BAK İŞİNE

Teslime Tosun

Geldik hafta başına yine. Bu haftanızın güzel ve sağlıklı geçmesini dileyerek ilk yazımıza başlayalım.

Geçenlerde Ak Parti İl yönetiminde olan Evin Bayraktar Ağaoğlu’nun üzerine kayıtlı mekana polisin yaptığı kumar baskınını yazdım. Eşi olan Kahveciler Odası Başkanı Murat Ağaoğlu’nun da aynı mekanda olduğunu ama kendisine işlem yapılmadığından bahsettim.

O olayın ardından millet “Oouuu, demek kumar baskınında ortaya çıkmış ha?” diyerek gıybet ettiler.

Gıybeti yapanlar karşısında ben bu gün Sayın Murat Ağaoğlu’nu savunup, taraf tutacağım.

Eyy (Bende dahil) bre gafiller, gıybetçiler Murat Ağaoğlu sanki Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuş, kansere çare bulmuş, saygın bir bilim insanı. La adam bildiğimiz kahveci. Adamcağızın işi bu. Niye şaşırıyoruz ki?

Kahveci dediğin adam her türlü kumar işini bilen, masadaki dönen paraya göre manosunun hesabını yapan adamdır. Ülkemizde yasak-masak ama bu gibi mekanlarda hep kumar işi döner. Bunu herkes bilir.

İhbar gelir, polis baskın yapar. Bulduğunu alır götürür merkeze, gününü gösterir herkese. Bitti-gitti.

Gerçi bizim Murat başkan “Ben orayı kiraya vermiştim. O gün oraya çay içmeye gitmiştim” diyor. Ama Ak Parti İl yönetiminde bulunan eşinin yerini kime ve nasıl kiraya vermiş onu bilen yok ama olsun. Böylece sıyırmaya çalıştı kendisini. Ben olsam açık açık söylerdim. “Kahveciyim kardeşim ben. Orada olmayacağım da kimya laboratuvarında mı olacaktım” diye.

Bir önceki kumar baskınında ise “Ben buraya yemek siparişi getirmiştim” dediği ileri sürülmüştü. Bir sonraki baskında artık, “Ben seyyar ayakkabı boyacılığı yapıyorum. Bu mekana, kumar oynayan abilerin ayakkabısını boyamaya gelmiştim” diyebilir.

Her neyse, Kahveciler Odası Başkanvekili Mehmet Kimyağlar, sonunda dayanamadı ve geçtiğimiz günlerde noter kanalıyla istifa edip, çekip gitti.

Sayın Ağaoğlu seçim çalışmalarına başlamış. Federasyon Başkanı olması hasebiyle Türkiye’deki diğer illerin Kahveciler Odası Başkanlarından destek istemiş. Onlarda Antalya’da kahvehane, çay ocağı olan memleketlilerini telefonla arayarak Murat Ağaoğlu’na destek istiyorlarmış.

Doğru bir seçim taktiği.

Ama Antalya’da mekanı olan kahvecilerin bazıları başka illerin oda başkanlarından gelen telefonlara arada terbiye sınırlarını aşarak kötü-fena ve sinkafli cümleler kuruyorlarmış.

Federasyon Başkanı için yedikleri küfüre değer be. .

Her neyse, şimdi ekibine ise daha düne kadar birbirlerine etmedikleri küfür kalmayan, kanlı-bıçaklı olduğu Santral Mahalle muhtarı olan Yavuz Karacan beyefendiyi almış seçim çalışmalarına başlamış.

Sayın Karacan’a hayırlı olsun.

Yavuz Karacan’ı ağabeyim nedeniyle tanırım. Bu tür işleri nedeniyle, neredeyse 25 yıldır görüşmediğim, konuşmadığım benim ağabeyim Ahmet Tosun, Yavuz Karacan ve birkaç kişi daha rahmetli Nevzat Tulgar’ın yanında esnaf odalar birliği çalışanı gibi sigortaları yaptırılıp, fedai olarak görev yapıyorlardı.

Bilmeyenler için kısa hatırlatma yapalım. O dönemin AESOB Başkanı Nevzat Tulgar vurdulu-kırdılı, onun evini kurşunlatma, bunu vurdurma olayları nedeniyle epey cezaevine kalmıştı.

Rahmetli Tulgar cezaevine düştükten sonra ağabeyimin de içlerinde olduğu bu tayfa Murat Ağaoğlu tarafına geçmişlerdi. Bir süre yönetime de giren Karacan, Ağaoğlu ile birbirlerine girince, onun yanından ayrılıp, mahallesine muhtar olmuş ve sakin bir yaşamı tercih etmişti.

Şimdi Murat Ağaoğlu’nun kötü-fena işlerini yaptırdığı adamlara bir bakalım.

Başta benim ağabeyim Ahmet Tosun şu anda Alzheimer hastası ve yaptıklarının günahlarını fazlasıyla çekiyor. Pis işlerini yaptığı adamların hiç birisi yıllardır yanına uğramıyor. Bu nedenle geçmişten gelen cezaları onandıkça, bunu alıyorlar polis arabasıyla cezaevine götürüyorlar, ölmek üzereyken cenaze gibi geri getiriliyor. Cezaevinde gördüğü eziyetleri burada anlatmaya gerek yok.

Yine ağabeyim Ahmet Tosun’la birlikte hareket eden Murat Ağaoğlu’nun yanında çalıştırdığı Yalçın isimli adamın gözleri artık görmüyor. O’da günahlarının vebalini bu dünyada çekiyor.

Esnaf Kefalet’te müdürü olan Hüseyin isimli kişi ise kendisinden 25 yaş küçük bir kadınla evlendi. Genç karısına para yetiştirebilmek için kefaletten kredi çeken bir kadıncağızın ödediği paraları bankaya yatırmak yerine yedikleri için Murat Ağaoğlu ile birlikte yargılanıp hapis cezası aldılar.

Ben şahidim. Bu gözlerim ve kulaklarım şahittir. Kredisini ödemesine rağmen, evi icra yoluyla satışa çıkartılan kadın, adliye koridorlarında gözyaşları içinde bu ikiliye “Ocağınız sönsün” diye ilenirken taaa ciğerinden ilendi.

Sonra yaşlı müdürün, genç karısı, karakol ifadelerine göre “Akrabam” dediği “Adaleli” bir arkadaş ile aldatınca kızılca kıyamet koptu. Yaşlı müdür, üçgen vücutlu “Adaleli” sözde akrabadan dayak yemeyeyim diye sevgili ağabeyim Ahmet Tosun’la dövmeye gitmişlerdi.

Sonrası malum.

Milletin deli dediği ama benim favori felsefecim Yıldız Tilbe ne diyor hatırlayalım. “Kötülere bir şey olmaz diye, Allah belanı vermeyecek mi sanıyorsun?”

Her neyse, sevgili Yavuz Karacan kardeşim. Bu arkadaşa bulaşanların sonu pek iyi değil. Şu yukarda yazdıklarımı sen benden daha iyi biliyorsun

Ağabeyimin tayfasından en temiz insanlardan birisi sensin. Dünyalar güzeli iki kızın var. Mahallene muhtar da olmuşsun. Haddime değil ama ne işin var bu adamla. Bak işine sevgili kardeşim.

NOT: Milli Eğitim de skandal olarak tanımlanabilecek bir atama yapıldı. Ben duyunca ağzım açık kaldı. 3 kasım günü İstanbul Cağaloğlu Anadolu Lisesinde bir öğretmen uzaktan eğitim yaptığı sırada bilgisayarı ve mikrofonu açık unutunca öğrencilere, velilere ve meslektaşlarına ağır küfürler ediyor. Bu haber olarak medyaya düşüyor.

Bu öğretmen Antalya’ya tayin ediliyor ve bilin bakalım ne oluyor?

Öğrencilere, öğretmenlere ve velilere ağzına gelen küfürü savuran bu öğretmen ödüllendirilerek Döşemealtı Yusuf Ziya Öner Fen Lisesine müdür yapılmış, Yusuz Ziya Öner Lisesini okuyucular, hatırlar herhalde.

Ödüllendirilerek Yusuf Ziya Öner Fen lisesine müdür yapılan bu arkadaş ise ilk icraatı okulun sosyal medya hesaplarını kapatmak olmuş.

Ben şöyle bir yorumlara baktım. Tepkiler çığ gibi. Galiba şöhretini yeni bir sayfa açtığı Antalya’da duyulmasın diye sosyal medya hesabını kapatmış.

Sayın Hüseyin Er’in ne yapmaya çalıştığı hakkında hiçbir fikrim yok. Ya bu öğretmen arkadaşın çok iyi bir referansı var, müdür yaptılar. Ya da, ya da . . . Neyse, hayırlı olsun. Başarılar dilerim.