KÖŞEBAŞI
BU İŞTE BİR TERSLİK YOK MU?
Son günlerde bir yerde okuyorum, öğreniyorum, görüyorum ve aklım karışıyor. Büyüklerimiz daha iyi bilir ama sanki bir yerlerde bir şeyler ters gidiyor gibi. Yoksa bana mı öyle geliyor.
Buyurun benim kafamda karışıklığa neden olan olaylardan bazıları.
Sosyal Medya'da Yusuf Bölük isimli kişi hesabından yayınlamış "Tarım ve Orman Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı teftişi ile Mobbing nedeni ile ceza alan ve (müdürlük yapamaz) denilen şube müdürü tam 1 yıl müdürlüğüne devam etmiş. Tarım ve Orman Bakanlığı Personel Şube bu durumu nasıl fark etmedi? Antalya Valiliği böyle bir şeye nasıl müsaade etti? Mobbingçi müdüre yasadışı müdürlük yaptıran Tarım ve Orman Bölge Müdürü hakkında ne yapıldı? "
Benim kafa bulanıklaştı. . .
-------------
Üyesi olmaktan onur duyduğum Antalya Gazeteciler Cemiyet Başkanım Mevlüt Yeni açıklama yapmış. Halk TV.'nin kapatılmasını kınamış. 21. yüzyılın içinde TV ekranının karartmanın, yayınlarını durdurmanın çok çağdaş bir ceza yöntemi olmadığını aktarıp "İleri toplumlarda bu tür cezalar yadırganıyor ve 3. dünya ülkesi muamelesi yapılıyor. Hele de muhalif bir televizyon kanalına böyle bir ceza verilmesi daha dikkat çekiyor" minvalinde bir açıklama yapmış.
Açıklamayı okuyunca "Bismillahirrahmanirrahim. Tövbe, istiğfarlar olsun" demişim.
Aynı başkanım geçtiğimiz yıllarda işadamları ile gittiği yurt dışı gezisinde, yabancı yatırımcıların, turizmcilerin muhalif gazetecilerin neden cezaevine atıldığını ve akıbetlerini dair soruya cevap vermeyi bırakın, cevap vermek isteyen ATSO Başkanı Davut Çetin'e "Bu soruya cevap vermeyelim" diye susturan kişi değil miydi? Aynı cemiyet başkanım geçtiğimiz yıllarda (Benim oy vermediğim-veremediğim) seçimde tüzük değiştirip, cemiyet başkanını, yönetimini eleştirilmesinin önüne geçen ve cemiyetten atılma gerekçesi sayılan maddeyi koydurmadı mı?
Eleştiri zaten bizim mesleğimizin bir parçası değil miydi?
Amiyane tabirle dişlerini geçirebildikleri gazetecileri (Haklarında soruşturma var) diye üyelikten atıp, gözlerinin korktuğu demiyelim de daha sonra iktidar değişir, işimiz düşer, ne olur olmaz diyerek Lider Gazetesi'nden Sabri Çağlar ve Faruk Çelik'i kınadıklarını açıkladılar? (Sayın Başkanım, ben o işlere karışmıyorum, orası disiplin kurulunun işi demezsin inşallah)
Bir taraftan aldığı parayı burs olarak vermeyi planlayan ama her nasıl oluyorsa rektöre "Fahri danışman" olan Saygıdeğer Başkanımızın açıklamaları, diğer taraftan benim iyice kafa karışıyor.
Sakın Sabri Çağlar ve Faruk Çelik arkadaşımızı üyelikten atın, daha ağır ceza verin filan diye başka yere çekmeyin ha bu yazdıklarımı. Ben aradaki ikilemi ortaya koymaya çalıştım.
------------
Mesela öğretmenlerin gittikçe fakirleştiğini, son zamlarla birlikte öğretmenlerin maaşlarının eridiğini, Avrupa ülkelerinde mesela Fransa'daki bir öğretmenin Türkiye'deki bir öğretmenden 9 kat fazla maaş aldığını açıklayan, öğretmenlere destek olunması gerektiğini belirterek öğretmenlerin haklarını savunan Birleşik Kamu İş Konfedarasyonu Başkanı Mehmet Balık'tı. Konfederasyon olarak alt sendikası vardır filan diyebilirsiniz ama bunu geçelim ben şunu demek istiyorum.
"Antalya'da en fazla üye sayısına sahibiz" diyen öğretmenlerin, milli eğitim camiasının ana sendikası Eğitim-Bir-Sen başkanı Eyüp Bülent Miran'ın ağzını bıçak açmıyor. Geçenlerde bir fotoğrafta gördüm, Ak Partili Antalya Milletvekilleri ve İl Başkanı İbrahim Ethem Taş'la birlikte Memur-Sen İl Temsilcisi Ünal Hisarkaya'yı ziyaret etmişler. Ama fotoğrafta gördüğümüz Eğitim-Birsen Antalya Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran'ın makam odasında ve makama oturmuş vaziyette.
Herhalde, Hisarkaya baktı olmuyor, Eyüp Bülent Miran'a "Yahu sen zaten bu koltuğun hakkını veremiyorsun, öğretmenlerin hakkını savunamıyorsun, sen şöyle bir köşeye çekil de, ben Eğitim-Bir-Sen makamın da hakkını vereyim" dercesine geçip makama oturmuş ve milletvekillerini, il başkanını ağırlamış.
Benim kafa attaaaa
Ne diyelim.
Helal olsun.Hem Eyüp Bülent Miran'a hem Ünal Hisarkaya beyefendiye. (Ama bu arada öğretmenlerin hakkını savunmak Birleşik Kamu-İş Konfederasyon Başkanı Mehmet Balık yapıyor. Beyanatı o veriyor, hükümetin dikkatini onlar çekmeye çalışıyorlar. Onlar çalışsınlar, öğretmenlerin haklarında iyileştirme yaptırabilirlerse sizin üyeleriniz de faydalanır. Sonra siz güzel güzel üyelerinize açıklama yaparsınız "valla sizin için çok çalıştık" diye)
NOT: 1 Memur-Sen'in yerinin olmadığını Eğitim-Bir-Sen binasında olduğunu biliyorum. Yorum yaparken bilmediğimi zannederek fazla yüklenmeyin bu garibana.
NOT:2 Eyüp Bülent Miran bey, özellikle ilçelerdeki temsilcilerinize sizin o koltuğa nasıl oturduğunuzu açıklayınız lütfen. Bazı arkadaşlarınız sizin Eğitim-Bir-Sen başkanı olabilmek için, sizinle benim işbirliği içinde olduğumuzu ve Mustafa Çoban Zatı-şahanelerine karşı birlikte hareket ettiğimizi söylüyorlarmış. Ben böyle bir şeyin söz konusu bile olmadığını söyledim ama bana inanmadılar.
Buradan tekrarlıyorum, valla-billa böyle bir şey yok. Eyüp Bülent Miran beyi canlı dahi görmedim ben. Daha ne diyeyim.