Kadınlar günü ile ilgili günümü kutlayanlara teşekkür ediyorum. Ama düşüncemi sorarsanız "Gün bitti de, vallahi kurtulduk" diyorum.
Kadınların her anlamda ayrı tutulmasına karşıyım. Daha önce de yazdım. Mesela Partilerdeki 'kadınlar kolu' benim hiç hazzetmediğim bir yerdir. Partilerde "Erkekler kolu" var mı? Yok. Eeee o zaman kadınlar kolu niye var?
Yani erkek olarak 'Biz siyaset yapacağız. Kadınlarda kadınlar kolu diye bir şey uydurduk, bütün kadınlar siz gidin orada zaman geçirin. Seçim zamanında siz çalışın, biz erkekler seçilelim" deniyormuş gibi geliyor bana.
Bir kadın olarak 'kadınlar günü' kutlamasına karşıyım. Tamam. Bu memlekette kadın sorunu var mı? Var kardeşim, hem de sonuna kadar var. Bu nedenle kadın bakanlığı bile kuruldu. Daha ne olsun.
Ama şunu es geçmeyin lütfen. Erkek terörünü yaratan erkekleri yetiştiren kimlerdir? Bu şiddeti bitirmek istiyorsak önce canım güzel annelerin eğitilmesi gerekiyor.
Bakın size kötü bir örnek vereceğim. Adliyede küçük yaşta bir kız çocuğuna istismar davası takip ediyorum. Tutuklu olan 5 sanığın yaşı 17 ila 21 arasında değişiyordu. Tecavüze uğrayan kız çocuğu ise 11 veya 12 yaşlarında.
Kız çocuğu annesi ile gelmiş duruşmaya. Sonradan gördüm, babası duruşma salonunun dışında koridorun bir köşesinde bekliyordu.
Duruşma bitiminde o gençlerin anneleri, yalnız gördükleri kız çocuğu ve annesine nasıl saldırıyorlar görmeniz lazım. Tecavüzcü sanık gençlerin anneleri ağıza alınmayacak kelimeleri birer mızrak gibi kız çocuğuna ve annesine saplıyorlardı. Oğullarının tecavüz ederek bütün hayatını travmaya çevirdiği küçücük kız çocuğundan geriye ne kaldıysa, anneleri onu da yıkıyorlardı.
Gazeteci olarak sadece dişlerimi sıkarak izlemek zorunda kaldığım bir sahneydi. Kadın polis arkadaşlar müdahale etmeseydi, tecavüz sanığı gençlerin anneleri 11-12 yaşındaki o kız çocuğunu "Neden şikayet ettin" diye parçalayacaklardı. Sanık annelerinden birisi, kız çocuğuna yaklaşıp, "Ne olur, şikayetinden vaz geç. Oğlum cezaevinden çıkarsa, sen büyüyünce oğluma seni alacağım" diye kandırmaya çalışıyordu.
Karşımda birbirinden hırslı, çakal görünümlü 4 anne, sırtlan gibi avına yaklaşan bir anne görüyordum. 4 anne mağdur kız çocuğunun ve annesine ağıza alınmayacak laflar ile saldırıp, gözünü korkutarak, diğeri ise kandırarak oğullarını cezaevinden çıkarmayı amaçlıyorlardı.
İşte bu annelerin yetiştirdiği oğullar, o kız çocuğunu kaçırıp tecavüz etmişlerdi.
Yeniden dönelim başa, o zaman önce kadınları eğitmek gerek derken haksız mıyım?
NOT 1: Korkuteli meclisindeki olayları yazmıştık geçtiğimiz gün. "Belediye Başkanı Ömer Niyazi İşlek meclis başkanlığını İlhami Yıldıran'a bıraktı. O da meclisi ele alınca coşmuş, ek gündem maddelerini koyup, geçirmişti" diye yazmıştık. Buna itiraz geldi. "Ek gündem maddeleri meclis Başkan Ömer Niyazi İşlek yönetiminde iken verildi. Üstelik İlhami Yıldıran değil, başka meclis üyelerinin imzası ile verilmişti. Fırsat bu fırsat diyerek yapılan bir işlem değildi" denildi.
NOT 2: Son günlerde bürokraside biraz hareket var. Görev değişimi yine konuşulmaya başlandı. Bana kalırsa önümüzdeki Ak Parti kongresi, MKYK seçimi bitmeden, bakanlıklardaki atamalar yapılmadan, görev değişiminin olacağını zannetmem. Boş yere hava estiriliyor gibi geliyor bana.