BENDEN SÖYLEMESİ

Teslime Tosun

Ankara kulis yazılarına bu gün de devam edelim.

Başkent’e gitmeden önce İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’den randevu talep ettim.

Bu konuyu sohbet esnasında konuştuğum bir meslektaşım çok yakın tanıdığı olan genel başkan basın danışmanı olan Murat İde’yi telefonla arayarak, ismimi söyleyip, benim randevu talebim olduğunu hatırlatmış.

Murat İde ise “Teslime Tosun ismini tanıyorum ama be arkadaş yeter artık. İlgili-ilgisiz bir çok yerden bu kadın gazeteci için arıyorlar. Arkadaş bu kadın gazeteci bizden milletvekili olmak istiyor galiba. Genel başkan için yazılı sorular da göndermiş. Bir, kaç tane cemiyet başkanı da aradı” demiş.

Meslektaşım beni arayıp, “Abla Meral hanımla görüşmek için aylardır aramadık yer bırakmamışsın” deyince benim jeton düştü.

Ben hiç kimseyi aramamıştım ki!

Hiç kimseyi devreye sokmamış, hiç bir talebim olmamış, gazeteciyim ayağı ile yazılı sorular göndermemiştim. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca’yı hayatım boyunca bir defa canlı olarak gördüm. Ne telefonunu bilirim, ne görüştüm, ne de sayın Akşener ile görüşmek için devreye soktum. Ne Kocaeli, ne Sivas gibi illerin gazeteciler cemiyet başkanlarını tanımam ve böyle bir konuyla ilgili temasım hiç olmadı.

Bu konuyu çözmem gerekiyordu.

TBMM’de Sayın Akşener grup konuşmasını yapıyordu. Ben ise ön sırada Sayın Müsavat Dervişoğlu ile oturuyorum. Sayın Dervişoğlu’nun yanına birisi geldi. Bu sırada ister istemez söyledikleri duyulduğu için arada (basın) cümlesi geçince Sayın Dervişoğlu’na sordum. “Bu kişi kimdi?” diye. “Sayın genel başkanımızın basın danışmanı Murat İde” dedi.

Yakalamıştım!

Ankara’da bir çok meslektaşım ile konuşurken, yeni tanıştığım isimlerle bile görüşürken herkes “Teslime Tosun” ismini biliyorlar ama yıllarca aynı gazetede çalıştığım arkadaşlarım benim sıfatımı, cemalimi bilmiyorlar. Antalya’dan bir gazeteci bir isim söyle deyince ilk söyledikleri benim ismim oluyor. Hatta bununla ilgili olarak yüzüme söylediler ve epey geyik çevirdik.

Akşener’in konuşması devam ederken, Murat İde’nin yanına gittim. İsmimi söyledim ve grup konuşmasından sonra buluşmak üzere sözleştik.

Ancak konuşma bitince bir hengame oldu. Özellikle Adana’dan gelen yaklaşık 2 otobüs dolusu partililerin yoğun ilgileri nedeniyle ortalık karıştı. Bu sırada ben Lütfü Türkkan’ın olduğu grubun içinde kalmıştım. Elbette Murat İde’yi bu arada unuttum. Aklıma geldiğinde ise artık çok geçti.

Ama Şubat ayında yine Ankara’dayım ve bu konuyu kesinlikle çözeceğimden emin olabilirsiniz.

Arkadaşlar, CHP’nin tef’inin önünde oynarken, İYİ Parti’nin potansiyel hazır oylarına talip olmak biraz ayıp olmuyor mu? Genel Başkan Meral Akşener’le yan yana bir fotoğraf verince, İYİ Parti Antalya il örgütü, il başkanı Mehmet Başaran size milletvekilliğini tepsi üzerinde sunacağını filan mı zannediyorsunuz? Kaldı ki, Sayın Akşener ile görüşebilmek için (lafın gelimi) 150 kişiyi devreye sokuyorsunuz ama yine de randevu alamıyorsunuz. Yarın seçimler geldiğinde vekil adayı olmanız için kaç kişiye yalvarıp yakaracaksınız?

Konjektör değiştikçe, pozisyon değiştirdiğinizi bu kentte bilmeyen kalmadı. Daha düne kadar çalıştığınız gazetede yazdığınız köşe yazılarınızda o dönemde başbakan olan  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a övgüler sıralarken “Bir kez daha bir şeylerin değişeceğine inandım. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını bu nedenledir ki çok etkili buldum. Hele bir de Sayın Erdoğan’ın samimiyet imtihanından söz ederek, nefsle ilgili dile getirdikleri. Bu konuşmanın ardından söylenecek tek söz vardır, yürekten gelen bir inşallah” diye yazarken ne vakit CHP’ye geçtiğinizi hala anlayamadılar.

Şimdi yine kulvar değiştirip, favori ata, bahis oynadığınızı millet görebiliyorlar.


Bence Sayın Akşener ile görüşmek için yalvarıp, yakarıp devreye sokmaya çalıştığınız kişilerdeki kredinizi keşke adaylar belirlenirken harcasaydınız daha rantabl bir çalışma olurdu.

Milletvekilli aday belirleme derken,

Arada bir adını duyduğum birisi var. İsmi Osman Çiçekdağı. Bir ara yörük il beyliği filan yapmış bir kardeşimiz. Bu beyefendi milletvekilliği seçimleri, belediye başkanlığı seçimlerinde kendisinin Sayın Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde büyük etkisinin olduğunu belirterek epey kendisine sükse yapıyormuş. Arada bir öyle hava atıyor ki, bazen çevresindekiler bu söylenenlere inanıp beni arıyor, “Cep telefonunun faturasını Döşemealtı Belediyesi ödüyormuş. Bindiği arabayı Konyaaltı belediyesi vermiş” diye

Bunların hepsi sallama dedikodudur. Ha, belediye başkanları geyik çevirmek için teveccüh gösteriyorlarsa onu bilemem. Ama böyle dedikodular geldiğinde ben ciddi ciddi araştırdım. Ne Döşemealtı Belediyesi telefon faturasını ödüyor, ne de Konyaaltı Belediyesi araba vermiştir.  Arada kendisinin ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunu çevresine ispat etmek için sallıyorlar, saf insanlarımız da inanıp, beni arıyorlar. Olay budur. 

Ancak, yaptığı bu sallama süksesi ile kızı mı yoksa gelini mi bilmiyorum, Döşemealtı Belediyesinde işe yerleştirmiş. Mesaisine uyma konusunda hayli sorunlu olduğu belirtilen yakını için oldukça imtiyaz tanındığı söyleniyor. 

Antalya’yı iyi bilen danışman kadrosundaki arkadaşa sohbet esnasında sordum. Osman Çiçekdağı’nın Ankara genel merkezdeki ve sayın genel başkandaki karşılığını sordum soruşturdum.

(Burada gülünmeyecek. Çok ciddi yazıyorum zira)

Dediler ki, “Her ilde böyle (sayın genel başkanın çok yakıyım) diyen eğlenceli adamlar hayli fazla. Geliyor buraya, eskiden kanaat önderi kisvesiyle 12. Kata çıkabiliyorlardı. Orada bekleme yerinde bekleyip bekleyip, kös kös dönüyor gerisin geriye. Tek derdi, genel başkanla bir kare fotoğraf çektirebilmek ve geri döndüğünde çevresine hava basmak. (Bakın ben her gittiğimde genel başkanla görüşebiliyorum) demek. Zaten gelen başkanımız nezaketli insandır, kimseyi geri çevirmez. Kibar insandır, halini hatırını sorar. Şimdilerde pandemi var diye, kapıdan içeri girip, bankoya kadar bile gidemiyor. Sayın genel başkan mizah figürü gibi adamların sözleri ile aday belirlemesi diye bir şey söz konusu bile olabilir mi? Eğer mizah figürü gibi adamları devreye sokan milletvekili, belediye başkan adayı varsa zaten baştan kaybetmiş demektir. Kafadan çizgiyi yer” Dedi.

Nokta.

Milletvekili ve belediye başkan adayları, sakın ola ki genel merkeze adaylığınız için Osman Çiçekdağı gibi isimleri referans olarak göstermeyiniz. Şimdiden uyarayım, kafadan çizgiyi yersiniz valla.

Benden söylemesi.