Sözlerime başlamadan önce bir şekilde yaşamak için Antalya'yı tercih etmiş ve Antalya'yı sevenleri tenzih ediyorum. Sizler olmasaydınız Antalya, bu günkü Antalya olamazdı.
Son yıllarda gözlemlediğim bir şey var. Antalya'da yaşamayı, ticareti veya çalışmayı tercih eden bazıları Antalya'da başına en ufak kötü bir şey geldiği zaman ilk yaptıkları şey Antalya'yı ve Antalya'lıları suçlamaları beni deli ediyor.
Bundan 7-8 yıl kadar önce sosyal medyada adamın birisi paylaşım yapmış. "Antalya'nın havası da insanı gibi kahpe" diye. Bir Antalya'lı olarak kanıma dokundu bu paylaşım. İşimi gücümü bıraktım, başladım adamla sosyal medyadan atışmaya. "Seni Antalya'ya kırmızı dipli mumla davet etmedik. Buyurun sizi şöyle alalım kendi memleketinize" diye.
Buna biraz polis-adliye bakışı ve sosyolojik olarak sizin gözlerinizin önüne getirmeye çalışacağım. Yıllardır adliye koridorlarında edindiğim tecrübeyle birlikte adli vakalar üzerinden yorum yapacağım.
Özellikle Anadolu'da yazılı olmayan kurallar vardır. Mesela esnafsanız, müşterinizi kazıklamak gibi bir şansınız yok. Çünkü sabah kazıkladığınız o müşterinizi veya eşini veya yakın akrabaları ile öğle saatlerinde karşılaşırsınız.
Arasta'da dükkan sahibi esnafsanız asla gelen kadın müşterinize sarkıntılık yapamazsınız. Öncelikle sarkıntılık yapmaya çalışacağınız o kadın müşteri, bir şekilde tanıdık çıkabilir. Önünüzden geçen bir genç kızı taciz edemezsiniz. Etmeye kalkarsanız, mutlaka bir tanıdığı ve yakını vardır ve sizi fena yaparlar. Zaten sizde "El-alem ne der" diye içinizdeki bu dürtünüzü bastırmak zorundasınız. Yoksa o arastada, o kentte size yaşam şansı verilmez. Bir şekilde kovulursunuz bulunduğunuz ortamdan. Hiç kimse sizi evine almaz, sizin evinize gelmez. Arkadaşlarınız yanınızdan vebalı gibi uzaklaşır. Toplum içinde yalnızlaştırılırsınız.
Ticaret yapıyorsanız verdiğiniz seneti ödememe gibi bir şansınız yok. Karşılıksız çek verip, dolandıramazsınız. Eğer böyle bir şey yaparsanız, o Anadolu kentinde 7 sülaleniz lanetlenir. Kız istemeye bile gittiğinizde amcaoğlunuzun toplum katında uygun görülmeyen davranışının faturasını siz ödersiniz. Senelerce bunun konuşulması sizin sırtınıza yapışan bir etiket gibi o kentte başınız önünüzde dolaşmak zorunda kalırsınız. Böylece yanlış yapabilecek akrabalarınızı önce siz durdurursunuz.
İşte böyle bir hata yapan bazıları tası tarağı toplayıp, Antalya'ya gelirler. Hiç kimseyi tanımıyorlardır. Herkes onlara yabancıdır. Üzerlerindeki mahalle baskısı kalkmıştır. Daha önce birilerini kazıkladıkları, kandırdıkları için ar damarları da çatlamıştır.
Antalya onlar için yağmalanması gereken bir yerdir.
Aynı şekilde başka bir şehirden gelen kendisiyle aynı durumdaki birisiyle karşılaşır ve bunlar adına ticaret dedikleri şeyi yapmaya kalkarlar. Hangi dolandırıcı daha uyanık olup, diğerini kazıklarsa, kazıklanan basıyor feryadı, "Antalya'nın insanı da havası gibi kahpe" diye.
Yıllardır içinde bastırdığı hayvani derecedeki cinsel dürtüleri ortaya çıkmıştır. Koca Antalya artık onun av sahasıdır ve yoldan geçen bir kadın veya kız çocuğu onun için avdır. Kendisi gibi aynı durumda olan bir başkası eşine, kızına aynı davranış yapılınca o da bağırıyor "Antalya'nın insanı, havası gibi kahpe" diye.
Her şekilde Antalya, havası ve insanı kahpe damgasını yiyor.
Antalya'da 72.5 milletten insan yaşıyor artık.
Lütfen başınıza gelen her olumsuz olaydan Antalya'yı ve insanını sorumlu tutmayınız. Elbette suça bulaşanlar vardır ama bizim havamız da, suyumuz da insanımız da kahpe değildir.
Eğer böyle düşünüyorsanız, sizi burada silah zoruyla tutmuyoruz. İstediğiniz zaman gidebilirsiniz.
Başınıza gelen iyi şeylerden sorumlu tutarsanız ve "İyi ki Antalya'ya gelmişim" derseniz daha mutlu oluruz.