BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ

Teslime Tosun

İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.

İyi Parti’nin Hukuk ve Adalet Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bahadır Erdem Cumartesi günü “Genel İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem” konulu bir basın açıklamasında bulundu.

Basınla ve partililerle yapılan toplantıya Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Feridun Bahşi, İl Başkanı Mehmet Başaran, İyi Partili Demre Belediye Başkanı Okan Kocakaya, meclis üyeleri ve çeşitli kademedeki partililer katıldı.

Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, toplantıda hukuka özel vurgu yaparak “Hukuk ne kadar bozulursa ülkenin ekonomisinin de o oranda bozulur" dedi.  Erdem, “Hukuk, hayatın kendisidir. Hukuk, hayat demektir. Hukukun bozulduğu, adaletin bozulduğu her ortamda ekonomik başarının ya da kalkınmanın var olması mümkün değildir. Vatandaşlarımız çok haklı olarak aile bütçelerini düşünüyorlar.” Dedi.

Toplantının günü olarak yerel gazeteler için iyi bir zamanlama, zira Cumartesi günleri çalışmıyorlar ama Pazar günü Pazartesi gününün gazetesini yaptıkları için geniş geniş habere yer verilebilirdi.

Ama o da ne?

Pazar günü İyi Parti Muratpaşa İlçe Başkanı Semih Tayfur imzasıyla basın mensuplarına yazılı bir açıklama geçildi. Sansasyon yaratabilecek, her gazetecinin üzerine atlayacağı bir açıklamaydı.

Semih Tayfur’un kötü bir yazım ile basın mensuplarına geçtiği basın açıklamasında istifa ederek görevinden ayrılan eski Sağlık İl Müdürü Ünal Hülür’ün, İYİ Parti’den seçilip Ak Partiye geçen Dr. Tuba Vural Çokal’ın bir hastane yemek ihalesinin, tanıdığı birisine verilmesi için yaptığı baskılara dayanamadığı için istifa ettiğini iddia etti.

Açıklamaya şöyle bir baktım, “Bizim Sırtıkara’nın kahvesindeki dedikodudan” ileri gidememiş. Bilgi yok, belge yok, şahit yok.

Ne var?


Bol bol suçlama, bol bol birbirinden kötü cümleler ile itham var.

Bu günlerde basın olarak Ak Partiye vurmanın dayanılmaz cezp edici şehveti ile İyi Parti Muratpaşa İlçe Başkanı Semih Tayfur’un açıklamasına dayanarak vurabileceğimiz türden bir açıklama.

Böylece resmen ve alenen Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem’in bu toplantısını sabote etmiş oldu. Adamcağızın yaptığı açıklama bunun yanında çöpe gider.

Bana göre aslında Sayın Semih Tayfur’un bu açıklamasında bir taşla iki değil, üç kuş vurma olayını yapmış oldu.

Şöyle açıklayayım bu konuyu.

Öncelikle genel başkan yardımcısına “Bu memleketin sahibi biziz. Sen kim oluyorsuna” getirdi olayı. Bu bir.

Galiba İyi Parti Muratpaşa İlçe Başkanı Sayın Semih Tayfur’un gönlünde milletvekili olma gibi bir hayali var. Önce bunu netleştirelim.

Vekilliğe göz kırpmaktı. Bunu yaptı, etti iki.

Üçüncü hedefi, il Başkanı Mehmet Başaran gibi gözüküyor. Eğer böyle bir açıklama yapılacaksa, bu açıklamayı İl Başkanı Mehmet Başaran’ın yapması gerekiyordu. Muratpaşa İlçe Başkanının değil! Bu da üç eder.

Hesap doğru mu?

Uzaktan takip ettiğim kadarıyla Sayın Semih Tayfur şu ana kadar iyi gidiyor ve hatta ben bile sempati ile bakıyordum. Olabilir mi? Elbette olabilir. Vekillik yakışır mı? Fazlasıyla yakışır.

Ama bu son yaptığı için bizim yörede “Endeni etmeseydin eyiydi” derler.

NOT: Emek hırsızlığının ayıp olduğunu belirten bir yazı kaleme almıştım. Başkalarının emeği ile yazdığı köşe yazılarını, kendisi yazmış gibi çalıştığı gazetenin sütununa imzasıyla koyan arkadaştan süblimal mesaj gelmiş bana.  “Sivri dilimiz ya da sivri kalemimiz ile aldığımız yıkama yağlama dükkanımız da yok bizim” demiş.

Şu dünyada “Herkes kendi toprağına gömülecek” deseler, cesedimi köpekler sürüyecek haldeyim ama haydi var olduğunu kabul edelim birader!

Kendisinin ne yaptığını iyi bilen arkadaş, en azından ben “Sivri dilim ve sivri kalemim” ile elde etmişim. Sen her ne elde ettiğimi var sanıyorsan. En azından senin gibi “Yalamalık” ile kazanmadığımı şahsın bile kabul etmişsin. Bana bundan daha gurur verici ne olabilir ki?

Ha bu arada sevgili köşe yazıcı, kötü de olsa sen de yazabiliyormuşsun!. Aşırmaya neden ihtiyaç duyuyorsun ki?