hasat sonu ödemeli üretime destek kredileri üzerinde çalışmaya başlanılmalıdır. Sektör ayrımı yapmaksızın diyorum. Çünkü süt, et ve mantarcılık gibi pek çok sektörümüz bu rekolte düşüklüğünden olumsuz etkilenecektir” diye konuştu. Sosyal yardımların kırsalda üretim yapan genç ve kadın üreticiler başta olmak üzere üretene yönelik planlanmasını isteyen Ali Çandır, tarımda kullanılan mazot ve diğer akaryakıt fiyatlarının da düşürülmesi gerektiğini vurguladı.
GÜNDEMİMİZ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Borsa olarak 2021 yılında sürdürülebilirlik üzerine odaklandıklarını kaydeden Çandır, gerek Borsa gerekse Antalya Tarım Konseyi olarak iklim değişikliğine odaklandıklarını belirtti. Alanında uzman konukların katılımıyla birçok etkinlik düzenlediklerini, etkinliklerin devam edeceğini söyleyen Çandır, “Çünkü içerisinde bulunduğumuz dönem ve gelecekte ki en önemli tarımsal sorunuzun iklim değişikliği olacağı görüşündeyiz. Bu nedenle önümüzdeki dönemde üretimimizi ve ticaretimizi yalnızca kuraklığa göre değil son yıllarda kentimizde sıkça görülen sel ve hortum gibi afetleri de göz önünde bulundurarak planlamalıyız” dedi. Toplantılara katılan uzmanların Antalya’nın uzun yıllar ortalamasında yağışlar göreceğini belirttiğini ancak yağışların ekim-şubat dönemine sıkışmış ve afet yaratacak düzeyde olacağının söylediğini anımsatan Çandır, şunları söyledi:
“Ürünlerimizin olgunlaşması için gerekli olan ilkbahar ve hatta yaz başı ile ekim için ihtiyaç duyulan sonbahar yağışlarında azalma yaşayacağız. Kaldı ki son birkaç yıldır da bu durumu yaşamaktayız. Diğer taraftan tarımsal ihracatımızda yüzde 50’nin üzerinde paya sahip Avrupa Birliği’nin önemsediği, bizim de üzerinde ciddi bir biçimde çalışmamız gereken ve AB’ye ihracat yapan diğer ülkelere göre büyük avantaja sahip olacağımız, ihracatımızı daha fazla artırma potansiyeli sunan ‘Yeşil Mutabakat’ konusunda hazırlıklı olmalıyız. Önümüzdeki günlerde üyelerimizin de talebiyle bu konuyu daha derinlemesine tartışacağımız etkinlikler düzenleyeceğiz”.
2 BİN FUTBOL SAHASI TARIM TOPRAĞI İNŞAATA KURBAN
ATB Başkanı Ali Çandır, yarattığı katma değerden istihdama, elde edilen gelirden yapılan harcamalara kadar tüm faaliyetleriyle kırsalda yaşamayı motive eden tarım sektörünün kent merkezindeki ticareti de geliştirdiğini kaydetti. Çandır, Antalya ekonomisinin yüzde 10’unun tarıma dayandığına dikkat çekti. Hal böyle iken, her yıl ortalama 2000 futbol sahası büyüklüğünde tarım toprağının imara ve inşaata kurban edildiğini bildiren Başkan Ali Çandır, “2018 Ekim ayında Bozova, Demre, Kınık, Kumluca, Manavgat, Serik, Söğüt ve Zümrütova Büyük Ova Koruma Alanı olarak ilan edilmişti. Bu ovalarımıza ek olarak 8 Mayıs tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’nca toplam 23.496 hektar büyüklüğündeki; Ayanlar, Bahçeyaka, Gökpınar, Karataş, Kırkpınar ve Korkuteli ovalarımızda Büyük Ova Koruma Alanı olarak ilan edildi. Böylece 14 ovamız koruma altına alınmış oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, kentimiz tarım topraklarının daha fazla korunmasını talep ediyoruz” dedi.
ULVİ YEREBAKAN VE AHMET BOZTAŞ’I ANDI
ATB Başkanı Ali Çandır, 1950-2005 yılları arasında 55 yıl boyunca Borsa’nın her kademesinde görev almış, 1978-1981 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı ve 1987-1992 yılları arasında Meclis Başkanlığı görevinde bulunmuş, 36 yıl TOBB delegeliği yaparak Borsa’yı temsil etmiş ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ile Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu’nda görev almış Ulvi Yerebakan’ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını kaydetti. Çandır, “Yıllarca pamuk ticaretiyle uğraşan Ulvi Başkanımız geçtiğimiz ay kaybettiğimiz İlhami Gönen Başkanımız gibi Borsamızda büyük emeğe sahip kişilerin başında gelmektedir. Kıymetli büyüğümüze Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve camiamıza baş sağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun. Ulvi Başkanımızın nezdinde sonsuzluğa intikal etmiş tüm başkanlarımıza da Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum” diye konuştu.
Koronarvirüs tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Manavgat Ticaret Ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Ahmet Boztaş’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadığını kaydeden Ali Çandır, “Manavgat aşığı ve memleket sevdalısı bir insanı, güzel bir dostu ve iyi bir arkadaşı kaybettik. Ahmet Başkanımıza Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve camiamıza baş sağlığı diliyorum” dedi. Çandır, yapılan seçimle MATSO Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Seydi Tahsin Güngör’e başarılar diledi.
Meclis’te üyeleri daha sonra sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.