BİR HIŞIMLA GELDİ GEÇTİ KILIÇDAROĞLU KEMAL BEY

Teslime Tosun

Artvin cenahlarından sevdiğimiz bir kardeşimiz, seminer için Antalya’da. Dün akşam beraber yemek yedik, onu kaldığı Kundu bölgesindeki oteline bıraktım.

Dönüşte ise hem bir başka arkadaşı Havalimanına bırakmak hem de giderken Lara trafiğini yaşadığım için, Turizm yolundan çıkıp, çevre yolundan Liman istikametine basıp gitmek istedim. Çalkaya bölgesinden geçip, Havalimanı yolundaki ara kavşağa geldiğimde önümden çakarlı arabalar hızla geçiyordu. Anlamıştım; Kılıçdaroğlu Ankara’ya dönüyordu.

Takıldım peşlerine. Yanımızdaki arkadaşı iç hatlar gidişe bırakıp, VİP Bölümüne geçtim. Amacım konu kısırlığı çektiğimiz bu günlerde ortalığı izleyip, malzeme çıkarmak. İçeri girdiğimde, millet toplanmış hepsinin odak noktası aynı yöne bakıyordu.

Hani elinde kabak soyucu aletini pazarlayan, pazarlarken patlıcanı, kabağı, patatesi maharetli bir şekilde oyarken şov yapan seyyar satıcılar vardır ya. Seyyar satıcının patlıcan oyma şovunu izlemek için etrafını çeviren milletimiz vardır ya. Hah işte manzara tıpkı onun gibi.

'Teşbihte hata olmaz', bende yanaştım, kabağı nasıl oyuyor diye görmek için.

Kemal Kılıçdaroğlu ortada, bir yanında İl Başkanı Nuri Cengiz, diğer yanında Muhittin Böcek, yanlamasına milletvekilleri Aydın Özer, Cavit Arı. Devamında Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi, Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen ve Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal koltuklarda kendilerine yer bulabilmişler. Diğerleri ayakta ve hüşu içinde genel başkanın ağzından çıkacak kelimeleri bekliyorlar.

Döndüm, gözlerim radar gibi etrafı keserken Tuncay Özkan’ı gördüm.

Sarıldık, hasret giderdik.

“Abi sen ne zaman geldin? Niye hiç haberimiz olmadı?” dedim. “Sabah geldim, şimdi de dönüyorum” dedi.

Keşke daha önce gelseydin, şiş köfte-piyaz yeseydik beraber dedim. Bu arada yan tarafta Garip Erdoğan oturuyordu. Garip Erdoğan’ı göstererek “Sabahtan bu yana onlarla birlikteyim. Bana yedirmediler” dedi.

Ben ise “Abi Garip Erdoğan Antalya’lı değil ki! O sana neden şiş köfte piyaz yedirsin! Sen beni bulacaktın” dedim.

Garip bey durur mu? Cevabı yapıştırdı hemen “Ben bu memlekete geleli 45 yıl oldu. Bazıları daha Antalya’da doğmadan ben Antalya’daydım” dedi. Lafı çaktı bana

Ne uğraşıyorsun, yedin lafı geri çekil değil mi?

Ben hala zevahiri kurtarma derdinde “Ama abi, 45 yıl oldu, şiveyi bile değiştirmedin” dedim.

Demez olaydım!

“Sen de Antalya şivesi yok! Endeni bile demiyorsun.” Dedi.

Yediğim bu kadar laf bana yeter deyip, Garip Erdoğan daha fazla beni yerin dibine batırmasın diye edebimle sustum.

Laf cambazlı konusunda Garip Erdoğan’ın eline su bile dökemeyeceğimi anladım ve bir daha onunla atışmaya girmemeye karar vererek, saygılarımı sunup yanlarından kös kös ayrıldım.

Bu arada fis-koslar yapılıyordu. Gönüllü kulak misafiri olduğum bir tanesini anlatayım.

Peşin peşin söyleyeyim, ben bana anlatanların yalancısıyım.

Meğer Büyükşehir Belediyesinin organizasyonu ve Muhittin Böcek’den rol kapmak istediği iddia edilen Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın alel acele çok güncel ve janjanlı bir konu olan “Barınma Krizi ve Konut Hakkı-Antalya’da Kiralar Nereye Koşuyor” başlıklı bir panel düzenlenmiş.

Muratpaşa ilçe örgütü, partililer alttan alta herkese panele “Genel başkanımız da panele gelecek-gelebilir” diye bilgilendirilmiş. Ancak konudan haberdar olan Kılıçdaroğlu’nun ekibi, Ümit Uysal’ın tüm girişimlerini boşa çıkarmışlar ve doğal olarak panel çok ama çok sönük geçmiş.

Bu arada Otobüsçüler Odası Başkanı hemşehrim Yasin Arslan’ı, ekibini ve sevgili kardeşim Hidayet Gültekin’i gördüm. Yüzleri gülüyordu.

Sonra bir anda herkes ayağa fırladı, Kılıçdaroğlu’nu uğurlamak isteyenler kapılara hücum ettiler.

Kılıçdaroğlu gitti, herkes elleri ceplerinde hüzünlü bir şekilde kala kaldılar.

VİP Kapısından dışarı doğru şöyle bir baktım nerden aklıma geldiyse "Bir hışımla geldi geçti Kiziroğlu Mustafa Bey" şarkısı beynimde anında değişime uğradı ve "Bir hışımla geldi geçti Kılıçdaroğlu Kemal bey, peh peh, peeeh"  diye içimden söylemeye başladım. 

Başkan Muhittin Böcek’i görüverdim bir ara “Napıyorsun yörük kızı” dedi ama yorgunluktan bitap haldeydi.

Bu günlük bu kadar.

Ama fis-koslar, kaç gündür fısıltı mekanizması çok iyi çalışıyordu.

Sonra anlatırım onları size.

Mesela gençlik buluşmasında Kılıçdaroğlu’nun tam karşısında en ön sırada konuşlanan bir milletvekili heveslisinin  “30 yaş sınırı var kardeşim” denilerek dışarı çıkartıldığını, neredeyse zorla çıkartılan kişinin sonra kapı kontrolü yapan gençlik kolları genel merkez eski başkan yardımcılığı yapan Gökhan Yılmaz’a WhatspApp’dan yardırdığını belki canım isterse yazarım.