Dün yazdığım yazıda özellikle bir yönetim biçimi veya bir zihniyeti daha iyi anlatabilmek için örnekler vermiştim.
Bu örneklerden birisi olan Döşemealtı Belediye Başkanı Menderes Dal’la ilgili olan bölümde “Bu arada işçi aylardır kan ağlıyor ama “Lay lay lom” belediyeciliğinin örneği olarak Döşemealtı Belediyesi pilav-kavurma-ayran üçlemesi ile seçimlerde yorulan, çalışan CHP’lilere belediye kasasından piknik düzenliyor.
Başkan Menderes Dal işçiye, hizmet etmeye para bulamıyor ama partililere piknik yapmaya buluyor.
Başka bir gün bir lisenin mezuniyet töreninde, ertesi gün ekşili göletindeki piknik alanında yine yeme-içme eğlenme modunda” diye yazmıştım.
Sayın Menderes Dal aradı ve gayet nazik ve gayet düzgün bir üslupla aslında bazı şeylerin göründüğü gibi olmadığını tane tane anlattı.
“Bilenler bilir, ben seçim döneminde bir çok kişinin maddi destek vermesini geri çevirip, kimseden bir kuruş almadan, kendi birikimlerimi kullandım. Yetmedi kredi çektim. Göreve geldiğimden bu yana kendi aracımı çoğu yerde kendim kullanıyorum. 60 civarındaki hizmet araçlarını 18’ze düşürdüm. Bu konularda çok ama çok hassasım. Beni en iyi tanıyanlardan birisi sensin.
Böyle bir organizasyonu belediye kasasından yapar mıyım?
Bu konularda çok hassas olduğumu herkes bilir.
Elbette kendi cebimden ödeyerek, yine kendi imkanlarımla yaptım.
Partilimiz olan o insanlar hiçbir beklenti içine girmeden, aylarca koştular-çalıştılar, kendilerine teşekkür etmek istedim. Orada tek üzüldüğüm nokta, bazı arkadaşlarımıza haber verememişiz. Hepsine ulaşamamışız. O’na çok üzüldüm.” Dedi.
Ayrıca “İşçilerin ücretlerini ödeyebilmek için Ankara’ya yine kendi aracımla gittim. İller Bankası ile görüşmeler yaptık. Çeşitli görüşmeler yaptım. Çıkış noktası bulabilmek ve belediyenin mali çıkmazını çözmek için çabalıyorum ve bunu çözeceğim” Dedi.
Ayrıca “Ben ve eşim bu günlere çalışarak geldik. Bu güne kadar devlete olan vergilerimizi, çalışanlarımızın maaşlarını hep gününden önce ödedik. Ama belediye başkanı olduktan sonra belediye çalışanlarının maaşını veremediğim için günlerdir uyku uyuyamıyorum. Bu sorunu çözene kadar da benim uyumam mümkün olmayacaktır” dedi.
Alenen ve açık açık kendisinden bu konuda özür dilerim.
Sayın Menderes Dal’ın kendisine de söyledim. Genel olarak bir belediye başkanı göreve gelir gelmez, tüm her şeyi belediye kasasından karşılamasına alışkın olduğumuz için, ön yargıyla yazmışım.
Döşemealtı Belediye Başkanı Sayın Menderes Dal ayrıca mezuniyet töreniyle ilgili olarak “Bu okul Türkiye ortalamasına göre 10. Sırada, Antalya’da ise ilk sırada yer alan çok başarılı bir okul. Bizim bölgemizde ve bizim yörenin çocukları eğitim görüyor. Davet ettiler, ki davet etmeseler bile o çocuklarımızın, geleceğimizin mezuniyetlerini görmek için yine giderdim. Çok güzel bir mezuniyet töreni oldu. O gençlerin mutluluklarına ortak olmak çok güzel bir duyguydu. Benim orada yadırgadığım tek şey bu kadar başarılı bir okulun mezuniyet törenine İl Milli Eğitim Müdürü, ne de ilçe milli eğitim müdürü katılmamıştı. Benim de unutamayacağım bir gün yaşadım.
Vatandaş kendi imkanlarıyla bir şeyler hazırlıyor ve davet ediyor. Gittiğim zaman o insanların yüzlerindeki mutluluğu görmek çok güzel. Her gün cenaze, düğün oluyor. Elimden geldiğince bunlara da katılmaya çalışıyorum.” Dedi ve can alıcı soruyu sordu.
“Peki senin tecrübene ve samimiyetine güvenerek soruyorum. Gitmeyeyim mi? Ne yapmam gerekiyor?” dedi.
Dedim ki “Sevgili başkanım, biz gazetecilerin yeter ki canı size laf söylemek istesin. Her halükarda ona da buluruz bir şeyler. Eğer odandan çıkmazsan bu sefer ‘vatandaşın arasına karışmıyor’ diye yazarız. Bu güne kadar ilkeli ve doğru bir şekilde nasıl biliyorsan öyle yapmaya devam et lütfen. Sen bize aldırma” dedim.
Başka ne diyebilirdim ki?