İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.
Bu gün siyasetle başlayalım istedim haftaya.
Gerçi bazı arkadaşlar hele, hele benden hiç hazzetmeyen, kendilerini muhalif ve muazzam siyasi yazar-gazeteci olarak gören bazıları benim kulis bilgilerimi derleyip, sanki kendi kulis bilgileri, sanki kendi sözleri gibi harmanlayıp okuyucusuna izleyicisine aktarıyor.
Çok çok yıllar önce hep benim haberlerimi kelimesine bile dokunmadan, sadece imzamı kaldırıp kendi imzasını atan muhabir arkadaşlar vardı.
Bunlar çok fazla meslekte tutunamaz, bir süre sonra yok olur giderlerdi piyasadan.
Böyle birisi vardı ve benim haberlerimi kendi haberiymiş gibi servis eden rakip gazetedeki arkadaşa bunu neden yaptığını sorduğumda “Hayır kardeşim. Benim kendi özel haberimdi. Bizimkiler özel haber diye bekletmişlerdi. Belki sen benden arakladın” diye bir de üste çıkmaya kalkan meslektaşıma bunu ispat etmek için kendimce bir tezgah hazırladım.
Her neyse, çok da önemsiz bir haberde, bir adliye haberiydi. (önemli haberde başım derde girebilirdi) kalktım önce adamın soy isminin baş harfini değiştirdim. Ardından atıyorum adamın suçu TCK 85-1 yani (Taksirle bir kişinin ölümüne sebebiyet verme) maddesini değiştirip, TCK 86-1 yani (basit yaralama) diye geçer. Bu kanun maddelerinin yerlerini değiştirdim. Ardından adama istenen ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını, onu tersine çevirip 3 yıldan 1 yıla kadar hapis cezası diye yazdım.
Bu mantıksız ters yazmamı elbette redaktörümüze bilgi vermeden yaptığım için yazım hatalarını düzeltip haberi servis ettiler. Onlar bile fark etmediler ne olduğunu.
Haber bizde küçük bir şey çıktı.
Ama o arkadaşın gazetesinde 3. Sayfaya manşet olmuştu.
Elime iddianameyi alıp, arkadaşın karşısına geçtim.
“Şu iddianameyi okurmusun” dedim. Okudu.
Benim elimde bu iddianame varken, adamın soy ismini, iddia edilen suç maddesini ve kendisine istenen hapis cezasını yanlış yazma ihtimalim var mı? dedim.
Ses tonu düştü “Yok” dedi.
“Ben sabahtan akşama kadar sıcağın altında haber kovalıyorum. Yeri geliyor azar işitiyorum, yeri geliyor kavga ediyorum, yeri geliyor ölmüş anama küfür yiyorum. Sen ise ofiste klimanın altında oturup, emek hırsızlığı yapıyorsun. Ayıp değil mi bu yaptığın. Bu günden itibaren arakladığın tüm haberlerimi büro şefine değil, İstanbul’da yurt haberler müdürüne, o bir şey yapmazsa genel müdürünüze kadar ulaşıp anlatacağım” dedim.
Bir daha bunu yapamadı.
Her neyse, biliyorsunuz İstanbul-Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından CHP’nin içi Çarşamba pazarı gibi.
Ortalık fena halde 56 olmuş vaziyette.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in 2004-2009 yılları arasında Mersin-Akdeniz İlçe Belediyesinde danışman olarak çalıştığı, ardından Van’dan belediye başkan aday adayı olduğu ancak aynı dönem CHP’den Mersin Toroslar’da başkan adayı olduğu ancak kazanamadığı biliniyor.
İlçe belediyelerinden danışmanlık kadrosu yok ama kendi biyografisinde böyle yazıyor.
Elbette bunun da perde arkası vardır.
Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından Esenyurt’tan DEM Parti ile ortak uzlaşı olarak aday gösterildiği iddiaları havalarda uçuştuğu bir dönemde CHP’liler tam olarak “Bizim partilimiz” diyemiyorlar. DEM Partililer ise resmiyette olmadığı için “Bizim partilimiz” diyemiyorlar.
Bunun daha da önemlisi Ahmet Özer’in CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in söylemlerinin aksine belediyede nepotilizmin tillahını yaparak oğlu Serhan Özer'in Fen İşleri ve Park Bahçeler Müdürlüğü'nde Danışman, kızı Serap Özer'i Medya ve İletişimden Sorumlu Müdür, kardeşi Azad Özer'i Koruma Sorumlusu, kız kardeşinin oğlu Muhammet Özçoban'ı Özel Kalem Müdürü, dayısının oğlu Muhammet Yılmaz'ı ise İşyeri Ruhsat Müdürü yaptı. Kız kardeşinin oğlu Savaş Çağlar'ı ise önce İmardan Sorumlu Danışman, daha sonra ise Teknik İşler ve İmar Müdürü olarak atadığı ortaya çıkması ayrı bir tartışma konusu oldu.
Antalya’da yapılması planlanan, ancak Özer’in tutuklanmasının ardından İstanbul’da gerçekleştirilen milletvekilleri toplantısında Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır ile genel Başkan Özgür Özel’in birbirlerine girdiğini herkes duydu.
Milletvekili Çakır, Genel Başkan Özgür Özel’i sert bir dille eleştirerek "Ben sizin Esenyurt'ta topladığını kalabalığın 2 katını toplarım." dedi.
CHP'nin DEM ile yan yana gelmesini de eleştiren Hasan Ufuk Çakır, "29 Ekim'i kutlamayanları, bayrağımızı asmayanları, Atatürk'ün kurduğu partinin otobüsünün üstüne çıkaramazsınız. CHP'nin DEM'e ihtiyacı yok. Ben Ahmet Özer'i Mersin'den tanırım. Bana ötesini sormayın." Dediği haberlere yansıdı.
Aynı toplantıda özellikle parti içindeki muhalif milletvekilleri tarafından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ‘Yumuşama’ ve ‘Normalleşme’ hamlelerinin, son Amerika gezisinde Türkevi ile açık açık ‘Desteğe’ dönüşmesi, CHP’de gerilime neden olmuştu. Özel’in Türkevi’ni övmesi ve New-York belediye başkanına rüşvet verilmesi iddiaları karşısındaki tutumu parti tabanında hoş karşılanmadığı yüzüne karşı açık açık dile getirildiği gelen bilgiler ve haberler arasında.
Bu hamleler üzerine Özgür Özel’in yanında yer alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’da isim vermeden Ekrem İmamoğlu’na yönelik eleştirilerde bulunarak iddiaya göre İmamoğlu'nun 'genel başkan gibi' konuşmaya başladığından rahatsız olduğunu dile getirdi.
Parti içerisinde Özel’e yakın bazı milletvekillerinin de Ekrem İmamoğlu'nun sadece bir belediye başkanı olduğunu unutmaması gerektiğinin hatırlatılması gerektiğini savunuyorlar.
Afyonkarahisar, Bolu ve son olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, yani belediye başkanları, Genel Başkana yaptıkları açıklamalar ile ayar üzerine ayar veriyorlar.
Muhittin Böcek Başkanım her zamanki gibi çok bu işe bulaşmadan sessizce kenardan seyrediyor.
Parti genel merkezinde ortalık biraz daha karışırsa hiç bir tarafa dahil olmamak için bir haftalığına Londra’ya gider.
Unutmadan yazayım da, biliyorsunuz İtalya’nın Roma şehrinde düzenlenen Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısında Muhittin Böcek Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Bu organizasyona üye Avrupa’nın bir çok kentin belediye başkanları olmasına rağmen toplantıda, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cittaslow Türkiye Ağı Koordinatörü Muhittin Böcek, oy birliğiyle Cittaslow Uluslararası Genel Başkan Yardımcılığı'na seçildi.
Ne yalan söyleyeyim, gurur duydum. Hem Antalya’nın evladı, hem yörük bir belediye başkanı bir çok belediye başkanını geride bırakıp genel başkan yardımcısı oluyor.
Helal olsun be goca yörük!
Her neyse, yazının sonunu bağlayacak olursak eğer sizin anlayacağınız yazının başında da belirttiğim gibi kurultay sesleri iyice yükselmiş durumda.
Belki olmaz ama yine de kurultay çağrısının bu ay içinde yapılacağını tahmin edebiliyorum.
Bekleyip göreceğiz