Ankara kulislerine bu gün de devam edeceğiz.
Meclis Genel Kurulunu izlemek istediğim ilk gün kıyafet yönetmeliğine takıldım. Meğer genel kurul salonunda milletvekilleri nasıl kıyafet yönetmeliğine uymak zorundaysa, locada izleyenler de aynı yönetmeliğe uygun şekilde giyinmek zorundaymışız. Benim üzerimde Ankara soğuğuna karşı boğazlı kazak, paçaları lastikli kalın spor bir pantolon var.
Mecburen kıyafet yönetmeliğine uygun olarak ertesi gün altımda kumaş pantolon, üzerimde gömlek, onun üzerinde ise ceketle genel kurul kapısına yine dayandım. “Beğendiniz mi?” diye kapıdaki görevlilere bir de atar yaptım. Elimdeki su şişesini görünce “Bunu da içeri alamazsınız” dedi. “Haydaaa” demişim. Genel kurul görüşmelerine izlemek için içeri girmeye hazırlanan bir başka meslektaşım, “Görevli arkadaşlar haklı. Burada herkesi kendin gibi düşünemezsin. Adam fanatik ve eylem yapmak için bir milletvekilinin kafasına su şişesini aşağı tarafa atarsa olabilecekleri düşünebiliyor musun” dedi.
Usulca su şişesini sehpanın üzerine bıraktım. İçerde nasıl davranmam gerektiğine dair kısa bir dersin ardından genel kurul salonuna girebildim.
Antalya milletvekilleri arasında bu kent için kim ne yapıyor diye soracak olursanız, iktidar partisinde Mustafa Köse’yi, CHP’de ise Cavit Arı’yı tek geçiyorum.
Mustafa Köse vekilimiz bir yandan partideki görevleri gereği bir gün Kayseri’de çalışmalara katılıyor, toplantıları yönetiyor, ertesi gün Ankara’da komisyon toplantısında yerini alıyor. Genel Kurul olmadığı zaman ise Antalya’ya gelip, partilileri ile gece gündüz sahada tam pres çalışıyor. İktidar partisi milletvekili olması hasebiyle ne sorun varsa, herkesin çok rahat ulaşabildiği bir vekil olarak ilk olarak ona geliyorlar. Bizim konuştuğumuz gün bir yandan Korkuteli, diğer yandan Demre’deki okul sorunlarının çözümü için yanına ilçe başkanlarını ve Antalya’lı vekiller Kemal Çelik ile Atay Uslu’yu da alıp Milli Eğitim Bakanının yanına gidiyorlardı.
(Bu arada Tuba Vural Çokal ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapmadığımı fark etmişsinizdir. Ben meclis koridorlarını turlarken, Tuba Vural Çokal vekilimizin maalesef coronaya yakalandığını öğrendim. Kendisine buradan geçmiş olsun dileklerimi de iletiyorum)
CHP adına mecliste tek bir vekil vardı. Arkadaşlar muhalefet olarak Cavit Arı vekilimiz o meclisin kahrını çeken tek vekildi. Ben genel kurul salonundan gece hayli geç vakitte çıktım. Cavit Arı vekilimiz hala genel kurulda nöbetçi vekil gibi oturumlara katılıyor, kürsüde kentin sorunlarına çözüm arıyor, soru önergeleri veriyor, Antalya için, Türkiye için çalışıyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam eden bu çalışma, sabahın erken saatlerinde yeniden başlıyor. Bu arada günübirlik olarak sorumlusu olduğu illerdeki çalışmalara katılıyor, orada yine CHP’yi temsil ediyor. Antalya’da il örgütünde kimseyle atışması yok, tartışması yok, işine bakıp, Türkiye gündeminde Antalya için çalışıyor. Bana kalırsa ikinci dönemi en fazla hak eden tek vekil Cavit Arı’dır.
Diğer CHP’li vekillerin odaları kapalı, kendileri yok. Rafet Zeybek kayıp, Çetin Osman Budak’ın ise özel hayatındaki yeni gelişmelerin sefasını sürüyor. Bir ara Aydın Özer’i görür gibi oldum ama o kadar.
İyi Partili Feridun Bahşi vekilimiz ile sözleştik ama benim görüşmelerin uzun sürünce gidemedim. Ertesi gün odasını aradığımda vekilimizin özel kalemi, danışmanı korona olduğu için meclise gelmediğini öğrendim. Hasan Subaşı vekilimizin odası zaten komple kapalıydı.
Ne yalan söyleyeyim, MHP’li vekilimiz Abdurrahman Başkan’a uğramadım. Ama Şubat ayında mutlaka kendisine uğrayıp, çalışmaları hakkında bilgiler alıp, sizlere ulaştıracağım.
Bu günlük Ankara değerlendirmesi bu kadar. Yarın sizlere asıl önemli bölümü aktaracağım. Erken seçim var mı? Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Kulislerde seçim ittifakları hakkında neler konuşuluyor?
Mesela İyi Parti’nin içinden bir grubun özellikle yerel seçimlerde CHP ile ittifak kurmadan seçime gitmek istedikleri ve bunu isteyenlerin seslerinin parti içinde hayli yükselmesinin nedenlerini yazacağız.
Kalın sağlıcakla